Kafeden çıkarken de Sıla'nın elini tuttum. Hala utanıyordu ama eskisi kadar değildi. Kafede birlikte geçirdiğimiz birkaç saat işe yaramış gibiydi. Sorun şu ki sadece onun açısından işe yaramış değildi.
O Seni seviyorum cümlesinden sonra bir süre bende kendime gelememiştim ve elini tutmak dünyanın en normal şeyi gibi gelirken şu an istemsizce heyecanlanıyordum. Sadece elini tuttum diye üstelik.
Sıla'nın evine kadar bin bir türlü düşünce geçti aklımdan. Bendeki bu değişikliğin sebebini çözmeye çalıştım önce. Bir fikrim olmadığını fark edince vazgeçtim. İç sesim haklıydı muhtemelen ama kendi kendime dile getirecek kadar cesaretim yoktu.
Evin önüne geldiğimizde Sıla koltuğunda kıpırdanmaya başladı. Artık hareketlerini çözmüştüm alt dudağını ısırırsa söylemek istediği bir şey var demekti, kıpırdanmaya başlarsa da isteyecek bir şeyi vardı.
"Ne istiyorsun?" diye sordum arabayı park ederken.
"Nereden anladın?" diyerek karşılık vermişti.
"Kıpırdanıp duruyorsun yerinde, söyle bakalım ne isteyeceksin?" Öpmek istesin, ne olur öpmek istesin.
"Şey." Diye söze girdi. Sonra sustu. Kızarmaya başladı.
"Vazgeçtim cesaretim yok." Diyerek emniyet kemerini çözüp elini kapıya attı. Eş zamanlı olarak bende kapıları kilitledim. Bu defa kaçışınız yok Sıla Hanım.
"Kaçamazsın. Ne istemiştin?" dedim ona dönüp sırıtarak. Bu kadar tepki verdiğine göre utanç verici bir şey isteyecekti.
"Bayılmak istemiyorum ya." Diye isyan etti.
"Pekâlâ." Diyerek emniyet kemerimi çözdüm, ona uzandım ve yanağımı çevirdim. İşaret parmağımla yanağıma vurdum. "Öpebilirsin. Yanağımdan. Bu kadarı bayıltmaz herhalde."
Sen öpebilirsin de benim öpücüğüm ne olacak?
Yumuşak dudaklarının yanağıma değdiğini hissedebiliyordum. Şimdi kafamı çevirsem muhtemelen dudaklarımız buluşurdu. Öyle bir şey yapsam acaba şoka uğrayıp bayılmayabilir miydi? Öpmek istediğimden değil de kesinlikle deneysel amaçlı kafamı Sıla'ya doğru çevirdim, az önce yanağımın olduğu yerde şimdi dudağım vardı. Sıla'nın gözleri ise kocaman açılmıştı. Ama bayılmadı. Yine de şoka girdiği kesindi çünkü kaskatı kesilmişti.
Geri çekilip yüzüne baktım. Öpüşme bile sayılamayacak bir öpüşmeydi. Sadece dudaklarımız birbirine değmişti ama buna rağmen ben yanıyordum. Şu an vücut ısım muhtemelen Sıla'nın utangaç haliyle yarışırdı.
Sıla kafasında kaçış rotasını oluşturmaya başlamıştı muhtemelen. Ya da düşünemeyecek kadar şoka uğramıştı. Yüzüme bakması bile bayılma sebebi olacağından kolundan tutup sarıldım. Anında kafasını boynuma gömerken derin bir nefes aldı.
"Ne- ne- ne ya-yaptın sen?" dedi aldığı kesik kesik nefeslerin arasında.
"Öptüm seni."
"Siktir deli."
"Bayılmadın. Bu iyiye işaret."
"Bayılmadım çünkü öleceğim. Ya da öldüm mü? Kesin öldüm değil mi?"
"Ölmedin Sıla. Ve ben seni öptüm."
"Hatırlatıp durma. Zaten bir gün uyanacağım ve bunların hepsi rüya olacak diye ödüm kopuyor."
Dudaklarımı boynuna bastırdım. İkinci öpücü de o sırada kaptım.
"Korkma." Diye fısıldadım dudaklarım boynundayken. "Rüya gören biri varsa o da benim."
"Eğer şimdi odama gidip yastığımı yumruklamazsam bayılacağım." Dedi geri çekilerek. Normalden çok daha fazla kızarmıştı. Kapının kilidini açmamla dışarı çıkması bir oldu ve koşarak eve girdi. Bende arkasında kesinlikle fazlasını isteyen bir halde geride bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptalın Biri (GirlxGirl)
Storie breviBaşlangıç Tarihi: 05.06.2018 Yarı Texting -,- Arkadaşlar sevişme çok (belki hiç) yok bu hikayede... Anonim: Ben bir ayyaşım Sekiz çizer ayaklarım Özlemişim sarhoşluğunu bu semtin sokaklarının Gecenin 1'i Aptalın biri Kalbinin dışında bekliyor içer...