15.7

4.5K 327 20
                                    

"Tamam, kavgaya gerek yok." Doğu önüme siper olmuş beni korumaya çalışıyordu. Yanlış kişiyi koruduğu yönünde ciddi düşüncelerim vardı ama dile getirmedim.

"Bir kızla kavga edecek değilsin." Diyerek karşımdaki çocuğu tutmuştu birisi.

"Korkak." Dedim sırıtarak. Bunu duyan çocuk sinirle etrafındakilerden kurtulup bana saldırdı. Herhangi bir dövüş dersi almasam da yıllardır voleybol oynuyordum ve hızla gelen topu izlemek görevlerimden biriydi. İster istemez gözlerim hıza alışmıştı ve çocuğun hareketlerini, en azından nereye vuracağını görebiliyordum. Mesela bu yumruk doğrudan burnuma geliyordu o yüzden kenarı kaçtım. Benim kaçmamla daha çok sinirlenmişti. Boşuna kum torbası yumruklamıyoruz biz de az da insan yumruklayalım bakalım.

Çocuğa vurduğumda elimin acıdığını hissettim. Ama güzeldi. Mazoşist miydim acaba? Sıla ile yeni oyunlar deneme vakti mi gelmişti yoksa?

Kuvvettim de yerinde olduğundan çocuğun burnuna da zarar vermiştim sanırım. İlerisini asla düşünmüyordum mesela şu an tutuklasalar beni götürseler ne olacak hiçbir fikrim yoktu.

Çocuğu bana saldırmasın diye güç bela tutarlarken ellerinden kurtulup bir tane geçirmeyi başarmıştı. Sıla burada olsaydı çocuk şu an mevtaydı.

Gözümün etrafında bir yere vurduğu için kesin moraracaktı. Sıla'ya ne diyeceğim ben şimdi ya acaba sürekli kapatıcıyla kapatsam fark eder miydi? Kesin fark ederdi. Durup dururken sıçtım işte, Allah'ım ben niye sürekli kendi kuyumu kazıyorum acaba?

Madem vuruldum bu çocuğu elimden kimse alamazdı. Sıla'nın yerine de dövmeliydim sonuçta.

Yoğun geçen birkaç dakikadan sonra çocuğa nasıl saldırdıysam elimden zor aldılar. İki tarafta dağılırken çocuk bunu ödeteceğim diye bağırıyordu en son. Olan Doğu'ya olmuş ikimizin arasında kalmıştı.

"Git arkadaşına yardım et." Dedim yere otururken.

Sude her nasılsa bir yerden buz bulup getirmişti. "Teşekkür ederim." Dedikten sonra buzu alıp gözümün üstüne koydum.

"Sıla sorarsa ben yanında değildim." Dedi Damla.

"Yoo, yanımdaydın ve durdurmadın."

"Akıl var mantık var, ben seni nasıl durdurayım ya? Çocuğu haşat ettin kesin arada kaynardım. Kusura bakma ama güzel yüzüm çok değerli."

"Sıla'ya da aynen bunu söyle."

"İlay ya, benim bir yere gittiğimi o arada kavga çıkardığını söyle. Hem sen niye kaşınıyorsun zaten?"

"O kaşındı bende kaşıdım. Bana ne ya."

"Offf!" dedikten sonra ayağa kalktı. "Doğu yürü eczaneye gidelim şuna krem bir şey alalım. İki gün içinde gözünde hiçbir iz kalmaması gerekiyor. Ve Sıla'yla görüntülü konuşmak falan yok, konuşacaksan o morluğu kapatıp konuş."

"Emrin olur." Diyerek göz devirdim. Zaten öyle yapma niyetindeydim.

"Göz devirme bana." Dedikten sonra yürümeye başladı. Sude ile yalnız kalmıştık.

"Büyük bir olay değil ki, neden saklıyorsunuz böyle?"

"Sıla'yı tanımıyorsun çünkü. Bu dünyada en çok nefret ettiği şey bana bir zarar gelmesi. Bunu görse buraya gelmek için elinden geleni yapar, gelemez kudurur orada bir şeyleri falan parçalar. Buna izin verdiği için Damla da nasibini alır."

"Biraz sorunlu herhalde."

"Hangimiz değiliz ki?" diyerek yarım bir gülüş attım. Evet, Sıla'nın sorunlu olduğunu kabul ediyordum çünkü sevgisi aşırıydı. Ama öte yandan bende çok normal sayılmazdım. "O ve ona dair her şeyi sevdiğim için sorun yok."

"Merak ettim kendisini. Seni gerçekten değiştirmiş. Yıllar önce görüştüğümüzde çok ulaşılmaz görünüyordun."

Omuz silktim. Buna verecek bir cevabım yoktu.

Bir süre sonra Damla aldığı kremle gelmiş yüzümde yeni morarmaya başlamış yere sürmeye çalışıyordu.

"Böyle olmayacak hadi estetik yaptırmaya gidelim." Korkusundan ne diyeceğini şaşırmıştı mal.

"Tamam, kapatıcıyla kapatırım. Öğrenirse de hallederim bir şekilde. Korkma bu kadar." Dedim gülerek. Çünkü telaşı inanılmaz eğlenceli bir hal almıştı.

"Yaparsın değil mi? Tabi canım en yakın arkadaşını göz göre göre ölüme yollayacak değilsin. Eskiden olsa yollardın gerçi. Şükürler olsun Sıla'ya içindeki merhameti uyandırdığı için."

"Fikrimi değiştiriyorum..."

"Tamam tamam." Diyerek elini ağzıma koydu.

"Daha fazla bir şey söyleme."

"Elini çekmezsen çevirip götüne sokarım." Anında çekti. Biraz daha oyalandıktan sonra yemek yemeye gittik. Bu aksiyon dışında herhangi bir aksiyon yaşamadan günü bitiriyorduk ki geceye doğru Sıla'nın görüntülü aramasıyla götümüz tutuşmuştu. Damla makyaj çantasından kapatıcıyı ışık hızında çıkarırken bende Sıla'yı nasıl oyalasam diye düşünüyordum.

"Aç." Dedim Damla'ya uzatıp. "Açıp banyoda olduğumu söyle." Anında banyoya koşup suyu açtım. Sıla'ydı bu, kandırmak zordu.

Damla'nın sesini duydum. "Çıktığında seni arasın tekrar." Demişti. Çıkmadan önce saçlarımı ıslatıp havluya sardım.

"Kalbim duracak sandım." Dedi kalbini tutan Damla.

"Duşa ne zaman girdiğimi söyledin mi?"

"Az önce girdi dedim."

"On dakika bekleyelim o zaman. Sıla ne kadar sürede duş aldığımı iyi biliyor."

"İçim hiç rahat değil. Kesin hissetti bu kız."

"Olabilir." Dedim. Hissederdi o.

On dakika sonra telefonu alıp Sıla'yı aradım. Her şey yolundaymış gibi konuşurken yalan söylediğim için içim içimi yiyordu. Yalan söylemek istemiyordum ama şu anlık mecburdum. Sıla ile konuştuktan sonra modum aşırı düşmüştü. Odadaki dolaptan viski çıkarıp Damla'ya gösterdim. Kafasını onaylarcasına sallayınca iki bardak çıkarıp doldurdum. Damla da ağır içici olduğundan bize dokunmazdı.

Konuşma arasında akıp giderken biraz fazla abartmıştık ve dokunmuştu. Damla'yı Gökçe'yi ararken gördüğümde zorla elinden telefonu aldım. Yine de ona engel olamadım. En son Gökçe'ye duygularını söylüyordu. Ağzından bir şey kaçırmamasını dilerken devam ettim. Sıla'yı çok özlemiştim be.

Aptalın Biri (GirlxGirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin