30.BÖLÜM

161K 7.3K 462
                                    

"Çocuk musun, sen? Mızmızlanma da iç şu çorbayı."

Karşımda mızıkçılık yapan Arat'a aldırış etmeden kaşığı ağzına tıkıştırdım.

İki gündür zaten oram acıyor, buram acıyor, onu yapamam, bunu yapamam diyerek beni kullanmıştı. O kadar yorgundum ki bu hâllerini çekemeyecektim.

"Bana bir şey oldu diye salya sümük ağlayan kız mı bu?"

Tamam, ona bir şey oldu diye biraz korkmuş olabilirdim ama bunu her dakika yüzüme vurması sinir bozucuydu.

Sinirim bana yaptığı uyuzluğu hatırladıkça zaten tepeme çıkıyordu. Üstüme gelmesine daha fazla dayanamayıp açtım bayramlık ağzımı.

"Bir şeycik olmamış, baksana. Domuz gibisin maşallah."

Kaşlarını çatmış bana bakarken söz sırasını alıp konuştu:

"Babamın köstekli saati olmasa eşek cennetini boyluyordum ama."

Sözleri, "Sen ciddi misin?" der gibiydi. Evet, biraz kızdırmak için abartmış olabilirdim.

Domuz nedir ya? Tamam, fazla olmuştu ama ne yapabilirdim? O da beni korkutmuştu.

***

İKİ GÜN ÖNCE

Gözyaşları yüzüme damlarken kendime gelip gözlerimi açtım. Karşımda şaşkınlıkla bakan kız kadar ben de şaşkındım ki beni bu durumdan omzuma yediğim yumruk kurtardı.

"Adi düzenbaz! İki saattir sana bir şey oldu diye ölüp ölüp dirildim."

Bana yumruk atan ellerini tutup doğruldum. Ellerini hızla çekip arkasına dönerken yüzümde bir tebessüm oluştu.

Bunu bile özlemiştim. Ellerimi göğsümde paramparça olmuş saate götürdüm.

Babam yine yanımdaydı. Bana ölmeden önce verdiği köstekli saati kurtuluş biletim olmuştu.

Boş salonda gözlerimi gezdirdim. Ben ve Deniz'den başka kimse yoktu.

Göğsümün altında hafiften bir sızı peyda olurken kendimi toparlamaya çalışarak ayağa kalktım.

İçeri giren Hakkı telaşla yaklaşıp bana bakmaya başladı.

"İyi misin, ağabey?"

"İyiyim."

"Peşlerinden koştum ama yetişemedim. Kaçtı itler."

"Şerefsizler! Utanıyorum kanımdan oldukları için."

Sinirle söylediklerime tepki olarak Deniz kolumu tutup koltuğa çekti beni.

"Sakin ol. Otur şöyle."

Kendi ne hâldeydi kim bilir ama hâlâ beni düşünüyordu. Oturduğum yerde dikleşirken iki yanından tutup incelemeye başladım.

"Sana bir şey yapmadılar, değil mi?"

Ona dokundularsa yaşatmazdım hiçbirini.

"Temizim, merak etme. İçin rahat olsun."

Sormamdaki amaç onu rahatsız etmek değildi. Sadece iyi olup olmadığını kontrol etmek istemiştim. Tabii, yine sonuç olarak elimde kızgın ve kırgın bir çocuk vardı.

"Öyle demek istemediğimi biliyorsun."

"Biraz gerginim. Hadi, gidelim buradan."

***

Güzel anılar bırakıp çıkmamız gereken evden zihnimizde kötü düşüncelerle ayrılmıştık.

Böyle hissetmek kötü olsa da yanımda olan adam en büyük dayanağımdı.

MAFYA KORUMASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin