"Hadi, binelim lütfen."
Biricik'in ısrarları bitmek bilmiyordu. İnadına mı yapıyor?
"Düşersen ne olacak?"
"Ölmem ya, alt tarafı bisiklete bineceğiz. "
Gözlerini devirip ellerini göğsünde birleştiren kıza hayranlıkla baktım.
Şimdi bu deli dolu, gıcık kız benim karım öyle mi? Evet, Hakkı, senin karın. İlan ver istersen gazeteye.
"Tamam, binelim bari."
İstemem yan cebime koy ayaklarımdan sonra iki bisiklet aldık. Birine o birine ben yerleşirken yan yana sürmeye başladık.
"Neden öptün beni?"
Aniden sorduğum soruyla gözleri şaşkınca açılıp bana baktı. Bu sırada önündeki taşa takılan bisikletle birlikte yere yapıştı.
Aklına gelen başına gelir, diye boşuna dememişlerdi.
"İyi misin?"
Burnu kızarmış, ağladım ağlayacağım diye bakan gözleri bana sert bir yumruk çakan kızı arattı.
Yanımda olduğundan farklı bir hâl alması beni iyice benliğine çekerken çevik bir hareketle onu kucağıma alıp fazla uzaklaşmadığımız otele yürümeye başladım.
"Ölmezsin korkma, geldik."
Omzuma attığı yumruk minik bir acı verdi demek safdillik olurdu. Deldi resmen omzumu, bu kızın eli ağır, net.
Bütün gün gezdiğimiz için yorulan bedenimle taşıyordum onu, yetmezmiş gibi bir de yumruk yiyordum. Oh, ne ala memleket!
Yere birden bırakınca sinirle çemkirdi:
"Senin yüzünden düştüm."
Evet, bana biraz öküz denebilirdi.
Kabul ediyordum, ona âşıktım. Hatta kucağımdayken kalbimin sesi kulağıma gelmişti. Eğer biraz daha yakın dursaydık eteğimdeki taşları dökerdim. Bunu şimdilik yapmayacaktım. En azından Biricik'in bana karşı hislerini öğrenene kadar...
Otele giriş yaparken beni beklemeden asansöre binip kapının kapanmasına izin verdi. Peşinden atiklikle atılıp kapılar kapanmadan durdurdum.
"Çok ayıp! Koca beklenmez mi?"
Bana cevap bile vermemesi sinirimi bozdu. Asansörün durur durmaz benden önce inip odanın kapısına gitti.
Kartlı anahtar bende olduğundan sallana sallana, hatta etrafı inceleyerek yanına gittim. Burnundan nefes alıp verirken yavaşlığımı koruyup kartı okuttum.
Sinirle içeri girmesi ve bana aniden dönmesi bir oldu.
"Bu oda buz gibi..."
Haklıydı, oda buz gibiydi. Yerden ısıtma sisteminde bir sorun olmalıydı.
Elime aldığım oda telefonuyla görevli çağırdım. O da bu sırada yorganın altına girip oturdu. Gelen görevli bir iki kontrol yaptıktan sonra konuştu:
"Efendim, diğer odalarda bir problem yok. Sorun sizin odaya gelen borularda olmalı."
"Bizim suçumuz mu bu?"
Ne yani, boru bizim miydi? Adamın söylediklerine sinir olurken konuşmaya devam ettim:
"Başka oda verin."
"Bunu düşündük, efendim. Ama tüm odalarımız dolu."
Odalar dolu, bu böyle, şu şöyle... Bahane üstüne bahane derken buz gibi odada bir çözüm bulunmasını bekleyerek kalakaldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA KORUMASI
ChickLitRingin bir tarafında ünlü iş adamı karanlıkların kralı Arat, Diğer tarafında intikam almak için erkek kılığına girmek zorunda kalmış ve erkek kılığında mafyanın yakın koruması olmuş Deniz, Peki ikisi ringde karşı karşıya gelirse... Bir de bu ikiliye...