Uykusuz sabahlardan s.a hsjfkslfd
<<<<<<<<<
O kadar yorulmuştum ki üstümde filler tepinmiş gibi hissediyordum. Tamam onca misafiri ben ağırlamamıştım belki ama zihnen yorulmuştum.
"İlay şu sağda dursana." Diyerek ileriyi gösterdi Sıla.
"Ne için?" diye sordum gözümü yoldan ayırmadan.
"Mobilyacının önünden geçerken fark etmiştim. Çok güzel bir salıncak var. Hani bizim de kocaman terasımız var ya, oraya koysak güzel olur diye düşündüm. Olmaz mı?"
Sıla eve bir şeyler almayı seviyordu. Bende onun bir şeyler almasına bayılıyordum çünkü benim evim olmaktan çıkıp evimiz oluyordu. Yıllardır hissedemediğim aitlik duygusunu onda hissediyordum. Güzeldi.
"Olur çiçeğim." Diyerek güldüm.
"Yine kalbimden vurdun." Diyerek kalbini tuttu. Tepkileri hiçbir zaman değişmiyordu. Bu beni sırıtmaya iterken yavaşlayıp mobilyacının önünde durdum.
Sıla hemen dışarıdaki salıncağa otururken görevli birini bulmak için içeri girdim. Gözüme hamak takılınca bir Eylül akşamı, ki Eylül'deydik, Sıla ile üstünde pinekleyip yıldızları izleyebileceğimiz gözümün önünden geçti. Kafamda onu da sepete atarken yanımda biten görevliye döndüm.
"Şu dışarıdaki salıncağı ve bu hamağı alıyorum."
"Tabi efendim, hemen işlemleri yapalım."
"Eve gönderiyorsunuz değil mi?"
"Elbette."
Madem Sıla balkonumuzun aman terasımızın değerlenmesini istiyordu bende değerlendirirdim o zaman. Tek sorun sevişememizdi. Neyse kışa yakın terası komple kapattırırdım belki. Bende az değildim ya, neyse.
"Bir dakika," diyerek etrafta gözümü gezdirdim. "Şuradaki masa takımını, şu ışıkları ve şu küçük koltukları da istiyorum." Kafamda düzeni oturtmuş ve yerleştirmiştim bile. Evimiz beşinci kattaydı, diğer evlere göre daha küçüktü ama kocaman terası vardı.
"Yalnız ev beşinci katta ve asansör, bunu dikkate alın." Diyerek ekledim. Bir keresinde aldığımız koltukları yukarı çıkarmak için iki katı ücret istemişlerdi. Haklarıydı, zaten verecektim ama Sıla adamlarla çok fazla diyerek kavga etmişti. En sonunda Emirhan ve Oğuzhan'a yemek karşılığı taşıtmıştık koltuğu. Tekrar yaşansın istemiyordum.
Taşıma dahil bütün ücretleri ödedikten sonra hala sallanmakta olan sevgilimin yanına oturdum.
"Sevdin gibi."
"Sevdim. Buraya oturup sallanırken yıldızları izleriz diye düşünmüştüm." Aynı şeyi düşünmüştük. Sadece benimki biraz daha edepsizdi.
Sabah erken kalktığımız için gözlerim kapanmak üzereydi. Zaten Emirhanlar geç saatlere kadar kalmıştı ve doğru düzgün uyuyamamıştık. Halimi gören Sıla kıkırdadı.
"Hadi eve gidelim de güzel bir uyku çek."
"Koynunda uyutursun ama."
"Hani çok enerjik olacaktın sen?" derken gözüm kapalı olduğu halde sırıttığını hissedebiliyordum. Gözlerimi hızla açıp doğruldum.
"Giderken sert bir kahve alalım en iyisi. Çok ihtiyacımız olacak." Derken gülüyordum.
"Saçmalama İlay." Diyerek omzuma vurdu. "Uyuyacağız önce, dalga geçiyordum."
"Seni uyutacağımı nereden çıkardın?"
"Ya, en sevdiğim!" diyerek kızardı. Demiştim, tepkileri hala aynıydı. Defalarca sevişsek de Sıla bahsinin açılmasında bile kızarabiliyordu.
"Gerçekten gidelim artık. Arkamızdan hemen eşyaları gönderecekler."
