KIMB -41-

2.1K 152 123
                                    

Bundan önceki bölüme diğerlerinden daha az oy geldi, oldukça fazla okunmasına rağmen. Birbirimizi kırmayalım arkadaşlar, oy verelim, yorum atalım. Oy sayısı düşmeye başlamasın yani. Sonucunda ne olacağını hepimiz biliyoruz, yaşadık bunları.

Oy atan canlara sözüm yok. İyi okumalar aşklarım.

















Bölüm Kırk Bir: "Yemin"

Dylan'dan

Gözlerimi birden kesilen uykum ile araladığımda gördüğüm kabusun etkisiyle kesik bir nefes çektim içime. Onun sıcaklığını hissedemediğimde endişeyle soluma baktım ve görmemle kafamdaki panik yavaşça yatıştı. Nefes nefese yüzümü sıvazlayıp kendime gelmeye çalıştım ve ona baktım.

Üstüne örtüyü çekmişti, dudakları hafif aralık, uzun sarı saçları yastıkta dağılmıştı. Başı yastıkta yan bir şekilde yatıyordu ve sessizce uyuyordu. Bembeyaz omuzlarına baktım istemsizce, o kadar ve uyarıcı güzel bir görüntü veriyordu ki sertçe yutkundum. Bembeyaz ten çok ilgi çekiciydi.

Kolumu onu uyandırmamaya çalışarak beline doladığımda hafifçe mırıldandı ve göğsüme sokuldu. Sırtını yasladı tamamen, saçlarına ufak bir öpücük kondurdum. Çıplak vücudu kollarımın arasında uykusuna devam ederken dışarı bakmaya başladım. Thomas'ın annem ve üvey kardeşim gibi öldüğünü görmüştüm. Rüyası bile korkutucuydu.

Uzun bir süre uyudu kollarımın arasında. Dokuza doğru, yüzüne vuran güneşle gözlerini araladı. Uyanmasını izledim, uyanırken etrafa attığı şaşkın ve masum bakışları ile çok tatlı duruyordu.

Bir şeyler homurdanarak kollarımın arasında bana doğru döndü. Elimi çıplak kalçasına yerleştirdim, kolumu beline sardım. O da başını göğsüne yaslayıp çarşafı izlemeye başladı.

"Günaydın avukat." diye fısıldadım. Uykuyla kapanan gözlerini bana çevirdi ve dudakları kıvrıldı.

"Günaydın." Elini kaldırıp yanağıma koyduğunda elini tuttum nazikçe. Parmaklarının her birine teker teker öpücükler bırakırken beni izledi. Sırıtarak bir parmağını dişlerimin arasına alıp hafifçe ısırdığımda güldü.

Elini bıraktım ve ona yanaşıp yanağından ve boynundan küçük küçük öpmeye başladım. Bir süre sonra tekrar uykuya daldığında geri çektim başımı. Yüzüne hafifçe dağılmış saçları ile sessizce uyuyan avukatı izledim.

Onu uyandırmadan geri çekilip yataktan kalktım ilk. Üstüme siyah bir gömlek ve her zamanki gibi siyah bir pantalon giydiğimde odanın kapısı tıklatıldı.

Yatağa yaklaşıp Thomas'ın üstünü örttüm ve açtım kapıyı. Bennet direkt olarak gözlerimi buldu ve bana odaklandı. "Dün gece sabah erkenden odama gel, dediniz." Başımı sallayıp kapıyı iyicene araladığımda yataktaki Thomas'a bir bakış atıp içeri girdi.

Balkona çıktık ve Thomas'ı görebilecek şekilde oturduk ikimiz de koltuklara. Ayağımı titreterek bir süre Thomas'ı izledim. Kafamda cümleleri toplamaya çalışıyordum.

"Bir sorun mu var Patron?" dedi o da Thomas'a bir bakış atarken. Gözlerimi sonunda ondan çekip arkama yaslandım ve Bennet'e döndüm.

"Bana ettiğin yemini hatırlıyor musun?"

İlk başta kuşkuyla baksa da başını salladı. "Unutmam imkansız, hayatımı size adadım." Başımı salladım ben de. Bennet'in ailesi ile bizim ailemizin birlikteliği çok eskiye dayanıyordu. Bennet'ın babası, benim babam için çalışmıştı. Sağ kolu olarak. Dedesi, dedem için hizmet etmişti. Büyük büyük dedesi, yine benim büyük büyük dedem için.

killer in my bed •[bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin