Aptalın Biri (GirlxGirl)

18.4

Telefonuma gelen mesajla elim ayağım titremişti.

Orhan: Yenge fena kavgaya karıştı

Orhan: Aşırı eğleniyorum şu anda

Orhan: Oha Sıla'ya bak ben bu kızı böyle bilmezdim

Orhan: Biz iyi ki salaklık edip bulaşmamışız buna

Orhan: Parçalarmış bizi

Arkasından da bir video gelmişti. Videoda Sıla üç kişiyle kavga ediyordu. Yüzü gözü dağılmış çocuğu güç bela tanıyabilmiştim. Geçen ki Haydar'dı bu. Bunlar. Resmen. Sıla'ya vurmuşlardı. Hemen Sıla'yı aradım ama açmamıştı.

Dersi falan umursamadan koşarak sınıftan çıktım. GSF'ye kadar koşup kantinin önünde oturan İnci ve Sanem'i görmemle onlara ilerledim.

"Sıla nerede?" Beni görünce zebella görmüş gibi bir ifade takınmışlardı.

"Oha ne ara öğrendin ta oradan?" diye sordu İnci.

"Sıla nerede?" diye tekrarladım soruyu.

"Hastaneye gittiler."

"Ciddi bir şeyi var mıydı?"

"Yoktu. Haydar kötüydü bayağı." Kesik kesik nefesler alarak kendimi sandalyeye bıraktım. Telefonumu çıkarıp Damla'ya mesaj attım.

İlay: Çabuk dışarıdaki kantine gel

İlay: İki dakika içinde gelmezsen sınıfına gelir seni rezil ederim

Sapla: Ne oluyor be

İlay: 1 dakika 43 saniye

Yaklaşık beş dakika sonra Damla koşarak gelmişti.

"Derdin ne lan?" dedi kesik kesik nefesler alıp belini tutarken. Bayağı hızlı koşmuş gibiydi.

"Arabanın anahtarlarını ver."

"Ne?"

"Arabanın anahtarlarını ver Damla."

"Siktir git lan bunun için mi acele çağırdın dersten." Sinirlenmişti.

"Lan Sıla hastaneye gitmiş çabuk ver anahtarları."

"Ne demek hastane? Ne oluyor?"

Gittikçe artan sinir katsayımla Damla'ya bir tane geçirmeme az kalmıştı. Bakışlarımı görmüş olacak ki,

"Al." Dedi çantasından çıkarıp uzatarak. Otoparka koşup Damla'nın arabasını aradım. Bulunca hemen binip en yakın hastanenin nerede olduğuna baktım. Muhtemelen oraya gitmişlerdi.

Işık hızında hastaneye gidip koşarak acile girdim. Sıla'ya zarar gelmiş olma düşüncesi bile kendimi kaybetmeme yetiyordu. Çünkü videodan eminim ki Sıla'ya birkaç kere vurmuşlardı.

Acilde harıl harıl Sıla'yı ararken koridorda otururken buldum. Beni görünce önce şaşırdı sonra suçlulukla gözlerini kaçırdı. Yanına koşup sarıldım. O kadar çok korkmuştum ki onu böyle iyi görmek bile rahatlamama yetmemişti.

"Ben hastaneleri sevmem Sıla. Yine ne işin var burada?" dedim sıkıca sarılarak.

"Hayatım, öyle sıkı sarılmasan mı acaba?" Yüzünü buruşturup kollarımdan kurtuldu.

"Neyin var?"

"Küçük zedelenmeler. Haydar çıksın ben gireceğim doktorun yanına."

"Evet, çıksın o Haydar." Derken doktorun kapısına bakmıştım.

"Meleğim bir şeyim yok benim. Çocuklar Haydar'ı dövüyorlardı, söyledikleri şeylerden dolayı sinirlenip bende kavgaya karıştım. Endişelendirdiğim için özür dilerim."

"Kesin iyisin değil mi?" Güldü.

"İyiyim diyorum ya."

"Tamam o zaman." Oturmasına yardım ederek yanına oturdum.

Bir süre sonra Haydar kaşında ayrı, dudağında ayrı, burnunda ayrı bandajla dışarı çıktı. Harbi şaftı kaymıştı çocuğun. Bir şey yapmaya yeltensem bile şu an dahi yeterince acınası görünüyordu zaten.

"Ooo, kahramanımın sevgilisi." Beni görünce gülmeye çalışsa da acıyla inledi.

"Sus geri zekalı sus." Diyen Sıla onun ardından içeri girdi. Tabi peşinden bende. Göğsünün altında ve baldırında morluklar vardı. Daha görür görmez çıldırmıştım.

Morluklar ve zedelenme için krem vermişti. Odadan çıkar çıkmaz Haydar'ın yakasına yapıştım.

"Lan sen ne yapıyordun?"

"Abla vallahi ben bir şey yapmadım. Efendi gibi dayağımı yiyordum ama sonra kahramanım uçan tekmeyle olaya bir girdi gerisini hatırlamıyorum zaten kafama vurmuşlar."

"İki yumruk çakamadın mı?"

"Çakmaz olur muyum? Sağlam geçirdim iki üç tane. O yüzden elim kırılmış." Diyerek bileğini gösterdiği zaman ister istemez gülmeye başladım. Sinirlerim bozulmuştu.

"Yürüyün gidiyoruz." Dedim önden yürürken.

"Ben gelemem abla, ortopediye gidip alçı taktırmam gerekiyor. Elimi kırdım derken ciddiydim kafaları baya kalınmış heriflerin."

Ben yine sinirden gülmeye başlayınca, "Tamam, tamam biz dışarıda bekleyelim işin bitince çıkışa gelirsin." Dedi Sıla kolumdan tutup acilden çıkarırken.

Cebimden paketi çıkarıp bir tane sigara yaktım. Gittikçe arttırmıştım içmeyi. Çok fazla stres biriktiriyordum bu sıralar. Allah vere de bir yerde patlamasam.