72. BÖLÜM

77.6K 4.3K 273
                                    

Sabah kahvaltıdan sonra kocalarımızı işe gönderdik.

Klasik evde takılmacamız devam ederken bana gelen sancıyla herkes ayağa dikildi. Bir anda iki büklüm olunca Biricik hemen Arat'la anlaştığı gibi herkese alarma verdi.

Hastanenin yolunu korumalar eşliğinde bulduğumuzda Arat'ın hastanenin kapısında beni karşılaması rahatlamama neden olmuştu.

Heyecanım biraz olsun yatışırken beni yavaşça sedyeye yatırdılar. Arat'ın elimi tutup bırakmayışı bana güç veriyordu.

Hastanenin belirli bir noktasında beni bırakması gerekirken bırakmayıp o da içeri girdi.

Doktorun muayene için beni üzerine çıkardığı çatal denilen şey ben kadar onu da korkutmuştu.

"Arat, dışarı çık."

Sancılarımın arasında söylediğimi o kale almamıştı ama doktor önemsemişti. Doktorun ikazı sonucu Arat'ın dışarı çıkmasının ardından yapılan muayenede sorunun yalancı sancıdan başka bir şey olmadığı ortaya çıkınca mecbur gerisin geri eve döndük.

Arat işe gitmeyip akşama kadar başımda bekledi. Hatta bundan sonra hep yanımda kalacağını söylediğinde sahipleniciliği ve verdiği önemle ona bir kez daha güven duymama neden oldu.

Gece vukuatsız geçti ve sabah uykumuzu alarak uyandık.

Tuvalete giderken bile peşimde olan Arat beni sıksa da buna pek sinir olduğum söylenemezdi.

"İyi misin?"

Arat'ın saniyede bir tuvaletin kapısının önünden sorduğu soruya tekrar cevap verdim:

"Eveeet!"

"E" harfini uzatmam bıkkınlıktandı. Buna rağmen üç kez daha sordu, çıkınca ise rahat bir nefes aldı.

Gün ışığı sönüp gece olduğunda tekrar rahat bir uyku çekeceğiz diye düşünürken sancı yine vurdu. Yalancı sancı diye önemsememem daha büyük acıların bana patlamasına neden olmuştu. Kalkıp ışığı yaktım.

Uyanmak bir kenara dursun kıpırdamayan Arat'ı panik yaptırmadan nasıl uyandıracağımı düşünmeye başladım. Bu arada bir yandan da sancı çekiyorum. Onu da not düşeyim.

Daha fazla dayanamayıp çığlığı bastığımda artık nasıl bağırdıysam Arat yataktan atlayıp kafasını başlığa çarptı.

Daha ne olduğunu bile anlayamazken kafasını tutup etrafa bakınmaya başladı. Ayağa kalkıp panikle yanıma geldiğinde ben ondan daha çok panik olmuştum.

"Geliyor mu? Kesin mi bu sefer?"

Beni mi deniyorsun be adam, dememek için zor tuttum kendimi.

Şakası mı vardı bu işin? Bildiğin sancı çekiyordum ve bu dayanılmazdı.

Avazım çıktığı kadar bağırmam bir etki yaratmış olacak ki hemen kapıyı açıp koluma girdi. Zor bela merdivenlerden inerken keşke kucağa alınabilecek bir boyutta olsaydım diye düşündüm.

Arabaya bindiğimizde ben arkada, o öndeydi. Bu kadar panikken umarım arabayı sürebilirdi.

Evimizin bahçesinden çıkıp hastane yoluna girdiğimizde artık içim rahattı. Arat çok dikkatli sürüyordu arabayı. Hem de aşırı dikkatli... Elli kilometre hızla gittiğimize emindim.

Arabada doğurursam kesinlikle bu yavaşlıktan sıkılmam yüzünden olacaktı. Sancının bana verdiği hırsla ellerimi arabayı süren Arat'ın saçına geçirip çekiştirmeye başladım.

"Daha hızlı sürsene, doğuracağım şimdi!"

Saçını çekmemi problem bile etmeyip arkaya doğru şokla konuştu:

MAFYA KORUMASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin