Biz geldiiiik
Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!
Bölüm Sekiz: "Özgür"
"Ama Patron." diye adamı konuştuğunda gözlerimi kırpıştırdım zar zor. "Bu adamlar..."
"Bennet, uzatma. Lafımı ikiletme." Elini alnıma bastırdı ve gözlerime baktı. "Hiçbir yere gitmiyorum, Thomas iyileşene kadar. Ertele."
Dün birden kusmaya başladığımda Dylan ilk birilerinin beni öldürmek için zehirlediğini düşünmeye başlayıp telaş olmuştu. Doktor geldiğinde ise, normal bir virüs kaptığım çıkmıştı ortaya. Hastaydım ve biraz ağır geçiriyordum.
"Çıkın odadan." dediğinde herkes birer birer çıkarken ikimiz kaldık. Akan burnumu çektim bir kez daha. İspanya günlerim zehir gibi geçiyordu. Tıpkı son birkaç ayım gibi.
Yanıma oturup kolunu bana doladığında sesimi çıkartmadım. Hatta başımı omzuna yasladım yavaşça, hiç halim yoktu. Elini yanaklarıma bastırarak tekrar ateşime baktı. Ardından yatakta duran bilgisayarı çekti kendine. "Annenle konuşmak ister misin?"
Şokla gözlerine baktım, galiba ölüyordum. Bana böyle davranmasının başka bir açıklaması olamazdı.
"Olur." Başını sallarken bilgisayarı açtı, şifresine kaydı istemsizce gözlerim. Bir şeylere girip çağrıyı başlattığında ekrandaki yansımamıza baktım. Dylan kolunu omzuma atmış ve omzuna çekmişti beni, bir çift gibi duruyorduk. Belki de anneme göstermek istediği buydu zaten.
Ekran açılıp annemin yüzü gözüktüğünde gülümsedim. "Oğlum?" Halsiz gözüküyor olmalıyım ki endişe bürümüştü hemen yüzünü. "İyi misin? Kötü duruyorsun, ne oldu?"
"Biraz hastayım." dedim burnumu çekerken. Kaşları çatıldı hızla ve Dylan'a döndü öfkeli gözleri.
"Çocuğumu hasta mı ettin?" dediğinde gözlerim hafif aralandı korkuyla. Küfredip annemin yüzüne kapatması lazımdı bilgisayarı. Ama onun yerine beni şaşırtacak bir şey yaptı.
"Üzgünüm, bundan sonra daha iyi bakacağım." dediğinde kaşlarım çatıldı. Dylan beni göt etmeyi iyi biliyordu ama anneme bana davrandığı gibi davranmıyordu.
Biraz daha konuştuk annemle, bir süre sonra babam ve küçük kardeşim de bize katıldı. Sonradan fark ettim, ailem ikimizi gerçekten sevgili zannediyordu. Ciddi anlamda.
Sohbet sonlandığında Dylan'a baktım. "Onlara yalan söyledin." dedim içime dolan öfke ile. "Onlara beni burda zorla tuttuğunu söylemedin." İfadesizce yüzüme bakmaya devam etti. Bu insanlara gösterdiğimiz sahte hallerimizden nefret ediyordum.
"Başının belada olduğunu ve seni korumaya çalıştığımı biliyorlar."
"Konu bu değil." Göğsüne vurdum sinirle. "Seninle cidden sevgiliyiz zannediyorlar, tahtından düşmemek için beni koruduğunu bilmiyorlar. Güçsüz olmamak için." Bilgisayarı kapattı ve kalktı yataktan. Beni umursamıyor gibi bir ifade vardı yüzünde.
"Önemsiz detaylarla ilgilenmelerine gerek yok." Bilgisayarı yatakta bıraktı ve çıktı odadan. Yanlız kaldım. Gözlerim istemsizce şifresini bildiğim bilgisayara kayarken nefes alış verişlerim hızlanmaya başladı. Öfkeninin getirdiği düşünceler aklımda cirit atıyordu.
Gelmeyeceğinden emin olduğumda açtım bilgisayarı. Burada kalmak istemiyordum, hem de böyle şerefsiz bir insan ile. Bilgisayarı bırakarak çok büyük bir hata etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
killer in my bed •[bxb]
FanfictionKaranlık ve sırlarla dolu bir hayatı olan Dylan, hayatına almak zorunda kaldığı avukata daha önce hiç hissetmediği şeyler hissetmeye başlar.