İlk önce saatleri saymaya başladım. Sonra dakikaları... Şu anda ise saniyeleri sayıyordum. Hava karardıkça benim de içim kararıyordu. Neredeydi bunlar?
Bakışlarımı saatime diktiğim için aynı noktaya bakmaktan gözlerim bulanıklaştı. Gözlerimi yumup başımı geriye attığımda arabanın içindeki sessizliğin zihnimi dinlendirmesini bekledim.
Fakat beynimdeki kötü haber spikeri car car konuşup duruyordu.
Kafayı yemek üzereydim.
Gözlerimi açıp hastanenin kapısına bir kere daha baktım.
Bu böyle olmayacaktı. Bir şey bulmalıydım ama ne?
Ne bulacağını bilmeden bir şey arayan mal varsa o da sensin.
Kafamın içindeki yaşlı bir koca karıydı. Çünkü o hep yetmiş yaşında gibi düşünürdü ve haklıydı.
"Sence nereye gidebilirler?"
Arat'ın bana sorduğu soruyu ben de kendime sordum.
Omuz silkip bilmiyorum işareti yapınca Arat aklına bir şey gelmiş gibi bana döndü.
"Dağ evine..."
"Orada ne işleri olsun?"
Arat arabanın kornasına basıp hastanenin kapısına diktiği adamına gel işareti yaptı.
Anasını satayım, benim sorumu takan mı var?
"Koçum, sen burada bekle. Gözünü kulağını dört aç, bir şey olursa haberim olsun."
Adam başıyla onaylayıp yerine yeniden konumlandı.
Arat arabayı çalıştırıp yan yoldan gelen adamın gelişine aldırış etmeden yola atladı. Arkamızdan küfür gibi korna sesi gelirken biz çoktan ana yola çıkıp hızlanmıştık.
Ben Biricik'i ne kadar çok düşünüyorsam o da Hakkı'yı düşünüyordu. Kan bağı olmasa da onlar kardeşti. Tıpkı ben ve Biricik gibi...
"Bence orada değiller."
Ortaya hipotez atıp kanıtlaması için fırsat sunduğumda beklediğimi önüme sundu.
"Üç gün önce anahtarını istemişti, Hakkı. "
Bu bütün teorilerimi çürütmüştü işte. Umutla dolarken onları bulmak için hatimler indirmeye başladım.
Başım sıkışınca duaya sarılmam kendimi kötü hissettirse de sığınabileceğim tek güç Allah'tı şu an.
Saatler sonra yolculuğumuz dağ evinde biterken yanmayan ışıklar kalbimin cız etmesine neden oldu. Evin içine gidip baktığımızda kimseyi bulamayınca Arat sinirle mırıldandı:
"Şom ağızlı..."
Kaşlarımı çatıp kapıya yönelen adamın arkasından bağırdım:
"Duydum seni, ukala herif!"
Ben de peşinden çıkıp onu takip ettim. Elimiz bomboş arabanın içinde oturup yola koyulduk.
Nereye gidiyorduk? Arat bile emin değildi. Bunu arabanın hızından anlıyordum. O kadar yavaştık ki kaplumbağa bile geçerdi bizi. Arat hiç beklemediğim bir anda radyoyu açtı.
Oha dercesine bakıp terslendim ve önüme döndüm.
Ulan bizim burada canımız kaybolmuş, herif müzik derdinde!
Radyoyu haber kanalına ayarlayınca içimden ettiğim küfürleri geri alıp tövbe ettim.
Haberlerde arkadaşlarımızın haberini duymamamıza sevinsem mi, yoksa memleketin hâline üzülsem mi bilemezken arabada yankılanan şarkıyla Arat'la birbirimize baktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA KORUMASI
ChickLitRingin bir tarafında ünlü iş adamı karanlıkların kralı Arat, Diğer tarafında intikam almak için erkek kılığına girmek zorunda kalmış ve erkek kılığında mafyanın yakın koruması olmuş Deniz, Peki ikisi ringde karşı karşıya gelirse... Bir de bu ikiliye...