11.6

8.5K 478 51
                                        

"Tatile geleli 4 gün oldu ama doğru düzgün bir uyku düzeni tutturabilmiş değiliz." Dedim gecenin dördünde öğle yemeğini yeni bitirmişken. Hepimizin sofraya oturduğu nadir anlardan biriydi.

"Gündüz eğlencenin tadını gram çıkaramıyorum." Emirhan homurdanarak elindeki çatalı bıraktı. "Olur olmadık saatlerde uykum geliyor. Uykusuzluktan başım ağrıyor, denize giriyorum anında midem bulanıyor."

"Şey mi yapsak o zaman, yarın akşama kadar uyumadan dayansak." Fikri ortaya atan Sıla'ydı.

"En son ne zaman uyanmıştık biz?" Damla kafasında saat hesabı yapıyor gibiydi.

"Biz Sıla'yla akşam 9 da uyandık, Damla sen 10, Emirhan 12, Gökçe bizden önce uyanıktı ne zaman uyandı bilmiyorum."

"Sekiz buçuk civarı." Dedi ben cümlemi bitirir bitirmez.

"Bence şey yapalım yarın kendimizi bir güzel yoralım. Akşam saat on gibi de uyuyalım. Birkaç gün böyle idare etsek muhtemelen uyku düzeni oluşur gündüzler de artık cehennem olmaktan çıkar." Dedi Damla.

"Öğlen uyuyup akşam uyanmaya bir son vermemiz lazım bence de." Gökçe de fikrini belirtirken hepimiz aynı şeyi düşünüyorduk.

Güya tatildeydik fakat denizin keyfini gram çıkaramıyorduk. Akşamın bir saati uyanıp sabaha kadar evin içinde takılıyorduk. Damlaların ilk geldiği gün içtikleri yüzünden bir süre alkolden uzak durmaya karar verdiler çünkü Emirhan malı neredeyse alkol komasına girecekti.

"O halde sabahtan akşama kadar kumsalda kendimizi yoruyoruz. Birinizi bile şezlongda kestirirken görmeyeyim kötü olur." Diyerek olabildiğince tehditkâr ses tonumu kullandım.

Aslında Sıla ile olduğum sürece kimin ne zaman uyuduğu ne zaman uyandığı beni ilgilendirmezdi ama Sıla yemeklerden sorumlu olduğu için her seferinde tekrar tekrar sofra hazırlamak zorunda kalıyordu. Bu canımı o kadar sıkıyordu ki artık bir son vermeye karar vermiştim.

"Şu anda bu küçük tatilimize bir kural eklemek istiyorum."

"Ne istiyorsun İlay?" Emirhan bezmiş bir şekilde bana baktı.

"Bundan sonra herkes aynı saatte yemek masasına oturacak. Onun dışında yemek yemek isteyenler kendi yemeğini hazırlasın. Sıla'nın her seferinde sofra kurmasını istemiyorum. Kız tatil yapmaya geldi aşçılık yapmaya değil."

"Benim için sorun de-"

"Sus sen."

"Peki."

"Neyse işte tek kuralım bu."

"Evet son dört günü düşününce acıdım biraz Sıla'ya." Damla Sıla'ya bakarak gülümsedi. "Üzgünüm yorduk sanırım seni."

"Ben seviyorum mutfakta olmayı. Yani sorun değil."

"Benim için sorun." Diyerek atıldım. "Kaç defa şunlar acıktı diye bir şeylerimiz yarım kaldı haberin var mı? Ben saydım. Benim haberim var."

Tam 7 kere öpüşmemiz yarım kalmıştı. Moda bir giriyoruz diyorum tamam yürüyecek bu sefer Damla odanın kapısından bağırıyor. "Açlıktan ölüyorum." Diye. Geber amk kızı.

"Sabaha birkaç saat kaldı, ne yapalım?" Hepsi son dediğimi görmezden gelmişti. Sanırım Sıla ile yiyiştiğim konulu konuşmayı duymak istemiyorlardı. Eh, umurumda değil.

"Ben film izlemeyi düşünüyorum." Dedi Gökçe.

"Playstation'daki oyunlarım beni bekliyor." Televizyonun önünde saatler geçirmek Emirhan'ın geldiğinden beri çokça yaptığı şeydi.

"Bugün bir değişiklik yapıp Emirhan'a katılmaya düşünüyorum." Damla'nın cümlesinin üzerine hep bir ağızdan aynı şeyi söylemiştik.

"Ne?"

"Film izleyecek havamda değilim. Siz ikiniz muhtemelen odanıza çekileceksiniz. Canım başka bir şey yapmak istemiyor o yüzden Emirhan'a katılacağım."

"Konsol kullanmayı biliyor musun bari?" diye sordu Emrihan alayla.

"Koçum, benim 10 yaşında erkek kardeşim var. Az kitlemediler bana çocuğa bak diye. Onu oyalayacağım derken kaptık bir şeyler."

"Hadi ya, süper mario falan mı oynuyordunuz?" Damla anlamsız bir ifadeyle Emirhan'ın yüzüne baktı.

"Basket maçı yapalım istersen. Tabi kendine güvenin varsa." Damla'ya bu cesaret nereden geldi bilmiyorum ama konuyla bir hayli ilgilenmiştim. Çünkü bende çok oyun oynardım.

"Ohoo, Damla Hanım. Beni şaşırtıyorsunuz. Pekala, böyle kuru kuru olmaz. İddiaya girelim."

"İddia sizin ailede genetik sanırım." Diyerek kulağıma fısıldadı Sıla. Kıkırdadım.

"Sanırım bugün Emirhan yenilginin ne demek olduğunu öğrenecek." Diyerek parmaklarını çıtlattı Damla.

"Nesine giriyoruz onu söyle sen." Emirhan bayağı keyiflenmişti.

"Kaybeden bir gün köle olur."

"Bana uyar." Diyerek sırıtmaya başladı Emirhan. Kim bilir aklından neler geçiyordu. "Şunu bir haftaya çıkaralım."

"Bir hafta mı?"

"Ne o, kendine güvenin mi yok? Az önceki öz güven nereye kaçtı?"

"Kendin kaşındın, sonra ağlamak yok."

"Asıl sen ağlama."

"İyi, git televizyonu aç sofraya yardım ettikten sonra gelirim."

"Ben hallederim siz oyununuza başlayın." Dedi Sıla ayağa kalkarak.

"Ben ona yardım ederim."

"Hayır zaten bütün iş sana kaldığı için kendimi kötü hissediyorum. Beraber toplayalım sonra oynarım. Oyun bir yere kaçmıyor." Damla da bazen kendi çapında düşünceli olabiliyordu.

Hep beraber sofrayı topladıktan sonra salona geçtik. Emirhan çoktan ortamı hazırlamıştı. Aslında Sıla ile yalnız kalmak istiyordum ama oyunun sonucunu deli gibi merak ediyordum. Yüz ifademi okumakta ustalaşmış olan Sıla anında devreye girdi.

"İzleyelim madem, benim de ilgimi çekti." Diye gülerek koltuğa oturdu.

Gökçe de film izlemeyi ertelemiş görünüyordu. İlk oyun berabere bitmişti. Emirhan düşündüğümden daha çok zorlanıyordu. Damla'nın bu kadar iyi oynayacağı aklımın ucundan geçmezdi. O sırada Damla'yı ne kadar az tanıdığımı fark ettim.

Tam dört kere oynadılar. Sonuç 2-2'ydi. Muhtemelen tatmin olana kadar saatlerce oynayacaklardı. Sonucu daha sonra da öğrenebilirdim, artık bir heyecanı kalmamıştı.

Sıla'nın elinden tutup kaldırdım. Odamıza kadar sürükleyerek aceleyle götürdüm. Çünkü içimdeki dokunma açlığını daha fazla bastıramayacaktım. Odaya girdiğimiz gibi yatağa atladım, Sıla'yı da yanıma çağırdım.

"Sonucu merak etmiyor musun?" diye sordu yanıma yatarak.

Kollarımın arasına girdiğinde sarıldım. "Ediyorum ama önceliğimin sen olduğuna karar verdim."

Sıla sarılmayı bırakarak üstüme çıktı. Bu girişken hallerine alışmaya başlamıştım. Hoş, bayılmadığı sürece her şey kabulümdü.

"İlaaay." Sırıttı.

"Hıı?"

"Şu an herkes aşağıda televizyona kitlenmiş durumda."

"Eee?"

"Muhtemelen sesimizi duymazlar."

"Neyin sesini?"

"Sevişmemizin sesini." Dedikten sonra dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

>>>>>>>>>>>>>>>>>

Şerefsizlik yapıp bir sonraki bölümü 'Çok güzeldi.' diye başlatmak istiyorum sdjfkfdldsggaga 

Aptalın Biri (GirlxGirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin