Gece gece kısacık bölüm şeysi yapayım dedim sjkfsfsd yarın okulunuz var ya sabah uyandığınızda keyfiniz yerine gelsin diye sdkfdsg (Hoff yine dünyanın en mükemmel insanı oldum)
<<<<<<<<<<
Telefon şarj uyarısı verdiğinde sonunda oyundan ayrılabilmiştim. Sıla uyuduğu ve beni de uyku tutmadığı için saatlerdir oyun oynuyordum. Saatlerdir nefes almak dışında ilk defa bir ses çıkardım o da telefonu şarja takmak için odada attığım adımlardı.
"Niye uyanıksın?" Sıla'nın çatallaşmış ve boğuk sesini duyduğumda yatağa baktım. Gerçekten mi? Yani gerçekten mi? Yanı başında saatlerdir telefonla uğraşıyorum uyanmadı da iki adım sesi duyduğu için uyandı mı?
"Uyku tutmadı, telefonu şarja takıp uyuyacağım. Sen uyumaya devam et." Belli belirsiz kafasını salladığını gördüm. Telefonu şarja taktıktan sonra olabildiğince sessiz adımlar atmaya çalışarak yatağa döndüm.
"Gel saçınla oynayayım." Diyerek yatakta aşağı kaymamı sağladı. Göğsüne yattığımda sarılıp bir eliyle saçımı okşamaya başladı. Parmaklarının saçımın arasında kayması huzur veriyordu. Kaç dakika geçti bilmiyorum ama hala uyumamıştım. Normalde kafamı yastığa koyduğum gibi uyuyabilen bir tiptim, sorunum ne bilmiyordum.
"Uyumadın değil mi?" Diye sordu nefes vererek.
"Nereden anladın?"
"Canın bir şeye mi sıkkın?"
"Hayır, sadece uyku tutmadı."
"Aç mısın?"
"Değilim."
"Pekala." Dedi yatakta doğrularak. Esnedikten sonra gözlerini tamamen açarak bana baktı. "Saat kaç?" Telefonu bıraktığımda saate bakmıştım.
"Beşe geliyordu en son."
"Bir saate güneş doğacak. Gel yürüyüş yapıp güneşin doğuşunu izleyelim, hem yorulursun. Döndüğümüzde de uyumaya devam ederiz. Olur mu?"
"Sıla..."
"Efendim en sevdiğim?"
"Sen uyumaya devam edebilirsin. Boş ver beni." Düşünceli olacağım tutmuştu. Halbuki Sıla ile güneşin doğuşunu izlemek harika olabilirdi.
"Kalk hadi." Dedi karşılık olarak. Yataktan çıkıp odadaki banyoya gitti. Odamız yazlıktaki ebeveyn odasıydı. Yani kendi banyosu vardı.
Sıla'yı takip ederek banyoya girdim. Yüzünü yıkadıktan sonra dişini fırçalamaya başladı.
Banyodan çıktıktan sonra dolabın karşısına geçip pijamalarını çıkardı.
"Ağzının suyu akmadan sende üstünü değiştir." Dedi gülerek. Hipnoz olmuş gibi onu izlediğimi fark etmemiştim. Bugünde her zamanki gibi seksiydi. Of, çok seksiydi be.
"Aslında beni yürüyüşten daha çok yoracak bir şey biliyorum." Dedim beline sarılıp kucağıma çekerken.
"Sırayla regl olmamız bence kaderin bir oyunu." Dedi dudağıma eğilirken. Bugün akşama doğru Sıla'nın regl olduğunu öğrenmiştik.
"Yine de sevişebiliriz." Saçmaladığımın farkındaydım. Hep hormonlarım yüzünden.
"İğrençleşmek istemiyorum." Dudaklarıma kısacık bir öpücük kondurduktan sonra kollarımdan kurtuldu. Üstüne rahat bir şort ve tişört giydikten sonra bana bakmaya başladı.
"Akşama giyinmeyi düşünüyor musun bir tanem?"
"Ha, tamam." Üstümü değiştirip kapıya yöneldim.
"Ceket al yanına. Soğuk olur hava."
Her ihtimale karşı bavula attığım iki ceketten birini üstüme aldım. Telefonu da şarjdan çıkarıp cebime attım. Takalı yarım saat olmuştu zaten.
Güneşin doğuşunu görebileceğimiz bir banka oturduk. Hava biraz aydınlanmıştı ama güneş daha doğmamıştı. Cidden soğuktu hava. Ellerimi ceketin cebine atıp önümüzdeki denizin dalgalarının çarpmalarıyla oluşan huzurlu sesle kafamı Sıla'nın omzuna dayadım.
"Teşekkür ederim." Diye mırıldandım mayışan sesimle.
"Rica ederim." Muhtemelen gülümsüyordu. Bende yüzüme bir gülümseme yerleştirip denizi izlemeye başladım.
Güneş yavaş yavaş yükselirken hava da ısınmaya başlamıştı. Üstümdeki ceketi çıkarıp buz tutmuş bacaklarıma örttüm. Evet, ceket üst kısmımı yeterince ısıtmıştı ama bacaklarım konusunda aynı şeyi söyleyemezdim.
"Uyumaya gidelim mi artık?" dedi Sıla gülerek. Esneyerek kafamı yukarı aşağı salladım. "Tamam gidelim."
Ceketi belime bağladıktan sonra gerindim. Sıla'nın elini tutup geldiğimiz yoldan yürümeye başladım. Karnımın gurultusu sessiz yolu doldurduğunda Sıla kahkaha attı.
"Yol üstünde fırın bulalım da seni doyuralım."
"Canım omlet çekti. Omlet yapamaz mısın?" Yavru köpek bakışlarıyla Sıla'ya baktım. Aslında bu duygu sömürüsüne hiç gerek yoktu, normal olarak istesem bile Sıla yapardı. Bu Sıla'da en çok sevdiğim şeylerden biriydi.
"Yaparım tabii, sen yeter ki iste." Yanağımdan makas aldıktan sonra yüzümü mıncırmaya başladı.
"Bebeğim acıyor." Dedim zorlukla.
"Özür dilerim. Acıttım mı? Çok tatlıydın tutamadım kendimi."
"Sorun değil." Yanağımı ovuşturarak yürümeye devam ettim. Ama Sıla'nın kafasına takılmıştı. "Acımadı çok merak etme."
"Ama kıpkırmızı olmuş ya, hiç fark etmedim."
"Tamam, bende seninki sıkayım ödeşelim." Bunu kabul etmesini beklemiyordum ama etti. Sıla bazen cidden çocuksu olabiliyordu.
İki elimle yanaklarını kavradım. Acıyacağını düşündüğü için direk gözlerini sımsıkı kapatmıştı. Tabi ki haline dayanamadığım için yanaklarını sıkmadım. Eğilip dudaklarını öptükten sonra geri çekildim.
O da uzanıp sıktığı yanaklarımdan öptü. Sevgi dolu dakikalardan sonra yola devam ettik. Bomboş kumsalı geçip eve döndük.
Sıla istediğim omleti yapıp beni doyurduktan sonra üstümdekileri çıkardığım gibi kendimi yatağa attım. Düzenli olarak dakikada bir esniyordum. Sıla da üstünü değiştirip yatağa kaldı.
"Uyuyacak mısın artık?"
"Hı-hmm." Çoktan uyku moduna geçmiştim.
"İyi uykular, en sevdiğim." Dedi sarıldıktan sonra kulağıma fısıldayıp.
"İyi uykular, çiçeğim." Kollarımı Sıla'ya dolayıp kendimi ona bastırdım. Neyin eksik olduğunu bilmiyordum ama görünüşe göre uyku artık beni ziyarete gelmeye karar vermişti. Yavaşça uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptalın Biri (GirlxGirl)
Historia CortaBaşlangıç Tarihi: 05.06.2018 Yarı Texting -,- Arkadaşlar sevişme çok (belki hiç) yok bu hikayede... Anonim: Ben bir ayyaşım Sekiz çizer ayaklarım Özlemişim sarhoşluğunu bu semtin sokaklarının Gecenin 1'i Aptalın biri Kalbinin dışında bekliyor içer...