46.BÖLÜM

111K 5.4K 227
                                    

Rahatsızlıkla yerimde kıpırdanırken tutulmuş boynuma bir ağrı saplandı. Boynuma elimi geçirerek doğrulurken karşımdaki evde gözlerimi gezdirdim.

Gidememiştim. Bütün gece arabanın içinde iki büklüm bekleyen psikopat tarafım bırakmamıştı onu. Baskın yapıp karımı o evden alıp çıkmak için arabadan defalarca insem de bir yanım buna engel olmuştu.

Saat sabahın onuydu ve hâlâ bir yaşam belirtisi yoktu. Elime aldığım telefonla Deniz'i aramaya karar verdim. Dördüncü çalışın ardından yeni uyandığı belli olan sesi kulağıma ulaştı.

"Alo. Kimsiniz?"

Sinirli, sabırsız ve yerimde duramaz hâle gelmiştim.

"Kimine de sana da şimdi."

İtiraz eden sesi kısık çıkmıştı.

"Ne oluyor ya?"

"Kapıdayım. Hemen gel."

Verdiğim emri algıladığını varsayarak telefonu kapattım. Kapatmamın hemen ardından Deniz'in aramasıyla telefonum çaldı.

"Gelemem."

O anda içimde patlamaya hazır bir volkan kabardı.

"Hemen şu lanet evden çıkıyorsun, Deniz. Ya da ben gelip seni almasını bilirim."

Telefonu yüzüne tekrar kapatıp arabadan inmeme kalmadan kapı açıldı. Deniz arkasını kolaçan ederek evden parmak ucunda çıkıp bana doğru yöneldi. Ayağı çıplaktı. Çocuk gibiydi gerçekten, hasta olacaktı.

Arabadan hızla çıkıp yanına ilerledim. Yerle ilişkisini kesmemle dengesini sağlamak için iki elini boynuma doladı.

Boynuma dolanan elleri ensemdeki saçlarımı okşarken sinirim yerini arzuya bıraktı.

Arabaya onu kucağımdan indirmeden bindim. Önümdeki direksiyona kalçasını dayarken yüzüne çevirdim gözlerimi.

"Çapaklı seni."

Kaşlarını çatıp ellerini göğsünde birleştirdi.

"Yüzümü yıkamaya vakit mi bıraktın? Ödüm patladı."

Sırıtarak yüzüne bakarken benden gözlerini çekip az önce çıktığı eve çevirdi gözlerini.

"Eyvah, Biricik!"

Biricik evin kapısında eğilip arabanın içine bakmaya çalışırken Deniz alarma geçmişti çoktan. Benim üstümden arka koltuğa atlarken ben de arabadan tekrar inip yeni gelmiş edasıyla eve doğru yürüdüm.

"Günaydın."

Biricik ellerini göğsünde kavuştururken bir yandan da konuştu:

"Hayırdır? Karga şeyini yemeden dikildin kapıya."

Hiç gitmedim ki demek isteyen patavatsız ağzımı tutmayı zor da olsa başardım.

"Hakkı'yı çağır."

Umursamaz tavrımı açıkça ortaya koymuştum. Kapıdan içeri girip gözden kayboldu.

O anlarda arabadan çıplak ayaklarıyla koşar adım nefes nefese gelen Deniz yolun yarısındayken kapıda bitmişti bitirim ikili.

İyi oldu böyle yakalanmamız. Hadi, her şeyi anlatalım ve bitsin.

"Buyur, ağabey."

Hakkı bana yönelirken Biricik arkasından fırlayıp hızla bahçeye Deniz'in yanına çıktı.

"Kafayı yedin herhâlde, Deniz! Bu soğukta yalın ayak ne işin var dışarıda?"

Ben çağırdım, diyerek ortaya atlamama fırsat vermeyen Deniz Hanım dizdi yalanı ipe:

MAFYA KORUMASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin