KIMB -74-

1.1K 124 77
                                    

Biz geldiiik

Yorum sınırı var. Oy sınırı da 50.

İyi okumalar aşklarım!


















Bölüm Yetmiş Dört: "Tanrı Bile Yıkamaz"

"Gel hadi."

Kollarımı hafifçe ona uzattığımda, tekerlekli sandalyedeki bedenimi kaldırıp yatağa oturttu beni. Üstünü çıkartmaya başladı ve karşısında çırılçıplak kaldım, gözlerimi kaçırdım. Tekrar beni kucağına alıp banyoya geçtiğinde sesim çıkmadı.

Önceden hazırladığı sıcak ve köpüklü suya bedenimi bıraktığında başımı kaldırıp ona baktım. Önceden benimle birlikte girerdi küvete, şimdi ise bacaklarımın acımasından korkup giremiyordu. Sakat kalmıştım ve biz artık hiçbir şey yapamıyorduk.

"Thomas."

Uzun bir süre daldığımı fark ettim. Yanaklarım ıslanmıştı, ellerimi ıslak gözlerime sürdüm yavaşça. Uzun zamandır bana avukat dememişti. Belki de artık gözündeki eski çekiciliğimi kaybetmiştim. Bana eskisi gibi bakmıyordu, ben öyle hissediyordum. Ne kadar davranışlarına yansımasa da.

Haklıydı. Yüzüm ne kadar güzel olsa da artık tuvalete bile kendim gidemiyordum. Bana acıdığı için bana bakıyordu, beni artık sevdiğini zannetmiyordum. Böyle birini, ne kadar güzel olursa olsun kimse sevmezdi.

Duş başlığına elini uzattığında sertçe ittim elini. "Kendimi yıkayabilirim." Kolumun tersiyle göz yaşlarımı sildim. "Üst tarafım hala iş görüyor." Duş başlığını aldım elime.

"Böyle konuşma." diye fısıldadı. Bir şey demeden vücudumu yıkamaya başladım. Gözlerimi hiçbir şekilde gözlerine çıkartıp onunla temas kurmadım.

Bittiğinde kapattım duş başlığını. Ona baktım ama duvara dalmıştı, banyomun bittiğini fark etmedi. Beni taşır mısın demedim çünkü bu çok utanç vericiydi, ondan sürekli bir şeyler beklemek. Sadece fark etmesini beklemeye başladım.

Gözleri bana döndü ve fark etmiş olmalı ki hızla ayağa kalktı. "Üzgünüm. Dalmışım, çok üzgünüm." Havlu çıkarttı ve bedenimi havluyla birlikte kaldırdı havaya, gözlerimi yine gözlerinden kaçırdım. Odaya geçtik tekrar. Beni yatağa bırakıp giysi odasına gittiğinde gözlerimi bacaklarıma diktim.

Hissetmiyordum bile. Gördüğüm yerde sanki kocaman bir boşluk vardı da ben hayal olarak görüyordum bacaklarımı.

Elindeki kıyafetlerle tekrar odaya girdi ve giymeme yardım etti. Beni tekrar kucağına aldı ve kapıyı açtığında Oscar içeri girdi. Sandalyemi getirirken, beni sandalyeye koymasını bekledim ama Dylan kucağındaki bedenim ile aşağı inmeye başladı.

Dışarı çıktık ve koltuklara oturttu beni bahçede. Tam yanıma oturacaktı ki dudaklarımı aralayıp onu durdurdum. "Yanlız kalmak istiyorum." dedim. Gözlerime bir süre baksa da başını salladı sadece. O benden uzaklaşırken kenardaki örtüyü üstüme çektim.

Ona yük oluyordum. Kimse sakat kalmış bir adamla bir ömür geçirmek istemezdi. Artık ona verebileceğim hiçbir şeyim kalmamıştı. Onunla birlikte dışarı çıkamazdım, yürüyüş yapamazdık, hiçbir yere gidemezdim.

Tekerlekli sandalyeye hapsolmuştum. O da vicdan azabı çektiği için bana bakıyordu sadece. Bir kere bile temas kurmamıştık, ben hastanede uyandığım gün dışında. Zaten öpüşmenin ötesine nasıl geçerdik bilmiyordum. Alt tarafımın işleyip işlemediğinden emin değildim. Ayrıca vücudumdan nefret ediyordum, daha fazla utandırırdı bu beni. Karşısında öyle acız ve yardıma muhtaç olmaktan çok utanıyordum. Kendimden nefret ediyordum.

killer in my bed •[bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin