9.BÖLÜM

195K 9.7K 860
                                    

Boğazıma kadar gelen duygularımı bastırmak adına bir çırpıda yutkundum.

Aynı anda bir adım geri atarken gözlerimi yere diktim.

Etkisi altına girdiğim koku uzaklaşırken kendimi kötü hissettim.

Biraz eksik biraz yarım kalmış gibi bir his belki de boşluğa düşme hissi bende tam olarak açıklayamıyordum kendime...

"Üstünüzü giyin."

"Neden, böyle gayet iyi."

Karşımdaki adama gözlerimi çevirip ciddi mi değil mi diye kontrol ederek baktım.

Alt ve üst dudağının birleştiği nokta çarpıkça yana doğru kaydı. Gerilen dudakları uzak kadrajda tebessüm olarak görüşüme girdi.

"Acelem var demedin mi az önce patron."

Beni alaya alan havası bir anda dağılırken yerdeki valizlerden kendine ait olanı alıp açmaya başladı.

Bende dikkatini dağıtmış olmanın verdiği rahatlıkla az önce çıktığı banyoya girdim.

Kokusu buraya da sinmişti. Gözlerimi kapatıp kokunun daha fazla ciğerlerime dolmasına izin verdim.

Kapının dışından gelen sesle gözlerimi geri açtım.

"Deniz hemen buraya gel."

Ürkek bir şekilde çıktığım banyonun kapısından ne ara giyindiğini çözmeye çalıştığım adamın takım elbiseli haline baktım.

Her zamanki gibi şık ve çekiciydi. Daha önce spor bir kıyafetle görmemiştim zaten her zaman resmi ve hazır bir haldeydi.

Bazen takım elbiseyle mi yatıyor diye düşünmüyor değildim. Elinde tuttuğu kravatı bana doğru uzattı.

"Bağlayabiliyor musun?"

Kafamı evet anlamında sallayıp elindeki kravatı eline temas etmemeye dikkat ederek aldım.

Yatağın üstüne oturup iki yanından tuttuğum kravatı dizime geçirip pratikçe bağlamaya başladım.

" Nasıl her gün takım elbise giyen biri kravatını bağlayamaz."

Eleştirilerimle birlikte kravatı bağlamayı da bitirmiştim.

Bağladığım kravatı ona doğru uzatıp elimden almasını bekledim.

"Sen tak."

Mızmızlanan bir çocuk gibi söylediği kelimeyle ağzım beş karış açık baktım.

Umursamazca gözlerini kapatıp boynunu bana doğru uzattı.

Biri bizi şu an görse tuhaf düşünceler içine girebilirdi.

Durduğumuz pozisyon giderek tuhafıma giderken ucundan tuttuğum kravatı hafifçe boğazına göre ayarlamak için yukarı ittim.

Kapalı kirpikleri o kadar uzundu ki yanaklarına dökülüyordu. Yüzü beyaz ve tertemizdi.

Onu tanımayan birine sorsanız bu herife mafya demezdi. Ağzı kapalı iken ne kadar da masum duruyordu.

Gerçekten dün gece sözleriyle beni derin kuyularda yalnız bırakan adam bu adam mıydı?

Aklıma gelen anlarla sinirlerim artarken elimdeki kravatı aniden gırtlağına kadar sıktım.

Nefessiz kalınca öksürük krizine girip kravatı gevşetti. Öfkeyle gözlerime bakıp öne atılıp koluma mengene gibi yapıştı.

" Ne yaptığını sanıyorsun sen. Boğuluyordum."

MAFYA KORUMASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin