24.BÖLÜM

193K 9.5K 669
                                    

"Geri dönelim, Hakkı."

"Neden, ağabey?"

"Telefonumu unuttum."

Kavşaktan dönüş yapıp eve giden yola girdik.

Yarım saat kadar sonra bahçe kapısından geçip evin önünde duran araçtan indim.

Kapıya vurup beklemeye başladım. Şans bu ya, belki Deniz açar diye bir umut beklerken Esra açmıştı kapıyı.

Evin içinde gözlerim bir yandan Deniz'i ararken, bir yandan da merdivenleri tırmandım.

Odasının önüne gelince girmemek için zor tuttum kendimi. Kapısının önünden geçerek kendi odamın kapısına geldim.

Aralık olan kapıdan içeri girip komodinin üstünde duran telefonuma yöneldim.

Giyinme odasından gelen seslerle telefona uzanan elimi çekip yönümü değiştirdim ve doğrudan giyinme odama girdim.

Boxer çekmecenizin önünde sevdiğiniz kızı görmek... Bunun nasıl bir duygu olduğunu tanımlayamıyorum bile.

Şok dalgasını üzerimden atıp konuştuğumda onun sinirlenmesini beklerken kızaran yüzüyle karşı karşıya kaldım.

Utanmıştı. Ortamdaki sessizliğe son verip panikle saçmalamaya başladı.

"Arat, ben... Yani şey... Yanlış anladın."

Madem utanmıştı biraz daha utandırmaktan bir şey olmazdı.

"Sen ne, Deniz?"

Adımlarımla aynı sakinlikte olan sesimle yavaş yavaş ona yaklaştım.

Arkasındaki dolaba çarpan bedeni sarsılırken vücudumu bedenine yaslayıp kızaran yüzünün yanına elimi dayadım.

Kıskacıma giren Deniz'e ve kekelemesine gülmemek için kendimi sıktım.

"Aklından ne geçiyordu, Deniz?"

Kızaran yüzü mor renge dönüşürken yerinde kıpırdandı.

Kendine yer açmaya çalışan bedeni vücuduma sürtünürken kalp ritmim değişti birden. Dudaklarımı dudaklarına yaklaştırmaya başladığım anda gözlerini hızla kapattı.

Bu hâline tebessüm ederken dudaklarının üstüne sıcak nefesimi bırakarak konuştum:

"Öpmeyeceğim."

Gözlerini hızla açıp yüzümdeki ifadeyi inceledi.

Hayal kırıklığı mı doldu gözlerine, yoksa bu benim kurduğum bir hayal miydi, bilmiyorum. Başını dikleştirip konuştu:

"Ben de öyle düşünmüştüm."

Hızla geri çekilip onun etkisinde olmadığımı kanıtlamak istercesine odadan çıktım.

Gerçek olmayan bir şeyi kanıtlamak... Yaptığım buydu.

Komodinin üstünde duran telefonu alıp ceketimin iç cebine attım. Evden rüzgâr gibi hızlı çıkarken tek düşüncem burayı hemen terk etmekti. Yoksa kendime hâkim olamayacak, bu kız yüzünden gün yüzüne çıkan ergen duygularımı bastıramayıp geri dönecektim.

"Ağabey, yüzün kızarmış. Yoksa Deniz ile sen içerde...

Anlarsın ya..."

Sinirimi iki işaret parmağını birbirine sürterek bana göz kırpan patavatsız korumamdan çıkardım.

"Höst lan, yavaş gel! Ben Deniz'i görmedim bile."

Yalanın da kuyruklusu bu oluyordu. İki saniye önce burnumun dibindeydi güzel yüzü.

MAFYA KORUMASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin