Biz geldik.
Oy SINIRI 50.
Yorum ve oy vermeyi unutmayın aşklarım. İyi okumalar.
Bölüm Altmış Üç: "Bennet"
Günlerdir odamdan çıkamıyordum. Dylan beni dinlemeyi bırak, bir kez kapımın önüne bile gelmemişti.
İçim acıyla doluydu. Bana inanmamıştı. Öyle bir şey yapmayacağıma inanmamıştı. Ama onu suçlayamıyordum, adamlarını kaybetmişti. Düşmanı tarafından bozguna uğramıştı. Ve karşısındaki adam elinde yalan da olsa inandırıcı kanıtlarla ona beni gösteriyordu. Benim ona ihanet ettiğimi. Her şey üst üste gelince ve tüm oklar beni işaret ettiğinde tüm suç üstüme kalmıştı. Onu suçlayamazdım. Acı ile doluydum ve kendimi nasıl kanıtlayacağımı bilmiyordum.
Odanın camından dışarıyı izliyordum. Ağlamam durmuştu, günler önce. Bana inanmadığını ve yanıma gelmeyeceğini zor da olsa kabullenmiştim ama kendime yediremiyordum. Geçen camdan onu izlemiştim ve artık yüzüğünü takmadığını görmüştüm. Galiba her şey bitmişti ve bana ne olacağını bilmiyordum.
Bir keresinde bana ihanetin bedelinin benim için farklı olmayacağını söylemişti. Şimdi ise beni odama kapatarak ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum. Yüzüğünü çıkaracak kadar benim ihanet ettiğimden eminse, beni neden öldürmüyordu?
Sadece bir kez olsun onu görmek istiyordum. Derdimi ona anlatmak istiyordum ama üstüme kurulan oyunu çok geç fark etmiştim. Daha kimin yaptığını bile bilemezken, ona kendimi açıklayamazdım. Bana şu saatten sonra inanmazdı da zaten.
Bahçede hareketlilik olmaya başladığında kaşlarım çatıldı ve camı açtım. Birkaç yüz bana dönse de beni umursamadılar. Dylan evde yoktu ve telaşın nedenini çözememiştim.
Birden tüm adamları ana giriş kapısının önünde dizilmeye başladı ellerinde silahlarla. Kaşlarım çatılı onları izlerken bir terslik olduğunu anladım. Ana kapı yavaşça açıldı ve içeri tanıdık bir araba girdi. Bennet'ın arabası. İşi olduğunu söylemişti. Neden buradaydı?
Beni daha çok şaşırtan şey, Bennet arabadan inince oldu. Arabasının önüne geçip ona silah doğrultan adamlarına baktı, ben bile şokumu gizliyemezken onun yüzündeki sakin ifade sertçe yutkunmama neden oldu. Ona da mı iftira atmışlardı?
"Bennet, araba geç ve uzaklaş burdan." dedi Ashton silahını ona doğrulturken. Bahçedeki sessizlik korkutucuydu. "Patron odasında kalmasını emretti, emirlerine karşı geliyorsun."
Bennet'ın bakışları beni bulduğunda sertçe yutkundum. Benim için mi geri dönmüştü? Nedenini çözemiyordum, günlerdir beklediğim Bennet'ın de bana cephe almasıydı. Bennet Dylan'ın sağ koluydu. Emirlerine karşı gelmesi çok saçmaydı.
"Bir yanlışlık var Ashton." Siyah saçlarının esen kuvvetli rüzgar ile geriye uçuşmasını izledim. "Pişman olacağınız kararlar veriyorsunuz."
"Bu Patron'un emri. Karşı gelemeyiz." dediğinde başını salladı Bennet. "Karşı gelme. Hiç olmamış gibi davranalım, Almanya'ya geri dön."
"Hayır Ashton. Thomas'ı alacağım çünkü siz de oyunun içindesiniz. Ona bir zarar geldiğinde hepinizin pişman olacağını biliyorum."
"Patron..."
"Bunu Patron için yapıyorum zaten." dediğinde titreyen ellerimle camın kenarına tutundum. "Patron aylar önce bana yeminini bozdurdu. Kimin üstüne yemin ettirdiğini biliyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
killer in my bed •[bxb]
FanfictionKaranlık ve sırlarla dolu bir hayatı olan Dylan, hayatına almak zorunda kaldığı avukata daha önce hiç hissetmediği şeyler hissetmeye başlar.