71. BÖLÜM

81.4K 4.2K 380
                                    

Düğün gecesinden sonra Alya'nın o konuyla ilgili ne yaptığını merak etsem de bir daha onu görmemiştim. Ona verdiğim akılla ilgili üç aydır bir gelişme yoktu ama bizde çokça gelişme vardı.

Mesela, kaynanamın gittiği balayından attığı resimler gibi... Arat'la ben böyle bir lüks yaşayamadığım için kıskanmam normaldi herhâlde.

Boy boy fotoğraf gönderip uzattıkları tatil bir ayı geçmişti ama dönüşleri muhteşem olmuştu.

Kaynanamın bize getirdiği hediyeleri verirkenki yüz ifadesi beni bozguna uğratmıştı. O kadar sıcak davranmıştı ki bana, "Yarın olduğunda değişir mi acaba?" diye düşünmeden edememiştim.

Bektaş Baba da öz torunu olmamasına rağmen çok mu çok önem verdiği bebeğime bol bol hediye almıştı.

Bir başka gelişme de kaynanamın Bektaş Baba'nın evine taşınmasıydı.

Alya ise üniversitesine yakın olduğu için aynı evde kalmayı tercih etmişti.

Ben olsam ne yapardım bilmiyorum ama tek yaşamak sanırım Arat'a alıştıktan sonra sıkıcı olurdu. Hele evime kurduğum düzen bu hâldeyken yalnız kalan Alya'yı düşününce onun adına üzülmüştüm.

Evimdeki düzen demişken, size yeni aldığımız bebek
odası takımından henüz bahsetmedim.

Araba konseptli bebek odası takımı yerleştirdiğimiz oda evin içinde huzur bulduğum en güzel yerdi. Tabii, her gün oraya gidip ağlamam da ayrı bir komediydi Arat için.

Odası o kadar güzel olmuştu ki duygulanıyordum, ne yapayım.

Alınan her şeyi Esra ile düzenleyip odasına yerleştirirken de ağlamıştım.

Benden bir candı ve o kadar mucizevi bir şeydi ki inanamıyordum hâlâ. Bizim çocuğumuz olacaktı. O kadar imkânsızlıktan gelmiştik ki rüya gibiydi.

Bunu düşündüğümde her defasında şükrederken buluyordum kendimi.

Biricik ve Hakkı da oldukça mutluydu. Hep birlikte yediğimiz akşam yemeklerinde onların atışmasına şahit olup gülme krizlerine giriyorduk.

Biricik yemek yapamıyordu, çünkü yemek kokusu alınca kusuyordu. Bu yüzden bize taşınmıştılar bir nevi. Sadece uyumak için gidiyorlardı evlerine.

Bunun bir diğer nedeni de benim hamileliğimin son on gününe girmiş olmamdı ve Arat'ın gözü arkada kalmasın istememdi.

Esra ve Biricik'le bizim evde her gün kendimize farklı bir eğlence edinmiştik. Esra tam kafa kızdı. Bazen gıcıklığı tutsa da bir dediğimi asla iki etmiyordu.

Biricik'in anlattığına kahkaha atarken öksürük krizine girmiştim. Bugünkü konumuz, Hakkı'nın onun bir şeylere aşermemesini takıntı yapmasıydı.

"Bir görseniz, artık çıldıracak."

"İyi işte, dertsiz başına dert mi arıyor?"

Biricik başını sallayıp onayladı beni.

"Kaşınıyor. Arat ağabeyinin çocuğu aşermiş, bizimki neden eksik kalsınmış..."

Gülerek söylediğinin üzerine konuştum:

"Shrek'e bak. Sidik yarışına girmiş desene."

Söylediğimle ortam iyice kopuşa geçmişti.

Esra'nın ikimize getirdiği süt ve kendisine yaptığı kahveyle koltuklara yayılıp keyif çatmaya devam ettik.

Doğum yaklaştıkça artan heyecanım beni nasıl doğuracağım korkusuna da sürüklüyordu. Aklıma gelen düşünceyi yeni bir mevzu olarak attım ortaya.

MAFYA KORUMASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin