23.BÖLÜM

204K 9.4K 1K
                                    

Bana öğrettiği duygulara bir yenisini daha eklemişti: Reddedilmek.

Yediğim tokadın sızısını hâlâ yanağımda hissederken sorduğum soruyu düşündüm.

Sanki ahlaksız bir teklifte bulunmuştum. Alt tarafı bir öpücüktü. Ama sağ olsun, inatçı keçim yine inadını göstermişti.

Sinirle gözlerimi yumarak uyumaya çalıştım. Hakkı da yoktu, çoktan uyumuş olmam gerekirdi.

Lanet kız kafamda soru işaretleriyle bırakmıştı beni. Bu kadar zor olmak zorunda mıydı?

Bu yaptığı yanına kalmamalıydı. Beni öpmeyi o teklif edecekti.

Şimdi uyumam gerekiyor, yarın güçlü olup intikamımı almalıyım. Tamam, intikam biraz fazla oldu ama hasret kaldığım dudaklardan o öpücüğü çalmalıyım.

Sabahın ilk ışıkları gözüme vururken yatağın içindeki bir el belimi sıktı. Hemen gözlerimi açtım. Nefesim boğazımda tıkanmış hâlde arkamı dönmek için hamle yaptım.

Allah'ım rüya mıydı bu? Yoksa Deniz arkamda mıydı? Pişman olup yanıma gelme ihtimali var mıydı?

Gülen gözlerimle arkamı dönüp baktım. Sırtıma salyası akmış Hakkı'yı görmemle donup kaldım.

Bu pislik herifin ne işi vardı burada? Ellerini üstümden atınca beni bırakıp yastığa sarıldı.

Uykusuna devam eden Hakkı'yı bu uykudan mahrum bırakmamak için yataktan çıktım dersem, inanmayın.

Yanımdaki komodinin üstünde duran suyu alıp kafasına hizaladım.

Kafasından aşağı boca ettiğim suyla birlikte yatakta tepinen Hakkı yatağın sol tarafındaki komodine başını çarparak yere düştü.

"Ah! Ağabey, ne yapıyorsun ya?"

"Asıl sen ne yapıyorsun benim yatağımda?"

Kafasından elini çekince kaşının patladığını görüp ona acıdım.

"Gece yalnız yatamadım. Deniz'in yanına mı gitseydim yani?"

Az önce kaşı patladı diye acıyan benliğime tüküreyim. Geri aldım, acımıyorum. Oh olsun!

"Kaşın kanıyor."

Elini kaşına bastırıp geri çekti. Eline gelen kanla gözlerini fal taşı gibi açıp ayağa fırladı.

"Deniz'e söyleyeceğim seni, Arat ağabey!"

Dün akşamki girişimim üstüne bir de bu çıktı şimdi. Tokadı yedik, sırada ne var? Dayak mı?

"O ağzını kapat, Hakkıcığım. Hem ben sana şeker de alırım."

Küçük çocuk gibi ispiyon yarışına giren Hakkı'ya alttan laf geçirmiştim. Vücuduna bakan korkup altına ederdi. Ama beyni iki yaşındaki çocuk beyniydi sanki.

"Söyleyeceğim işte! Deniz!"

Gerçek mi bu diye peşinden bakakaldım. Rüya olabilir miydi? Ama koluma cimdik atıp gerçektir belgesini aldım.

Az önce benim keçimin odasına dalmak için kapıdan çıkan çocuk ruhlu, güya korumam olan ispiyoncunun peşinden ben de çıktım.

Yan odanın kapısı açıktı. Girip girmemekte tereddüt etmek için zaman olmadığına kanaat getirip ben de içeri girdim.

Ne ara pansuman olayına girişmişti bunlar? Kendini bakıma sokan Hakkı'yı kıskanmayacaktım da ne yapacaktım?

Tenimde hissetmek istediğim eller onun yüzünde iken bu mümkün müydü? Her ne kadar bu olay sağlık nedeniyle olsa da gözüm kalmıştı. Acaba gidip bir yerlerimi mi yaralasaydım?

MAFYA KORUMASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin