Saatlerdir elime dahi almadığım telefonu alıp yatağa çöktüm. Damla'dan bir sürü mesaj vardı.
Sapla: İlay iyi misin?
Sapla: POLİSLERİN SİZİ GÖTÜRDÜĞÜNÜ SÖYLEDİLER
Sapla: RESMEN OKULDAN ERKEN ÇIKACAK GÜNÜ BULMUŞUM
Sapla: BÜTÜN EĞLENCEYİ KAÇIRMIŞIM
Sapla: ANLAT HEMEN NELER OLDU
Sapla: Hala eve dönmedin mi
Sapla: Merak etmeye başladım
Sapla: Sizin eve uğradım gelmediğinizi söylediler
Sapla: Bunları gördüğünde bana mesaj at ya da ara
Mesajları okuyup uyumuş olduğunu düşünerek onu arama seçeneğini eledim ve cevap attım.
İlay: İyiyim bir şeyim yok
İlay: Nezarethanede tuttular babam gelip aldı
İlay: Az önce geldik eve
Anında çevrimiçi olan Damla cevap vermeye başladı.
Sapla: Bu saate kadar emniyette miydiniz
Sapla: Oha
Sapla: Yalnız fena karışmış ortalık
Sapla: Kavga nasıl başladı
İlay: Ben bir topa vurdum top gitti kızın kafasına çarptı falan filan zincirleme olay tamlaması oldu
Sapla: Ne?
İlay: Hiç Damla hiç
İlay: Yok yere çıktı yani kavga
İlay: Önemli bir sebebi yok
İlay: İki takım birbirine kinli olduğundan kavga çıkaracak yer arıyorduk zaten
Sapla: Anladım
Sapla: Yanına geleyim mi
Sapla: İyisin değil mi?
İlay: Gelme Sıla var
Sapla: SILA KİM AMK
Ağzımdan kaçtı. Acaba Damla'ya ne açıklaması yapsam şimdi.
Sapla: Hala düşündüğüne göre muhtemelen anonim olan kız
Sapla: Boşlukları kendim doldurdum şekerim
Sapla: Yarın okulda açıklamanı dinlerim
Sapla: Hadi iyi geceler size 💋
Mesajlardan çıkıp telefonu yatağın üstüne bıraktım. Birkaç dakika sonra Sıla çekingen bir şekilde kıyafet odasının kapısından kafasını uzatmıştı. Sadece kafası görünüyordu, yanakları kızarmıştı.
Kıyafetlerimle ne gibi bir fantezi düşündüğünü bilemedim. Ayağa kalkıp girişteki komodinin üstüne bıraktığım kremi aldım.
"Gel eline krem sürelim." Diyerek koltuğa doğru yürüyüp Sıla'yı çağırdım.
"Ben sürerim." Dedi kısık sesle.
"Otur Sıla." Dediğimde ikiletmeden yanıma oturdu.
"Sana emir vermem hoşuna falan mı gidiyor?" Kremin kapağını açarken meraktan sormuştum.
"Benim için bir şeyler yapmana alışık değilim."
"Eh, alışsan iyi olur o zaman."
Parmağıma biraz krem sürüp duştayken biraz daha sıyrılmış yarasına baktım. Boştaki elimle elini tutarak kaldırdım. Kremi değdirir değdirmez yüzünü buruşturdu. Yakıyordu muhtemelen.
Ama ellerinin sıcaklığının kremden kaynaklanmadığını biliyordum. Aynı yüzündeki ve kulağındaki kızarıklıklar gibi. Muhtemelen elini tuttuğum içindi. Elini bırakıp kremin kapağını kapattım. Sonra da Sıla'yı izlemeye başladım.
Elindeki kreme bakıp sırıtıyordu.
"Neden gülüyorsun?"
"Çünkü hoşuma gitti."
"Pek açık sözlüyüz bakıyorum da." Dedim gülerek.
"Benimle böyle ilgileneceksen ben sürekli kavga ederim o yüzden beni şımartma lütfen."
"Edebilirsin." Dedim omuz silkerek. "Yine de yaralanmanı istemiyorum."
