Gökçe'den
"Damla, hadi sevgilim geç kalıyoruz."
"Geldim bebeğim bir dakika." Aynaya son kez bakıp kendine öpücük atmasına göz devirmiştim.
İnişli çıkışlı ama asla ayrılmamalı süren 4 yıllık bir ilişkimiz vardı. Damla verdiği sözleri hala tutuyordu. Ona olan sevgim önce tutkuya sonra aşka dönüşmüştü. Beni kendine bu kadar çok bağlamayı nasıl becerdi bilmiyorum ama yapmıştı işte.
Bu arada evlatlıktan reddedilmiştim. Yani, bunu bekliyordum açıkçası. Zaten evden ayrılmak istiyordum sadece umduğumdan daha erken olmuştu. Çünkü bizimkiler beni Anıl ile evliliğe sonuna kadar zorluyordu.
Bu arada Anıl, Hazal'la evlenmişti ama niyeyse İlay boşan diye mesaj atarsa tamam diyecekmiş gibi geliyordu.
Damla'nın ailesi daha çok kardeşi üstüne yoğunlaşmıştı. Babası kuracağı krallığı kardeşine bırakacağı için Damla ne yaparsa yapsın umursamıyorlardı. Hepimizin ailesi biraz biraz boktandı. Yine de bize karşı çıkmamışlardı, hatta arada sırada yemeğe çağırıyorlardı.
Evden çıkarken Aslı'nın koşarak yukarı çıktığını gördüm. Bizi görünce durup,
"Sevgilim var lan." Diye bağırdı ve yukarı çıkmaya devam etti. Arkasından koşan Elif,
"Allah belanı vermesin senin bekle." Diye bağırıyordu. Sonunda sevgili mi olmuştu bunlar?
"Hayırlı olsun." Diye arkalarından bağıran Damla'yı dürttüm.
"Yürü hadi yürü."
"Tamam ya, resmen eğlenceyi kaçırdık." Diye söylene söylene merdivenlerden inmeye başladı.
"Kardeşinin ilkokul mezuniyetine geç mi kalmak istiyorsun Damla?" diyerek göz devirdim. Kardeşi Damla'ya aşık olma derecesinde hayrandı bu yüzden ona çok değer veriyordu.
"Hayır." Diyerek adımlarını hızlandırdı.
Arabayı kullanarak mezuniyetin yapılacağı yere doğru sürmeye başladı. Bu arabada çok fazla anımız vardı. Benim için özeldi, çünkü Damla'yı seveceğimi ilk bu arabada fark etmiştim. Uzun kamp yolu boyunca onu izlerken anlamıştım. 'Ben bir ömür bu kıza bakacağım.' Derken farkındaydım.
Ailesinin yanında bir yere yerleşirken kardeşi bizi görüp sevindi. Damla gelemeseydi çocuk büyük hayal kırıklığına uğrayacaktı. Sırf bu yüzden uzun zamandır planladığımız tatili iptal etmiştik.
İşlerimiz bittiğinde vedalaşıp eve döndük.
"Eğlenceyi de kaçırdık zaten." Üzgün bir şekilde koltuğa oturmuşken gidip kucağına oturdum. Damla'nın yanaklarını mıncırmak yapmayı en çok sevdiğim şeydi.
Yanaklarını çekiştirirken belime sarıldı.
"Şunu yapmaktan asla bıkmıyorsun değil mi?" dedi yarım yamalak cümleler kurarken.
"Çünkü çok tatlısın."
"Ah kalbim."
Tepkilerini izlemesi çok zevkliydi. Türlü türlü yüz ifadeleri yapabiliyordu. Yanaklarını sıkıştırmayı bırakıp eğilip dudaklarını öptüm. Hala beni ilk öptüğündeki heyecanı hissetmem normal değildi.
"Bana olan aşkın mı kabardı, hayırdır?" diye sordu sırıtarak.
"Hmhm..." diye mırıldanıp tekrar öptüm.
"Yatak odamıza gidelim mi?"
"Hayır, çünkü Sıla yemeğe çağırdı. Gidersek bir daha çıkamayız odadan."
"Koltukta uygun gibi." Diyerek beni kucaklayıp yan tarafa yatırdı. Üstüme eğilirken sırıtıyordum.
Dudakları boynumda dolaşırken ellerimi eskisi gibi uzayan saçlarında ve ensesinde gezdirdim. Bana verdiği haz her seferinde daha çok artıyordu. Sanki ona karşı bitmek bilmeyen bir açlık vardı içimde.
Biz hala yarınlarımız yokmuş gibi yaşıyorduk.
Her şeyi bugünde bırakıyor, pişman olmamak için içimizden geleni yapıyorduk.
Ve biz, birbirimizi seviyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptalın Biri (GirlxGirl)
Historia CortaBaşlangıç Tarihi: 05.06.2018 Yarı Texting -,- Arkadaşlar sevişme çok (belki hiç) yok bu hikayede... Anonim: Ben bir ayyaşım Sekiz çizer ayaklarım Özlemişim sarhoşluğunu bu semtin sokaklarının Gecenin 1'i Aptalın biri Kalbinin dışında bekliyor içer...