Aylardır her gün olduğu gibi bugün de Hakkı'nın beni öpücük yağmuruna tutmasıyla uyandım.
Bu bebek bize fazlasıyla iyi gelmişti, birbirimize olan tüm duygularımız güçlenmişti. Buna kuvvetli bir bağ da diyebilirdik sanırım.
Yataktan zor bela çıkıp Hakkı'nın hazırladığı kahvaltı masasına oturdum. Bugün de beni hiçbir şey için yormuyordu.
Şu sekiz ayda zaten pimpirikli biri olup çıkmıştı başımıza.
Daha önceki olaylar bize ders olmuştu ve hamileliğin her aşamasında kendimi bir koruma kalkanının içinde buluyordum.
Mesela, bunun en basit örneği yalnız kalmamın yasak olmasıydı.
Her yerde peşimdeydi. O yoksa Deniz bana eşlik
ediyordu. Tabii, bu durum çekilmez değildi. Aksine, Arden'in tatlı ve komik hâlleriyle gerçekten eğleniyordum.Tabağıma Allah ne verdiyse diyerek masadakileri dolduran Hakkı'nın elini tuttum.
"Camış mı besliyorsun?"
Sorduğum soruyla vücuduma bakıp gülümsedi. Bu da beni acayip bir tribe soktu.
"Neden güldün? Cevap ver hemen. Hayvan gibi şiştin demek istedin, değil mi?"
Yaptığım çıkarıma Hakkı'yla birlikte ben de biraz şok oldum, yalan yok.
"Çok tatlısın, ona gülümsedim."
Verdiği cevapla nefes alıp kahvaltımı etmeye başladım.
Az önce bir şey olmamış gibi devam etmeme şaşıran kocama omuz silktim.
Ne yapabilirim? Hormonlarıyla oynanan benim, vaziyet bu.
Sakin geçen kahvaltımız biterken Hakkı ayaklanıp saate baktı ve yanıma geldi. Yanağıma ve şişkin karnıma birer öpücük bırakıp konuştu:
"Ben Deniz'i alıp geliyorum, sonra da işe geçeceğim. Sen de bu arada salonda biraz dinlen."
Beni kaldırıp salona kadar getirdi ve koltuğa yayılmama yardımcı oldu. Kapıdan çıkıp gitmesiyle ben de televizyonu açmak için kumandaya eğilmiştim ki bir anda karnıma sancı saplandı.
Vücudum iki büklüm olurken kendimi tutamayıp koltukla sehpanın arasına yumuşak bir şekilde düştüm.
"Hakkı!"
İki üç sefer adını bağırdığım kocamın çoktan gittiğini anlayınca yalancı sancı olma ihtimalini düşündüm. Hemşirelik okumanın verdiği avantajla dakikaları saymaya başladım.
Sancı sıklığım üç dakikada birken panik olmadım ama dakikada bire düşünce doğum yoluna girdiğimi anladım ve kafamda hesap yapmaya başladım.
Denizlerin evi buradan on beş dakikaydı ve gidiş geliş otuz dakika ederdi. On dakika da oyalandıklarını düşünürsek en az kırk beş dakikam vardı ki bu düşüncem kusmamla son buldu.
Kahvaltıda yediklerim beni terk ederken kendimi hâlsizce koltuğa yasladım. Çok kötü hissediyordum ve içimi bir korku kaplamıştı. Kaybetme korkusu...
Eğer bebeğim beni terk ederse Hakkı'nın dediği gibi buna asla dayanamazdım, dayanamazdık. Bu kolay bir durum değildi.
Dakikalar geçtikçe sancıların şiddeti artmaya başladı. Kendime hâkim olmaya ve sakin kalmaya çalışsam da yapamadım.
Panik dalgasıyla ne yapacağımı şaşırmış bir hâlde etrafa bakınmaya başladım.
Bakışlarım kahvaltı masasında duran telefonumla birleşirken son on dakikadır aklıma gelmeyen birilerini arama fikrine kızıp bir küfür savurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA KORUMASI
ChickLitRingin bir tarafında ünlü iş adamı karanlıkların kralı Arat, Diğer tarafında intikam almak için erkek kılığına girmek zorunda kalmış ve erkek kılığında mafyanın yakın koruması olmuş Deniz, Peki ikisi ringde karşı karşıya gelirse... Bir de bu ikiliye...