"Zaten durduk yere kavga edemem. Biri sana bulaşırsa anca öyle. O yüzden uslu durursan bende uslu dururum. Ah, yarın o halimi gören insanların yüzüne nasıl bakacağım." Dedi kafasını öne eğerek. İşte geliyor, utanç moduna giriyor.
"Kimin seni gördüğünü bile bilmiyorsun ki. Problem değil eğer biri bir şey diyecek olursa devreye ben girerim."
"O daha kötü." Dedi birden sesini yükselterek. "Sen beni korursan adım çıkar ve herkes bana bakmaya başlar. O bakışları kaldırabileceğimi sanmıyorum."
"İki seçeneğin var." Dedim ciddi bir tavırla.
"Benim yanım mı yoksa bakışlar mı hangisi önemli? Çünkü ya benim yanımda kalırsın ve seni korumama izin verirsin, bakışları da umursamazsın ya da senden olabildiğince uzak dururum ve okul bitene kadar asla yanıma gelemezsin. Tercih senin."
Düşünmeye başladı. Ciddi ciddi söylediklerimi düşünüyordu. Anında birinci seçeneği seçmesi gerekiyordu halbuki.
"Emniyetteyken polise onun ailesi benim dediğinde orada saatlerce ağlamak istedim. Beni almaya gelmemeleri umurumda bile değildi yalnız kalmaya alışıktım zaten bir süre daha kalabilirdim. Ama beni de yanında götürmek istemen ve o cümleyi söylemen inanılmaz hissettirdi. Teşekkür ederim." Dedikten sonra kafasını kaldırıp gözlerime baktı. Yanakları kızarmıştı muhtemelen birazdan utanç duyduğu bir şeyi söyleyecekti. "Seni seviyorum ve tabi ki senin yanında olmak istiyorum. Sen benden bıkana kadar sakız gibi yapışmak istiyorum sana. Üniversiteye bile peşinden gelmeyi düşünüyordum. Hala da düşünüyorum. İstediğim okulda istediğim bölüme girebilecek bir puanı rahatlıkla alabilirim. O yüzden eğer seni takip etmemi istemiyorsan şimdiden söyle."
"Sen o kadar zeki misin ya?"
Tüm söylediğine karşı sorduğum bu soru gerçekten takdire şayandı. Yok kardeşim sevemem işte ben kimseyi. Yine de Sıla gülmeye başladı.
"Okul dördüncüsüyüm ben. İlk üç çok fazla dikkat çektiği için bazı soruları bilerek yanlış yapıyorum. O yüzden hep dördüncü ya da beşinci oluyorum okulda."
"Şaka yapıyorsun."
Kafasını iki yana sallayarak cevap verdi.
"Bu ilişkide zeki tarafın ben olduğumu daha önce de söylemiştim." Dedi gülerek.
"Hangi ilişkide?" diye sordum sırıtarak. Aceleye getirmek istemiyordum ama bir şeyleri de netleştirmek istiyordum.
Öksürmeye başladı. Ayağa kalktı odanın içinde birkaç tur volta attı. Kulaklarını tuttu, bir süre yere çömeldi, tekrar volta attı. Bende anlamsız gözlerle onu izlemeye başladım.
"Tamam sakinim." Dedi derin bir nefes alarak. Yanıma geri oturdu.
"Bir ilişki içindeki insanlar neler yapar bilmiyorum." Dedim omuz silkerek. "Yine de seninle ilişki fikri kulağa hoş geliyor. Ne dersin olurumuz var mı?"
Masmavi gözlerini kocaman açmış bir şekilde bana bakıyordu. Az önce çıkma teklif ettim sanırım? Ettim mi? Emin değilim. 'Ne sikim oluyor hiçbir fikrim yok.' Dedi iç sesim. Oysa ben içimden gelenleri söylemiştim senin nasıl haberin olmaz iç ses. Sıla'nın cevabını merakla beklemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptalın Biri (GirlxGirl)
Short StoryBaşlangıç Tarihi: 05.06.2018 Yarı Texting -,- Arkadaşlar sevişme çok (belki hiç) yok bu hikayede... Anonim: Ben bir ayyaşım Sekiz çizer ayaklarım Özlemişim sarhoşluğunu bu semtin sokaklarının Gecenin 1'i Aptalın biri Kalbinin dışında bekliyor içer...