KIMB -97-

1.1K 118 105
                                    

Bu SON uyarı. Bu bölümde de YORUM VE OY sınır geçilmezse FİNAL BÖLÜMÜ GELMEYECEK. Sonraki bölüm final bölümü, ciddiye almazsanız unutun artık.

En azından en sevdiğim hikayeyi bitirmek için dün gece bu bölümü ve final bölümünü yazdım.

Kırmayalım birbirimizi.

60 oy, 70 yorum

İyi okumalar.














Bölüm Doksan Yedi: "Aile"

Dylan'dan

"Nereye gidiyorsun?"

Kravatımı düzeltirken ona döndüm, sarı saçları hafif dağınık ve gözleri uykulu duruyordu. Bunun onun oldukça tatlı gösterdiğini uzun zaman önce kabul etmiştim.

''Ufak bir işim var." diye mırıldandım. Kuşkulu bakışları beni buldu ama omuzunu silkti ve arkasını döndü. Umursamaz davranıyordu ama beni sorguya çekeceğini biliyordum. O yüzden başımdan onu şuanlık savmam lazımdı.

"Jane sana bir şey söyleyecekti yanına gitsene?" dediğimde tekrar bana döndü.

"Bir şeyler çeviriyorsun ama bu seferlik kurcalamayacağım." Güldüm.

"Hoşuna gidecek bir şeyler çeviriyorum." Aynada son kez kendime bakıp odadan çıktım ve aşağı inmeye başladım. Ailesiyle konuşmaya gidiyordum. Onun suçu olmadığı halde ona bu kadar cephe almaları hiç hoşuma gitmiyordu ve onun üzüldüğünün de her zaman farkındaydım. Fazla dile getirmiyordu ama bazen üzgün bakışlarını yakalamak o kadar da zor değildi.

Arabamla bahçeden çıkıp evlerinin yolunu tuttum. Babasını en başından beri korkutmak istememiştim ama adam her zaman benim tersime davranıyordu. Sinirlenmemi engelleyemediğimde de suçlu ben oluyordum. Beni dinlemeye çalışmıyordu, beni anlamaya çalışmıyordu. Karşısındaki kişinin bu şekilde sinir olacağını bildiği halde böyle konuşmasına katlanamıyordum.

Eve ulaşmam kısa sürmüştü. Arabadan inip kapıyı kapattım ve evde dolaştırdım gözlerimi. Derin bir nefes alıp bahçeden içeri girdim ve kapıya yürümeye başladım. Zili iki kez çaldığımda birkaç saniye içinde kapı açıldı, ardından babası kapıya çıktı.

Öfkeli gözlerini bende dolaştırırken, "Burada ne işin var?" diye kızarcasına söylendiğinde tekrar derin bir nefes çektim içime. Bu sefer sinirlenmeden sakince konuşmak istiyordum. "Seni evimde istemediğini yeterince belli etmedim mi?"

Gözlerimi gözlerinden çekmedim ve dudaklarımı araladım. "Sadece konuşmak istiyorum. Başka hiçbir amacım yok, sana zarar vermeyeceğim."

"Seni evimde istemiyorum buradan defol."

Yine araladım sakince dudaklarımı. "Oğlunuz sizinle konuşmadığı için ne kadar söylemese de çok mutsuz. Sadece mutlu olmasını istiyorum. Başka hiçbir amacım yok. En azından birkaç dakika konuşmamıza izin verin."

Bakışları kötü de olsa, oğlunun üzüldüğünü duyduğunda içi cız etmiş olmalı ki beni içeri davet ettiğinde, arkasından içeri girdim. Koltuklarda oturan annesini gördüm, babası yanına oturduğunda ben de tam karşısındakine geçtim. "Ne söyleyeceksen söyle ve git."

"Thomas çok üzülüyor, benimle konuşmasanız bile onunla iletişimde olmanızı istiyorum."

"Ona bir tercih yapmasını söyledim ve seni seçti, ailesini değil." Gözlerim annesinin gözlerine kaydı birkaç saniye, oldukça üzgün duruyordu. Tekrar babasına baktım.

killer in my bed •[bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin