KIMB -45-

2K 121 110
                                    

Biz geldik.

İki bin beş yüz kelime yazdım. Kısa diyenlerin başına taş yağar.

Smut ve bolca kaos var. Kolyenin gizemi bu bölümde çözülecek.

YORUM VE OY istiyorum. Oy sınırı 50.

İyi okumalar aşklarım!




















Bölüm Kırk Beş: "Takip Cihazı"

Kumsala gelmiştik ve sadece ikimiz vardık. Yani Dylan'ın on metre arkamızdan gelen adamlarını saymazsam. Sanki kumsalda, kumların içine gizlenmiş birisi birden ortaya çıkacaktı ve o da Dylan'ın düşmanı olup bizi öldürecekti. Kimse yoktu burada, turist popülasyonundan baya uzak bir yer seçmişti.

Kenetlediği ellerimizi bırakmadan diğer elini kaldırarak kumların sonundaki, sırtını hafif yükselen dağa vermiş evi, daha doğrusu malikhaneyi gösterdi. Camları muhtemelen arkada kalmış ormana ve kumsalın devamına bakıyordu çünkü iki tane cam görmüştüm. Dylan'ın küçük çaplı ordusunun evde olduğunu tahmin ettim. "Orada kalacağız." Bana döndü. Elimizi bırakıp birisini belime doladı ve kendine çekti beni. "Beğendin mi burayı?"

Başımı kaldırıp bana yukarıdan bakan gözlerine baktım. "Çok ıssız." Dudakları kıvrıldı ve bana eğdi başını yavaşça. Dibimdeki gözlerime baktı.

"Ne güzel işte?" Yanağımdan öptüğünde sakalları tenime battı. "Seni kumlarda becerebileceğim." diye fısıldadığında ellerimi yanaklarına koydum kaşlarım çatılı. Onu kendimden uzaklaştırdım.

"Sakalların batıyor." diye utançla konuştuğumda güldü. Umursamadan tekrar yanağıma bastırdı dudaklarını.

"Öyle mi oluyormuş?" Dudaklarının yumuşak baskısıyla gözlerimi kapattım. O da çekmedi zaten dudaklarını. "Avukat?" dedi.

"Hm..." Tenimde hissettiğim dudakları ve denizden gelen yumuşak esinti çok iyi hissettirmişti.

"Sana çok aşığım."

Gerçek dünyaya gözlerimi açarak döndüm ve tekrar öptü yanağımdan. Ellerim hâlâ yanaklarındaydı, indirip kollarımı boynuna doladım ve ona sarıldım sıkıca. O da aynısını yaparken başını saçlarıma yasladı ve tepesinden öptü.

"Eve geçin." diye sert sesini duydum ardından. "Biraz yüzeceğiz." Adım sesleri oluşmaya ve bizden uzaklaşmaya başladı. "Birisi de iki tane havlu getirsin."

"Tamam patron."

Adamları uzaklaştığında ondan ayrıldım yavaşça. Geri çekilip gömleğini üstünden çıkarttı. Kumsalda sadece ikimiz kaldığımızda altındakilerden de kurtuldu. Çıplak kalmasıyla sertçe yutkundum. Bana yaklaştı ve tişörtümü çıkarttı.

"Birisi görmez mi?" diye sordum.

"Evin camları kumsalın önüne bakıyor, burayı görmez." Boynumdan öptü kollarımdan tutup beni kendine çekerken. "Hem kimse öyle bir şeye cesaret edecek kadar yürek yiyemez. Güzel vücudunu benden başka kimsenin görmesine izin vermem."

Pantalonumun kenarlarına elini geçirip kendine çektiğinde ona doğru adımlamak zorunda kaldım. Başını eğip düğmemi çözdü ve yanağımdan öptü yine derince. Altımdaki her şeyi çıkarttığımda bedenimi bedenine yapıştırdı tekrar. Başımı omzuna yan bir şekilde yasladım da elleri kalçalarıma indi. Okşadı hafifçe.

killer in my bed •[bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin