AMAN DA AMAN YAZAR HER GÜN BÖLÜM DE Mİ ATARMIŞ, O YAZARI YERLER MİYMİŞ OH OH
YA O DEĞİL BEN KAFAYI YEDİM GALİBA. FELAKET YOKLUKTAYIM SEV İSTİYORUM AMA SEV YOK HOFF SKFLSFSFAS BİRİ BENİ SEVSİN YA. İLAY VE SILA'YI ÇOK PİS KISKANMAYA BAŞLADIM BU GİDİŞLE AYIRCAM KDSFLSFDS
<<<<<<<<<<<<<<<<<
Gözlerimi yavaşça aralayıp pencerenin dışından havanın durumuna baktım. Aydınlanmıştı, yani akşam uyuyup sabah uyanma görevini layıkıyla yerine getirmiştim. Darısı diğer akşamların da başınaydı.
Yatakta yukarı kayarak Sıla'yı izledim. Kolunu belime, bacağını bacağımın üstüne atmış bana sarılmıştı. O kadar huzurlu uyuyordu ki hiç bozmak istemedim. Sonsuza kadar yanımda böyle uyusun, bende onu izleyeyim istedim.
Normalde uykumdan uyandığımda tekrar uyurdum. Yani uykuyu o kadar çok seven bir insandım. Fakat anlaşılan o ki Sıla'yı daha çok seviyormuşum. Çünkü gözüm onu izlediği için bir saniye bile kapanmadı. Uzun kirpikleri, nefes almak için hafif aralanmış dudakları, dağılmış saçları... Sadece mükemmeldi işte.
Uyurken bir resmini çekmek istedim fakat yine aptallığımın mağduru oldum. Akşam çekildiğimiz resimler yüzünden flaş açık kalmıştı. Her ne kadar hava aydınlık olsa da gözlerine doğru parlayan ışık Sıla'yı uyandırmaya yetmişti.
"İlay'ım?" dedi mırıldanarak.
"Uyumaya devam et meleğim." Dedim saçını okşamaya başlayarak.
"Uyandım artık." Diyerek gözlerini açtı. Elini yanağıma atıp başparmağını yanağıma sürttü. Başımı eline yaslayarak gözlerine baktım. Gözlerinin siyahı kocaman olmuş beni izliyordu. Neydi, bir yerde okumuştum. Sevdiğiniz bir şeye baktığınızda göz bebekleriniz büyüyordu. Tabi bunun yanında 12 madde daha vardı ama aklımda bu kalmış. Ve kesinlikle Sıla beni sevdiğinden böyleydi gözleri.
Doğrulup telefonu Sıla'ya doğru tuttum. "Çekme." Dedi gülerek. Eliyle engellemeye çalışsa da elini tutup bir kenara koydum. Yatağa geri yatıp telefondaki resimlere bakmaya başladım. Sıla başını omzuma koyarak elimdeki telefona bakmaya başladı.
Yine Instagram'a girdim. Tabi ki Sıla'nın resmini paylaşacaktım. Artık benim resimlerimden çok Sıla'nın resimleri vardı ama umurumda değildi.
lilay: Evet, günüm kesinlikle aydı.
yorumlar kapatıldı.
"Benim resimlerimi paylaşmayı neden bu kadar çok seviyorsun?"
"Çünkü seni çok seviyorum?"
"Çok doğru. Diyecek bir şey bulamadım." Diyerek kıkırdadı.
Telefonu bir kenara bırakıp Sıla'nın üstüne çıktım. Kulağının arkasından öperken gıdıklamaya başladım.
"İlay ahaha-ah-ahah" kıkırtısı kahkahaya dönerken kulağıma dolan muhteşem sesi dinledim. Nefes nefese kaldığında bıraktım.
"Acısını çıkartırım ama." Dedikten sonra bacaklarından kuvvet alarak beni devirdi. Üstüme çıkarken ona izin verdim. Gıdıklamaya başladığında kahkahalarla gülen bendim.
"Dur, tama yeter." Dedim soluklanarak.
"Ama çok güzel gülüyorsun en sevdiğim, biraz daha gıdıklayayım?"
"Öpsen olmaz mı?"
"Olur." Diye gülümsedikten sonra dudaklarıma eğildi. Arka arkaya küçük öpücükler bırakıp geri çekiliyordu.
"Kalkmamız lazım." Dedi doğrularak.
"Neden?"
"Kahvaltı hazırlayacağım."
"Amaaan boş ver." Diyerek sarıldım.
"Sorumluluklarımdan kaçamam."
"Hoff."
"Hadi, hadi." Diyerek önce kendi indi yataktan sonra kolumdan tutarak beni indirdi.
Ayaklarımı sürüye sürüye banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra mutfağa indim. Bizden başka uyanan var mıydı bilmiyorum çünkü evde ses yok gibiydi.
Salondaki camekanın önüne geçip kumsalı yokladım. Emirhan kumsalda yatıyordu. Sıla kahvaltı hazırlarken sofrayı kurmasına yardım ettim sonra kızları uyandırmak için odalarına gittim.
Damla'nın kapısını çalmadan açtım. Sonuçta basılacak bir durumu yoktu onun. Yastığına sarılmış mışıl mışıl uyuyordu.
"Piş Damla." Dedim yatağına yaklaşarak.
"Ay git başımdan." Diye söylenip uyumaya devam etti.
"Emirhan sahilde kızın biriyle öpüşüyor."
Damla anında gözlerini açarak doğruldu. "Kim, nerede?"
"Bir de sevmiyorum diyor, haspama bak." Dedikten sonra kapıya yürüdüm. "10 dakika içinde aşağı gelmezsen kahvaltı falan bulamazsın."
Oradan çıkıp Gökçe'nin kaldığı odaya gittim. Damla kadar samimi olmadığımız için önce kapıyı çaldım. İçeriden ses duyduğumda içeri girdim. Gökçe çoktan uyanmış, yatağında doğrulmuş kapıya doğru bakıyordu.
"Kahvaltı." Dedim kısaca. Başını sallayarak beni onayladığında sahile indim. Aslında telefonla çağırabilirdim ama sabah sabah bir temiz hava alayım diye yürümeyi seçtim.
Emirhan yatarken ayağıma dürttüm.
"Kalk lan kahvaltı vakti."
"Azıcık insan ol ya."
"Yoo." Dedikten sonra eve geri yürüdüm.
Sonunda hepimiz masada oturmuş kahvaltımızı ediyorduk. Gökçe çatalını tabağına bırakıp boğazını temizledi.
"Size bir kötü bir de daha kötü haberim var, önce hangisini duymak istersiniz?"
"Kötü." Dedik aynı anda. "Daha kötü." Diyen tek kişi Emirhan'dı.
"Kötü haber, Anıl Çeşme'de olmadığımızı öğrenmiş."
"Daha kötü haber?" diye sordum tek kaşımı kaldırarak. Umarım aklımdaki değildir.
"Daha kötü haber, buraya gelmek üzere yola çıkmış."
Sıla anında elimi kavrarken dişlerimin arasından konuştum. "Bu çocuk kesinlikle kaşınıyor. Gelsin de bir kaşıyayım ben onu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptalın Biri (GirlxGirl)
Short StoryBaşlangıç Tarihi: 05.06.2018 Yarı Texting -,- Arkadaşlar sevişme çok (belki hiç) yok bu hikayede... Anonim: Ben bir ayyaşım Sekiz çizer ayaklarım Özlemişim sarhoşluğunu bu semtin sokaklarının Gecenin 1'i Aptalın biri Kalbinin dışında bekliyor içer...