Aptalın Biri (GirlxGirl)

18.0

Sıla iyi gittiğine göre ihmal ettiğim şeylere odaklanabilirdim. Telefonumu alır almaz Elçin ablayı aramıştım.

"Kimsiniz?" Diyerek açmıştı telefonu.

"Elçin abla ben İlay."

"Efendim İlay'cım nasılsın? Sesi anında yumuşarken konuşmaya girdim.

"Yardım edebileceğim bir şey var mı? Alışveriş olsun herhangi bir şey."

"Okulun sorun olmasın?"

"Yok öğleden sonra boşum."

"O zaman biraz yardım fena olmaz. Çok fazla eşya var hepsine tek başıma yetişemiyorum. Başkalarına da güvenemiyorum o yüzden taşınma biraz aksıyor."

"Sıla da gelse olur mu?"

"Olur tabi ki. Adresi mesaj atarım."

"Tamam, görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapatıp mutfakta yeni tarifiyle uğraşan Sıla'nın arkasından sarıldım.

"Yeni Sıla'nın speciali geliyor." Dedi gülerek. "Konuşman bitti mi?"

"Bitti bebeğim, hazır olduğun zaman gidebiliriz."

"Bende mi geliyorum?"

"Sensiz bir yere gitmek istemiyorum. Evdeki eşyaları topluyormuş taşınmak için, başkasına güvenemediği için yalnız yapıyormuş o yüzden yardım istedi."

"Ama ben hala utanıyorum onunla konuşurken. Fazla görüşmediğimiz için alışamadım."

"İstersen gelmeyebilirsin çiçeğim." Boynuna bir öpücük bıraktım.

"Gelmem lazım değil mi? Sonuçta bundan sonra çok yüz yüze bakacağız."

"Görmek istemezsen görmezsin. Seni hiçbir şeye zorlamak istemiyorum."

"Hmm.." diyerek düşündü bir yandan da ağzıma doğru uzattığı çatalı aldım.

"Güzel olmuş. 10/7." Dedim puanımı söyleyerek.

"Bu da mı 7 üstünde çıkmadı? Neyse denemeler devam edeyim o zaman."

Sıla'nın bu aralar en büyük hobisi yeni yemekler yapıp bana denetmekti. Bende puanlıyordum.

Sevgilim diye cömert davranmıyordum, bu damak bu yaşa kadar bir sürü ülkeden bir sürü tat tanıdı. Eğer bu Sıla'yı bir adım ileri götürecekse seve seve ona yardımcı olurdum.

Yaptığı yemeği bir tabağa hazırlayıp yanağımdan öptükten sonra dışarı çıktı. Muhtemelen Elif'e vermeye gidiyordu çünkü ikimiz yaptığı yemeklere yetişemiyorduk.

Biraz sonra geri geldi. Odaya geçerken peşinden girdim.

"Bir şarkı aç." Dedi gülümseyerek. Telefondan rastgele bir şarkı açarken Sıla bir yandan dans etmeye diğer yandan dolaptan kıyafet seçmeye başladı. Hem bana hem kendine seçip yatağın üstüne bırakırken yandan attığı bakışla kendimden geçmiştim. Bu bir davetti.

Ayağa kalkıp belinden sarılarak dansına eşlik ettim. İç çamaşırlarımız kalana kadar dans ederken soyunmuştuk. Yine de uslu durduk ve bir şey yapmadan üstümüzü giyindik. Tabi uslu duran Sıla'ydı, ben boynunu öpmüş, göğsünü mıncıklamış ve birkaç bölgesine morluk bırakmıştım.

Evden çıkıp Elçin ablanın attığı mesajdaki adrese doğru arabayı sürdüm. Avrupa yakasında olduğundan bize bir hayli uzak sayılırdı.

Küçük bir apartmanın önünde durdum. Yazdığına göre ev üçüncü kattaydı. Zile basıp açılmasını bekledik. Apartman kapısı açılınca merdivene yönelip üç kat çıktık. Çoktan kapıyı açmış gülümseyerek bizi bekliyordu.

"Hoşgeldiniz." Dedi sevecen gülümsemesi ile. Kırklarındaydı ama 30 yaşında gibi görünüyordu. Bizi içeri davet ederek geri çekildi. Her yerde kutular vardı

"Önce bir kahve yapayım mı ister misiniz? Fala bile bakarım."

Falları severdim o yüzden hemen atlamak istedim ama öncesinde Sıla'ya baktım. Beni onaylayınca,

"Olur." Diye yanıtladım.

Bizi mutfaktaki masaya yönlendirirken yerdeki kutulara basmamaya çalışıyorduk. Bir an kendimi survivor parkurunda gibi hissetsem de bir şey demedim.

"Nasıl içersiniz?" Diye sordu.

"Orta şekerli." Normalde sade içerdim ama uğraştırmasın diye Sıla'nın içeceği şekilde söylemiştim.

Yan yana sandalyelere oturduk. Sessizliği bozmak için,

"Çocuklar nerede?" Diye sordum.

"İkisi de okulda. Yağmur'un gelmesine çok var da Bulut birazdan gelir. Sizin okul nasıl gidiyor?"

"İyi diyelim iyi olsun." Dedim gülerek.

Sohbet devam ederken kahveleri hazırlamış önümüze fincanları koymuştu. Birer yudum aldık. Sıla geldiğimizden beri hiç konuşmamıştı ama aynı masada oturup kahve içecek kadar utangaçlığı ilerleme göstermişti.

"Kapatın falları. Biraz sallayın, dilek tutarak içe doğru kapatın."

Dediğini yapıp falları kapattık. Bakalım neler çıkacaktı