17.9

4.6K 322 16
                                    

Sıla öğrenmiş miydi acaba? Telefonun tuş kilidini açmaya çalışsam da açılmamıştı.

"Sıla'yı arasana." Dedim Gökçe'ye.

Gökçe Sıla'yı arayıp telefonu bana uzatırken açmasını bekledim.

"He Götçe." Diyerek açtığında kahkahama engel olamadım.

"İlay? Sen misin? Ayy ben Götçe aman Gökçe sanmıştım."

"Yine Götçe dedi değil mi o?" diyerek yanımda göz devirdi Gökçe.

"Evet, benim." Dedim kahkahamı durdurarak. "Telefonum yere düştü tuş kilidini açamıyorum. Ne yapıyorsunuz?"

"İnci ve Sanem'le sınıfta oturuyoruz. Gelen seslere göre sanırım siz de kafeteryadasınız."

"Aynen. Ben son dersi ekip telefonu göstermeye gideceğim. Dikkat et kendine çıkışta alırım."

"Tamam, en sevdiğim. Görüşürüz."

"Görüşürüz." Diyerek kapattım. Sesi normal geliyordu, neyse ki İnci ve Sanem yanındaydı.

Telefonu Gökçe'ye geri verip kalan kahvemi hızla yudumladım.

"Sen az önce elinle telefonu mu kırdın bana mı öyle geldi? Bir çıt sesi geldi ama anlam veremeyerek fazla üstünde durmadım." Şaşkınlıkla elimdeki telefona bakıyordu.

"Sinirlendirecek bir şey duydum önemli değil. Servise giderim şimdi. Yetişemezsem gözün Sıla'nın üstünde dursun Berfin rahat durmuyor."

"Yine ne yaptı?"

"Güya Sıla'ya vize sorularını vermişim o yüzden yüksek notlar almış. Derdi ne bu amına koduğumun ya? İyice zıvanadan çıkıyor. Neyse Sıla'nın bilip bilmediğini anlamadım o yüzden ağzından bir şey kaçırma."

"Tamam, dikkat ederim." Dediğinde vedalaşıp okuldan ayrıldım.

Telefonu servise götürüp servis elemanına gösterdim. İç ekranının çatladığını değiştirmesi gerektiğini söylemişti. Birkaç saat içinde halledeceğini söyleyince telefonu bırakıp çıktım.

Geri okula dönüp Sıla'nın dersinin bitmesini beklemeye başladım. Daha yarım saat olduğundan okulun kantin kısmına geçip bir sigara yaktım. Buradan kapıyı görebiliyordum, içeride bir de kafeterya tarzı bir yer vardı.

"Selaam." Hiç tanımadığım bir çocuk, gelip masaya oturunca şaşırdım. Daha önce kimse buna cesaret edememişti. Lisedeyken herkes beni tanıdığından yanıma yaklaşmıyorlardı. Değil masama oturmak iki metre uzağımdan yürürlerdi.

"Sen kimsin?"

"Haydar Berk ben." İsmi duyar duymaz içimden kahkaha atsam da dışımdan yüzümü sabit tutmayı sürdürüyordum.

Eeee dercesine yüzüne baktım.

"Burada yalnız oturduğunu görünce selam vereyim dedim."

"Selamını da al git." Zaten telefonum yoktu ve sıkıntıdan patlamak üzereydim, bir de bununla uğraşamazdım.

"Yapma ama." Dedi dudağını büzerek. "Güzel bir arkadaşlığın başlangıcını yapmaya çalışıyorum."

"İğrençsin." Diyerek surat astım.

"Evet, bunu çok duydum." Diyerek gülümsedi. "Gayim çünkü ben, insanlar sürekli iğrenç olduğumu söyler."

"Hala iğrenç olduğunu düşünüyorum ama gay olduğun için değil. Cıvıklığın için."

"Hem de homofobik değilsin. Muhteşem. Adın ne?"

"İlay." Ben daha fark etmeden sorularını yanıtlamaya başlamıştım.

"Niye boş boş oturuyorsun burada?"

"Sevgilimin dersinin bitmesini bekliyorum."

"Güzel Sanatlar Fakültesinde mi okuyorsun? Bölümün ne?"

"İktisadi İdari Bilimler. İşletme."

"Dur bu kadar çok soru sorma hepsini cevaplayamam." Dediğinde gülümser gibi oldum ama yüz ifademi yine de sabit tuttum. "Bende İç mimarlık okuyorum. Tam dersim bitmiş eve yuvarlanmaya gidiyordum ki boş gözlerle etrafa bakan bir kıza rastladım. Dedim ne ilgi çekici bir kız hemen tanışmalıyım. Geldim damdan düşer gibi masasına oturdum. Bu taktik genelde işe yarıyor ama sende yaramadı. Yalnızlığı çok mu seviyorsun sen hayırdır?"

"Etrafımda gerektiği kadar insan var."

"Soğuksun da. Kızım senin peşinden ne konuşmuşlardır be."

"Umurumda değil." Derken grup grup çıkan öğrenciler arasında Sıla'yı görüp gülümsedim. Yanında İnci ve Sanem vardı. Beni fark eden Sanem Sıla'yı dürtüp masayı gösterdi.

"Oha güldü bu." Yanımdakini görmezden geldim.

Üçü bize doğru ilerlediklerinde ayağa kalktım. Sıla kollarını bana dolarken karşılık verip sarıldım. Saçlarını öpüp geri çekildim ama belinden tutmayı sürdürdüm.

"Şeymişsin sende. Yani ondan tepkin öyleydi..." Haydar hala konuşmaya devam ediyordu.

"Kim?" diye sordu Sıla başını yukarı kaldırarak.

"Haydar Berk." Dedim ama ismini söylerken gülmemek için kendimi zor tutuyordum. "Seni beklerken yanıma geldi konuştuk biraz."

"Anladım." Diyerek kafasını salladı.

"Gideyim ben o zaman, tanıştığımıza memnun oldum. Tekrar bir yerlerde denk gelelim." Diyerek aceleyle ayağa kalktı.

"Sevimli çocukmuş." Dedi Sanem arkasından bakarak. Omuz silkerek yanıtladım.

"Eve mi gidiyoruz?" diye sordu Sıla.

"İstersen başka bir şeyler de yapabiliriz."

"Sinemaya gidelim o zaman."

"Gidelim."

"Kızlar da gelsin. Gelir misiniz?" diye sordu.

"Bilmem ki, bir işim yok." Dedi Sanem.

"Bana da fark etmez." Dedi İnci.

Tam fakülteden çıkıyorduk ki Elif ve Damla'ya rastladık. Peşimizden gelirlerken en son rektörlüğün önünde tam takır toplanmıştık. Sayımız giderek artıyor muydu bana mı öyle geliyordu?

Sanem ve İnci kızlarla tanışırken hepsi bizimle sinemaya geleceklerini söylemişlerdi. Arabalara dağılıp en yakın alışveriş merkezine doğru ilerledik.

Romantik komedi izleneceği konusunda herkes hem fikirdi ben ve İnci hariç. Sıla kalabalığa uymayı tercih etmişti yoksa onun tarzı daha çok aksiyondu. Biz de diğerlerine uyarak aynı filme bilet almıştık. Her ne kadar korku filminde gözüm kalmış olsa da.

Kah uyuyarak, kah yine uyuyarak filmi bitirmiştim. Oradan çıkıp yemek yemiş ve evlere dağılmıştık. Günlerimiz klasik bir şekilde geçiyordu.

Aptalın Biri (GirlxGirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin