16. BÖLÜM

213K 9.7K 1.6K
                                    

Uykusuz geçen günlerin ardından birine açılmış olmanın rahatlığıyla uyumuştu adam.

Biraz olsun içine rahatlama hissi gelirken bundan sonra ne yapacağını düşünmeden edemedi.

Yakın olsa yanlış anlar mıydı ki çocuk? Lanet olsun! Ne kadar çocuk gibi görse de o bir erkekti.

Günlerdir aynı şeyleri düşünmenin verdiği sıkıntıyla duş alıp giyinme odasına geçti.

Lacivert takım elbisesini giyip aynada kendini süzdü.

Hayli iyi görünüyordu.

Parfümünü eline alıp boynunun iki yanına sıktı. Ne demişti o aklını kaçırtan çocuk? "Çok güzel kokuyorsun."

Gülümsemesi yüzünü boydan boya kaplarken aptal sırıtışına kendi kendini uyararak ufak bir boğaz temizlemeyle son verdi.

Aynanın önünden ayrılıp hızlı adımlarla merdivenleri indi. Kapının önünde duran çocukla göz göze geldi.

Çocuğun boğazına bir şeyler tıkandı, öksürük krizine girdi.

Hakkı atik davranarak Deniz'in arkasına geçti ve sırtına vurmaya başladı.

"Yavaş ulan, ciğerini söktün!"

"Kusura bakma, ağabey. Dün geceden sonra daha dikkatli olurum."

İma ettiği şeyi anlayan adam gözlerini açıp mimikleriyle Hakkı'nın canını okuyacağının işaretlerini veriyordu.

Bu yaşında çoluk çocuğun oyuncağı olmuştu. Dalga konusu olacağını bilseydi söyler miydi hiç? Hay dilimi eşek arıları soksun, diye düşündü.

Yanlarında olan biteni anlamaya çalışır ifadesiyle onları izleyen çocuğa bakmadan hazır olan kahvaltı masasına geçti.

Klasik kahve ve gazete ikilisine beynini verip odaklanmaya çalıştı.

"Shrek, benim çişim geldi."

Kısık sesle söylenenleri duymaması büyük bir şans olurdu ama bir kulağı onlarda olan Arat'tan kaçmadı.

"Tamam, git sen. Dikkatli ol."

Dikkatli mi olsun? Çişe gidiyor, ne olabilir ki işeyen insana?

Dün geceki itirafından sonra Hakkı'nın çocuğu fazla düşünen tavırlara girmesi sinir olmasına neden olmuştu.

Hakkı'nın bakışları ona dönünce lafı yapıştırdı adam:

"Hakkı, onu çok düşünüyorsan git yardım et."

"Yok, ağabey. Seninkine bakmam ben."

Arat elini masaya vurup öfkeyle kalktı.

"Ulan o benim neyim ki? Kırdırtma kalın kafanı bana!"

"Ağabey, şey işte... Anladın sen onu."

Çapraz gülüşü ve gözüyle imada bulunan Hakkı'ya az önce içtiği kahvenin fincanını alıp attı.

Ani bir refleksle bardaktan kaçan Hakkı masanın diğer ucuna yapıştı.

"Oğlum, pişman etme dediğime! Bir şey ima edip durma, anlayacak çocuk."

"Anlasın, ağabey. Gül gibi geçinip gidersiniz işte."

Masanın ucundaki Hakkı'yı yakalamak için atılan Arat'ın bu girişimi sonuçsuz kaldı.

Masanın bir sağına bir soluna koşarak kaçan Hakkı'yı yakalayıp bir yumruk atmazsa rahatlamayacaktı.

Kovalamaca sinir bozucu raddeye gelmişti Arat için.

MAFYA KORUMASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin