Biz geldiiik
Oy SINIRI 50.
Yorum da istiyorum bolca. İyi okumalar!
Bölüm Kırk İki: "Beni Sevdiğini Söyle"
Victoria dün gece evi terk etmişti ve Amerika'ya dönmüştü. Benim ona olan büyük ihanetimi öğrenmişti artık.
Aşık olduğu adamı sevmiştim. Aşık olduğu adam da beni sevmişti. Bundan pişman mıydım, bilmiyordum. Üzüldüğüm tek nokta yirmi altı yılın bu kadar hızlı unutulmasıydı. Yirmi altı yılımızın artık bir önemi kalmamıştı.
Dylan'ın onunla konuştuğunu ve her şeyi anlattığını söylemişti. Dylan'dan hoşlandığını söylediği halde onunla yattığım için benden nefret ettiğini. Bir şey diyememiştim, zaten eninde sonunda öğreneceğini biliyordum. Ama benden bu kadar nefret etmesi kalbimi kırmıştı. Artık iş arkadaşından fazlası olmadığımızı söylemesi.
Boş arazide öylece dikilirken rüzgar saçlarımı uçuşturdu ve dolu gözlerimden düşmeye başladı yaşlar. Sessizce gün batımını izlerken bitmiş başka bir sevgiye göz yaşlarımı bıraktım. Yirmi altı yılımın neredeyse her anını, her anısını.
Dylan kolunu etrafıma sardığında bir şey demedim, başımı bıraktım omzuna. Kollarıyla beni sıkıca sararken saçlarımdan öptü. "Onunla konuşmamı ister misin?" Dylan'ı, anlattığı için suçlamıyordum. Ben korktuğum için yapamadığım şeyi yapmıştı. En azından artık ortada bir belirsizlik yoktu.
"Hayır." dedim. "Biz birlikte oldukça beni affetmeyecek, onu çok iyi tanıyorum." O öyleydi, çabuk sinirlenir ve pişman olacağı kararlar verirdi. Ama ne kadar pişman olursa olsun, geri dönmezdi.
"Sadece," Yüzüm buruşurken göz yaşlarım hızlandı. Elleriyle yüzümü kavradığında gözlerine baktım. "O benim tek arkadaşımdı." Göz yaşlarımı sildi. Hiçbir zaman sosyal biri olmamıştım, sadece mesleğimin getirisi vardı ama öncesinde sadece Victoria vardı. Yanımda her zaman o olmuştu.
"Ben senin arkadaşın olurum." dediğinde gülümsedim. "İstediğin her şeyin olurum. En yakın arkadaş, sevgili..." Kalbimin, söylediği sözcük ile hızlanmasını engelleyemedim.
"Sevgili mi?" Başını sallarken eğildi ve dudaklarıma yaklaştı ama geri çekildim. İlk başta şokla bana baksa da kendini hızla toparladı ve geriye çekildi benden. Kolumun tersi ile göz yaşlarımı sildim ve gün batımını izlemeye devam ettim.
"Neyin sevgisi Dylan?" Aptalın tekiydim. "Sen beni sevmiyorsun. Sadece takıntı haline getirdiğin başka bir şeyim." Sert bakışlarını bana çevirdiğini hissettim.
"Duygularım böyle küçümseyebileceğin bir şey değil." dedi öfke ile. "Ve takıntı ile sevgiyi ayırt edebilecek yaştayım. Bana böyle davranmaya hakkın yok." Ona çevirdim başını. İçim birden öfke ile doldu, belki de acımı ondan çıkarmak istedim. Bilmiyorum.
"Senin gibi bir adamla birlikte olacağımı mı sanıyorsun?" Ona çevirdim gözlerimi öfke ile. "Her gün yatağımda bir katil ile uyanmak istemiyorum. Senden gelen hiçbir şeyi istemiyorum."
"Ben asla..." Dişlerini sıkarak üstüme geldiğinde başımı kaldırıp gözlerine baktım. "Ben asla masum bir insana zarar vermedim." Güldüm alayla.
"Evet, sattığın uyuşturucular da dağa taşa satılıyor zaten. Değil mi?" Dişlerimi sıktım öfkeyle. Kabul de etmiyordu yaptığı şeyleri. "Katilin tekisin." Alayla dudakları kıvrıldı ama gözlerindeki kırılmış ifadeyi gördüm. O an, pişmanlık doldurdu içimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
killer in my bed •[bxb]
FanfictionKaranlık ve sırlarla dolu bir hayatı olan Dylan, hayatına almak zorunda kaldığı avukata daha önce hiç hissetmediği şeyler hissetmeye başlar.