49.BÖLÜM

93.4K 5.3K 437
                                    

Kim demiş sevdiğiniz üzmez diye?

Asıl onlar üzerdi. Çünkü sen kayıtsız şartsız güvenip teslim olurdun zayıf noktalarınla birlikte ama o bunu işine gelince kullanırdı.

Tek bir cümle kuramadan evden kapıyı çarparak çıkıp gitmiştim.

İçime oturan laflar yutkunmama bile fırsat vermezken hızlı adımlarla yürüdüm.

Bu çabam bir an önce onun alanından çıkmak istercesineydi.

Kararmaya başlayan hava füme rengini alırken daha da hızlandım. Arkamdan gelmesini bekleyen yanım gelmeyişiyle hayal kırıklığına uğradı.

Ona karşı içimde ne öfke vardı ne de kin. Olsa olsa kayaları yırtarcasına dalgalı bir deniz vardı. Kayalara çarpan sularım yine kendine zarar veriyordu. Bunu bilmek bile canımı yaktı.

İsteyen istediğini söylemiş ve rahatlamıştı. Beni düşünen kimdi? Hiç kimse...

Bir insan sevdiğine karşı nasıl bu kadar kırıcı olabilirdi?

Belki sıradan biri bana o sözü söylese umursamazdım.

Sevdiğim söylediği için iki kat daha acı yaşamıştım. Ya da beklemediğim bir anda gelmişti darbesi, bilmiyorum.

Açıkçası kafam allak bullaktı. Neyi düşünmem gerektiğine bile karar veremiyordum.

Biricik ve Shrek'in mutlu yuvasına ulaşmamla gözlerimden durmadan akan yaşları sildim. Biraz olsun toparlandığıma kanaat getirince kapıyı çaldım.

Shrek beni kapıda karşılarken arkasından tedirgince bakan Biricik beni görünce rahatladı. Buna anlam verememiştim.

"Soru sormayın. Sadece uyumak istiyorum."

Konuşmalarına fırsat vermeden cümleleri sıralarken bir yandan da Biricik'in önceden bana verdiği odaya gidip kapıyı kilitledim.

Yatağa kendimi yüz üstü atıp saatlerce ağladım. Saatlerce o kelimeyi plak gibi beynimde döndürüp tekrar ve tekrar ağladım.

Ağlamaktan içim çıkmıştı, buna yemin edebilirim. Sanki tonlarca yük taşımış gibi hissediyordu bedenim.

Kendimi derin bir uykuya bırakırken elimde sıktığım yüzüğüm avuçlarımdan kayıp gitti.

Düşen yüzüğün metalik sesi kulağımda ninni gibi çınlarken kendimi karanlıklara bıraktım.

***

"Deniz'in ağzından laf alamadım ben. Arat bir şey dedi mi? Niye kavga etmişler?"

Meral ediyordum. Günlerdir ağzını bıçak açmıyordu arkadaşımın.

Onun için endişeleniyordum ve bir orta yol bulma çabasına girmiştik Hakkı'yla.

"Arat ağabey de aynı. Suskunları oynuyorlar sanki."

Yatakta birbirimize bakarak yaptığımız konuşmayı Hakkı'nın belime sarılan eli bıçak gibi kesti. Yerimde huzursuzca kıpırdanırken o bundan etkilenmedi bile.

"Hakkı, çok sıcak..."

Bulduğum en basit bahaneydi. Yan odada Deniz yalnız başına acı çekerken ben nasıl onun rahat kollarında huzurla uyurdum.

İhanet ediyormuş gibi geliyordu.

"İyi böyle. Kıpırdanıp durma."

Ne ara bu kadar samimiyet olmuştu bende anlamadım ama beraber uyumak artık bir alışkanlıktı.

Her gece birbirimize sırtımızı dönüp yatmamız bir klasikti, sabahında sarmaş dolaş uyanmamız ise bir bomba. Bizde böyle böyle alıştık sanırım bu duruma.

MAFYA KORUMASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin