"Sensizken mutlu olmaktansa seninleyken mutsuz olmayı tercih ederim." Biraz sustuktan sonra konuşmaya başlamıştı. Utancı yavaş yavaş geçiyordu sanırım. "Bak İlay, ben seni tanımadan önce sanki nefes alamıyor gibiydim tamam mı? Boğuluyordum, yaşayamadığımı hissediyordum. Ortaokulda çok dalga geçmişlerdi benimle ve ben bir süre kendime gelemedim. Sonra seni gördüm. O kadar güzel görünüyordun ki gözlerimi senden alamadım. Kendimi sorguladım bir süre. Delirdiğimi düşündüm. Farkında olmadan seni izlemeye başladım. Yüzünde oynattığın tek mimik bile beni benden alıyordu. Sensiz yaşayabilir miyim, elbette ki yaşarım. Ama başka bir insanla mutlu olamam. Kimi seversem seveyim, seni sevdiğim kadar kimseyi sevemem." Diye bitirdi konuşmasını gözlerimin içine bakarak. Yine aynı şey oldu, onun mavilerine daldım ve tam boğulmak üzereyken çıktım.
"Sana annemden bahsedeyim." Diyerek söze girdim. Dikkatini bana vermiş ağzımdan çıkacak kelimeleri bekliyordu. Cebimdeki paketi çıkarıp içinden bir dal sigara aldım. Bunu sigarasız nasıl anlatabileceğimi bilmiyordum çünkü. Sıla ise elimdeki sigarayı umursamadı. Yakıp dudaklarıma götürdüğümde gözlerinde gördüğüm duygu ise hiç tahmin edebileceğim bir şey değildi. Arzu.
"Sigara istemiyorsun değil mi?" diye sordum emin olmak için.
"Sigaranın yerinde olmak istiyorum. Neyse sen devam et." Dedi geçiştirerek. Az önce bana resmen hallenmiş ve geçiştirmeye çalışmıştı. Dudaklarımın hafifçe yukarı kıvrıldığını hissettim. Sıla'nın bana iyi geldiği kesindi.
"Annemin tarafı da babamın tarafı da zenginmiş. Bu yüzden miraslarını paylaştırmamak için çocuklarını zorla evlendirmişler. Annem tabi babamı o zamanlarda deli gibi seviyormuş ve hemen evlilik fikrinin üstüne atlamış." Sakince sigaramdan bir duman çekip nefes verdim.
"Ama babam evliliği kabul etmemiş. Anneme defalarca ben seni sevemem demiş. Annemin ise hiç umurunda değilmiş, evlenelim gerisi kolay diye düşünüyormuş. Fakat sandığının aksine babam annemi hiç sevmemiş. Sadece bir kere dokunmuş anneme, sevgiden uzak bir şekilde. O gece de benim temellerim atılmış zaten." Diyerek şakaya vurmaya çalıştım, beceremedim.
"Annem babamın ona sevgi göstermesini, onunla ilgilenmesini çok istiyordu. Ben doğduğumda yüzüme bile bakmamış sırf babamın sevgisini paylaşamayacağı için. Ve ben bunu evdeki hizmetliler konuşurken duydum. Komik." Diyerek gülümseye çalıştım, beceremedim.
"Bir yaşıma kadar annem beni kabul etmedi. O yüzden kimliğe geç yazıldım. Eğer beni kimliğe babamın soy adıyla geçirirlerse kendini öldüreceğini söylemiş. O yüzden bir yıl boyunca onun sakinleşmesini ve bana alışmasını beklemişler. Bir şekilde ikna etmişler de bana kimlik çıkarabilmişler. Babam benimle ilgilendikçe annem deli oluyordu. Küçüktüm o zamanlar, hiçbir şeyin farkında değildim. Hayal mayal hatırlıyorum her şeyi. Ben 14 yaşındayken annemde hatlar koptu. Benim artık genç kız olduğumu, babama bakışlarımdan hoşlanmadığını söyleyerek evi inletti. Babam ona bağırarak odasına gönderdi. Ertesi gün odasında bitmiş iki şişe viski, boşalmış bir hap kutusuyla cansız bedenini bulduk. Bunu kimse bilmiyor Sıla. Herkes annemi trafik kazasında kaybettik sanıyor. Ama benim annem intihar etti. İstediği sevgiyi alamadığından dolayı."
Ona baktığımda gözlerinin dolduğunu gördüm. Şuraya kadar anlattığım hiçbir şey canımı yakmamıştı fakat o gözlerinin buğulanışını gördüğüm an kafamı çevirdim. Dayanamadım bakmaya.
Konuşmadı bir süre. Anlattıklarımı sindiriyordu muhtemelen. Birkaç dakika sonra sigara paketime uzanıp içinden bir dal çıkardı. Sigarayı yakışı ve tutuşu hiç amatörce değildi. Sıla sigara içiyordu. Ve ben tam olarak şu anda onun hakkında ne kadar az şey bildiğimi fark ettim.
Sigarası yarısına gelmişken konuşmaya başladı.
"Yüzündeki ifadesizliğin sebebini hep merak etmiştim. Muhakkak bir şeyler yaşadı ki böyle oldu bu kız diye düşünüyordum. Haklıymışım. Hayal bile edemeyeceğim zor zamanlar geçirmişsin. Umursamıyor gibi görünmek için elinden geleni yaptın ama gözlerinin en derinliklerindeki kırgınlık seni ele verdi. O kırgınlığı görmemle sana olan aşkım daha çok arttı. Sana iyi gelmek istiyorum ben. Ruhundaki tüm yaraların üstüne üflemek, yerine yenilerinin açılmamasına gayret etmek istiyorum. Elimde olsa alır seni içime sokarım kimseler göremez, kimseler bulaşamaz." Konuşurken sigarasını bitirmişti.
"İlay." Dedi hafiften çatlayan sesiyle. "Ben annen değilim. Ve sen de baban değilsin. Sen bana bir adım attığın an ben sana zaten koşarak gelirim. Sevilmemeyi umursamıyorum ben. Bu yaşıma kadar yeterince sevgi aldım ailemden. Bana hiç seni seviyorum demesen de olur. Kelimeleri kullanmak zorunda değilsin. Sadece gözümün içine bakman yeterli. Ben görmek istediğimi görür, anlamak istediğimi anlarım." Gözleri daha fazla dolmuştu. Onu bu halde görmeye dayanamıyordum bu yüzden ayağa kalktım. Kaçmayı tercih etmiştim. Ama elimden tutup beni durdurdu. Bir bacağını salıncağa atıp beni kendine doğru çekti. Sırtım göğüslerine dayanırken kollarını boynuma doladı. Nefesini saçlarımda hissedebiliyordum ve hey, burası dünyanın en rahat koltuğuydu şu anda.
"Yok öyle gülümsemeden kaçmak falan." Dedi saçlarımın arasında olan dudaklarıyla. "Şu an felaket utanıyorum o yüzden bir süre böyle kalalım."
"Sıla."
"Efendim?"
"Başka birini sevemez misin gerçekten?"
"Sevemem."
"Üzeceğim seni."
"Önemli değil."
"Bırakmaz mısın beni?"
"Bırakırsam Allah belamı versin."
"Özür dilerim." Dedim. Yaptıklarım ve yapacaklarım için geniş bir özürdü bu. Onu üzeceğim her saniye için şimdiden özür diliyordum ama Sıla anlamamıştı. Bir şarkı mırıldanmaya başladı kulağıma doğru ve ben onu dinlerken kendimden geçtim. Şarkının sözleri iğne olup kalbimde küçük delikler açarken kendimi Sıla'nın sesine vermeye çalıştım.
Şimdi her sokak ezberlemiş adını, gülümse kadın.
Her soran gözlerime bakıp korkuyor deli sanıp.
Ziline basıp kaçan bir çocuktum aldanıp.
Yine aynı umutla, o günü bayram sanıp.Madem yazmayacaktın aşkı,
Ucunu neden açtın gururumun
Bile bile
Madem kendini yasakladın,
Mazur gör merakımı.
Çekip gitmek de ne bu kadar güzel bakıp?Bir gün andım,
İki gün andım,
Sonunda yandım.
Elimde aklım,
Gülüyor artık.
Yüzünde bir tavır,
Hem haklı hem sağır.Gözümden bir damla yaş aktı, Sıla'nın koluna kondu. Çatallaşan sesinden onun da ağladığını hissetmiştim. Ben ise yıllar sonra akıttığım ikinci yaşı düşünüyordum ve onu takip eden diğer yaşları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptalın Biri (GirlxGirl)
Short StoryBaşlangıç Tarihi: 05.06.2018 Yarı Texting -,- Arkadaşlar sevişme çok (belki hiç) yok bu hikayede... Anonim: Ben bir ayyaşım Sekiz çizer ayaklarım Özlemişim sarhoşluğunu bu semtin sokaklarının Gecenin 1'i Aptalın biri Kalbinin dışında bekliyor içer...