Arat'la birlikte misafir olduğumuz evden kurtulmanın sevincini yaşıyordum. Sessiz olan ve kimsenin olmadığı yerler beni boğardı.
Bu ortam bana yetip artmıştı bile. İki gün boyunca Arat'tan köşe bucak kaçmanın verdiği yorgunluk ise çabasıydı.
Bana bir açıklama yapmamış olması gözle görülür bir umursamazlıktı. Ben kimdim ki?
Karısıydım. Evet, nasıl unuttum? Benle uyumak için kırk takla atan sayın mafyamız iki gün boyunca geceleri yanıma bile uğramamıştı. Ve ben buna sinir olmuştum. Evet, aptal gibi merak etmiş ve kıskanmıştım. Nereye gittiği açıktı hâlbuki.
O kadına gidiyordu. Ama ben buna rağmen aptal gibi hâlâ onu merak edebiliyordum. Sinirim tamamen kendimeydi. Söz geçiremediğim kalbime...
"Her şey için teşekkür ederiz, Bektaş Baba."
Arat arabanın önünde minnetlerini sunarken ben bir şey demeden ön koltuğa gidip kurulmuştum.
Saygısızlık yaptığımı bile bile yapmıştım bunu. Çünkü bu iki adam hayatım hakkında kararlar alıp uyguluyorlardı. Bense seyirci kalıyordum her duruma. Tepki vermeyerek onların ekmeğine yağ sürüyordum. Bu yüzden en basit yoldan hareketlerimle tepkimi belli etmeye başlamıştım.
Arat bir iki dakika sonra yanımda yerini aldı ve evin bahçesinden korumalar eşliğinde çıkış yaptık. Bektaş Baba denilen adam el sallarken göz göze gelmiştik, yine gülümsüyordu.
İçimde bir yer cız ederken dudaklarımda oluşan ufak tebessümle baş selamımı verip önüme döndüm. Güya tepkiliydim. Of, kime ne anlatıyorsun? Senden bir cacık olmaz, Deniz!
İki saatlik yolculuğumuzun sonunda bir daha dönmem diyerek çıktığım eve geri gelmek garip hissettirmişti. Yaşadığım o anlar beynime tecavüz ederken gözlerimi kapattım.
"İn."
Arat'ın sert çıkan sesine artık sinir olmuyordum. Böyle olmasını tınlamıyordum bile. Ne hâli varsa görsün, diyordum.
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın hesabı o diyordu, ben yerine getiriyordum.
Arabadan inip karşımdaki evde bir kez daha gözlerimi gezdirdim. Burada yaşamanın verdiği tecrübelerden etrafta öncekinden daha fazla koruma olduğunu fark ettim.
İçimdeki kuruntuları bırakıp koluma yapışan Arat'a gözlerimi çevirdim.
"Yürü."
Sert ve kabaydı. Bu benim sevdiğim adam mıydı? Hani şu aşkından ölüp bittiğim...
Evin kapısını Esra değil de koruma açınca içimden bir ses, "Arkana bakmadan kaç, Deniz," dedi.
Bir şeyler olacağı gün gibi ortadaydı. Ayaklarım geri geri giderken salona girmemle yerime çakılı kaldım.
Karşımda duran kadında defalarca gözlerimi gezdirdim.
Hayal veya bir kâbus olmasını diledim içimden defalarca.
Her tarafı pulla kaplı eteği, transparan askılı tişörtü, kat kat boyadığı yüzüyle ben sürtüğüm diye bağıran bu kadını bu evde görmek derinden yaralamıştı beni.
Gözlerimi ayakuçlarıma dikerken Arat'ın nasıl böyle değişebildiğini düşündüm. Hiç mi tanıyamamıştım onu? Sürtüğüyle beni nasıl karşı karşıya getirirdi? Hem de anılarımız olan bu evde? Değeri yok muydu yaşananların?
"Konuş."
Salonun ortasına tıslarcasına yayılan ses titrememe neden olmuştu. Başımı kaldırıp Arat'a baktım, sinirliydi. Yine o sinirliydi ve yine o haklıydı kendince.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA KORUMASI
ChickLitRingin bir tarafında ünlü iş adamı karanlıkların kralı Arat, Diğer tarafında intikam almak için erkek kılığına girmek zorunda kalmış ve erkek kılığında mafyanın yakın koruması olmuş Deniz, Peki ikisi ringde karşı karşıya gelirse... Bir de bu ikiliye...