"Eşyalar." Hay dilimi...
"Birkaç şey daha aldım. Masa falan. Bazen kahvaltı yaparız diye düşündüm." Gülümsedi. Sonra yavaşça sırıtmaya başladı.
"Seviyorum kız seni." Dediğinde kahkaha attım.
Salıncaktan inip arabaya yürümeye başladım.
"Ve sende?" diye sordu durup.
"Ve bende seni seviyorum." Diye yanıtladım onu.
"Allah razı olsun karşılıklıymış." Diyerek güldükten sonra arabaya bindi.
Evin önüne arabayı park ettikten sonra eşyalarımızı alıp indik. Aldıklarımız yarım saate gelirdi muhtemelen. Dışarıdan beşinci kata ekspres asansör falan mı yaptırsaydım ya. Sporcu olduğum halde beş kat eziyet gibi gelmişti. Eve girer girmez kendimi koltuğa attım.
"İlaaaay." Sıla'nın sesini duyar duymaz doğrulup yatak odasına koştum. Ağlarken görmeyi beklemiyordum.
"Ne oldu?" diye sordum yanına eğilirken. Acaba düşüp bir yerini mi yaraladı diye vücuduna bakıyordum.
"Sora benden kaçıyor."
Yatağımızın üstündeki kediye baktım. Yok canım, yapmazdı öyle şey. Sıla'ydı lan bu koşarak üstüne atlaman lazımdı. "Küstü galiba." Diyen Sıla'nın göz yaşlarını sildim.
"Bana bak çocuk adam." Diyerek kediye yaklaştım. "Hayırdır sen iki günde ev benim havalarına mı girdin? Bana bak yemin ediyorum gider köpek alırım."
"Ya hak." Diyerek elimi uzattım. Tırmalamasına kendimi o kadar hazırlamıştım ki elimin altına başını koyunca şok oldum. Sıla ile kokularımız falan mı karıştı acaba? Bu beni Sıla sanıyor olabilir miydi?
"Neden seni seviyor?" diyerek daha çok ağlamaya başlayan Sıla'ya döndüm.
"Kokularımızı karıştırdı herhalde bir tanem. Ağlama, akşama anlar kim olduğumu."
"Anlar değil mi?"
"Al kedini götüne sok diyesim geldi yalnız. Benim de kedim lan o, tabi beni de sevecek." Geç kalmış bir atardı bu yaptığım.
"Şşt, küfür etme. Emirhan'a söylerim."
"Kıyabilir misin bana?"
"Kıyamam. Ama olsun."
Şansımı tekrar denemek için Sora'yı kucağıma alıp salona götürdüm. Resmen kucağıma almıştım ve tepki vermemişti. Sonunda hayallerim gerçek mi olmuştu? Bir kedi tarafından değer gördüğüm için bu kadar sevineceğimizi bilmezdim amk.
"Köpek konusunda yalan söyledim. Almam köpek falan merak etme." Dedim Sora'ya güven verircesine.
Biz Sora ile hasret giderirken Sıla'da terası yıkamıştı. Bize bakıp iç çekiyor sonra yaptığı şeye devam ediyordu.
Kapı çalınca irkilip kucağımdan atlasa da kedi ağacına tırmanıp üst köşesine kuruldu. Eşyaları terasa taşırlarken Sıla'nın gözleri kocaman açılmıştı. Ona da sürpriz olmuştu işte fena mı?
Sonunda yatağa yattığımızda saat öğleni biraz geçiyordu. Burnumu boynuna sokup derin bir nefes aldım. Tüm yorgunluğum aynı zamanda uçup giderken yerini huzura bırakmıştı. Yalnız Sora'daki salaklığa bakar mısınız? Resmen kendini şu kokudan uzak tutuyordu. Manyak kedi ne olacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptalın Biri (GirlxGirl)
Short StoryBaşlangıç Tarihi: 05.06.2018 Yarı Texting -,- Arkadaşlar sevişme çok (belki hiç) yok bu hikayede... Anonim: Ben bir ayyaşım Sekiz çizer ayaklarım Özlemişim sarhoşluğunu bu semtin sokaklarının Gecenin 1'i Aptalın biri Kalbinin dışında bekliyor içer...