<<<<<<<<
Sıla çocukları sitenin kapalı havuzunda eğlendirecekmiş ve ona eşlik etme şansına nail olan kişi ise benim. Turnuvalar bir hafta sonra başlayacaktı ve bir hafta boyunca Sıla'nın çocuklara bakması gerekiyordu.
Bizden çıkmış Sıla'nın evine gidiyorduk. Sıla yan koltuğumda oturdukça hiç varmayalım istiyordum. Araba sürerken bazen müzik bile açmazdım. Sessizce giderdim gideceğim yere. Hayatımda hiç hareket yoktu, renksizdim. Bunu ancak böyle tanımlayabilirim, renksiz. Ama Sıla hayatıma girdiğinden beri rengarenktim. Gürültü araba yolculuklarım bile bana mükemmel geliyordu. Bir insan kırmızı ışığı sever mi ya? Ben seviyordum. Durduğum her kırmızı ışıkta uzun uzun Sıla'ya bakmayı ve bana şarkı söyleyişini izlemeyi seviyordum.
Tekrar bir kırmızı ışıkta durduğumda Sıla'yı izlemeye başladım. Yine benim bilmediğim bir şarkıyı ezberden söylüyordu.
"Niye bu kadar çok şarkıyı ezbere biliyorsun?" diye sordum.
"Çünkü en sevdiğim, şarkıların içinde seni bulmayı seviyorum. İster bir cümlesi, ister bütün bir şarkı mutlaka seni hatırlamamı sağlıyor. Bak mesela bu şarkıda şu kısım," dedikten sonra durup dikkatini şarkıya verdi. Birkaç cümle geçtikten sonra gözlerimin içine bakarak söylemeye başladı.
"İnce ince doğranmış herkese bi parça dağılmış.
Sıradan hayalleri varmış ama hepsi ondan alınmış.
Kalbi kırılmış bir kadın,
ve hiç zamanı olmamış alışmaya.
Yaşamak bir meslektir buralarda,
zaten inancı kalmamış mutlu sonlara."Sıla'nın büyüsüne dalmış giderken korna sesleri beni kendime getirdi. Çoktan yeşil ışık yanmıştı ve arkamda beni parçalayabilecek potansiyelde sürücüler vardı.
Yola devam ederken şarkının sözlerini düşündüm. "Zaten inancı kalmamış mutlu sonlara." Benim hala bir mutlu sona inancım yoktu. Her gece yatmanın Sıla'yı kaybedeceğim düşüncesi ile uyuyor, benden nefret edebileceği düşüncesi ile uyanıyordum.
Doğru düzgün sevilmemiştim ki daha önce, mutlu sona değil sevgiye inancım yoktu benim. Beni sevebilecek insanları da elimin tersiyle itmiştim. Babam gibi, Damla gibi.
Bazen düşünüyorum, neydi? Tam olarak nerede inandım Sıla'nın beni sevdiğine? Nasıl emin oldum? Neden diğerleri gibi ön yargıyla yaklaşıp onu da başımdan savmadım? İhtiyacım mı vardı? Peki ihtiyacım kalmazsa? Yeterince sevgiyi alırsam? Bundan sıkılırsam?
Bu sorular beni yiyip bitiriyordu. Özellikle Sıla'dan sıkılabileceğim ihtimali canımı o kadar sıkıyordu bazen nefes alamıyordum. Sonra sevgimi sorgularken buluyordum kendimi. Saçmaydı, Sıla'yı seviyordum öyleyse neden emin olamıyordum kendimden?
"En sevdiğim?" Kafamı çevirip Sıla'ya baktım.
"Ne oldu daldın gittin bir tanem?"
"Bir şeyler düşünüyordum."
"Ne düşünüyordun?"
"Önemsiz şeyler aklımı kurcalıyordu öyle." Diyerek gülümsedim. Siteye yaklaşmıştık, Sıla'nın üstelemesini istemiyordum.
Güvenlikten geçip siteye girdim. Sılaların apartmanının önündeki park yerine park ettim. Asansöre binene kadar Sıla hiç konuşmamıştı ve sessizliğini fark etmiştim. Asansöre bindiğimiz anda elimi tuttu.
"Bebeğim sıkıntın ne?"
"Önemsiz dedim ya."
"Önemli olduğunu biliyorum. Lütfen söyle, beraber çözelim."
"Ya." Dedim sustum. Sonra derin bir nefes alıp devam ettim. "Ya bir gün sana olan sevgimin sadece bir yanıltma olduğunu anlarsam ve senden sıkılırsam? Ya seni değil de senin beni sevişini seviyorsam?"
"Öyleyse ne olmuş?" Bunu büyük bir ciddiyetle sormuştu. Cevap veremedim. "Beni kaybetmekten mi korkuyorsun?"
Sessizce kafamı salladım. Yüzümü avuçlarının içine alıp ona bakmamı sağladı.
"Beni asla kaybetmeyeceksin." Dedi güven verircesine. "Biz ancak ben ölürsem ayrılırız. Benden sıkılsan bile sorun değil. Sevginden şüphe ediyorsan, bu çok yersiz. Gözlerin beni sevdiğini haykırırken farklı düşünmen imkansız. Lütfen bunu kendine yapma. Tamam mı?"
Yine sessizce kafamı salladım. "Tamam mı?" diye sordu daha yüksek sesle.
"Tamam." Dedim.
"Güzel." Diyerek dudaklarıma ufacık bir buse kondurup çekildi.
"Sendeki bu asansör cesareti ciddi sanırım. Bir asansör satın alıp ev mi kursam ne yapsam?"
"Bana uyar." Dedi sırıtarak. "O zaman çok istediğin Sıla'nın Elli Tonunu çekebiliriz."
"Harbi mi?" derken asansör durdu. Sıla sadece gülerek cevapladı. Anahtarları çıkarıp evin kapısını açtı. İçeriden gürültü sesleri geliyordu. Kalabalıktı.
Sıla beni kuzenleri ile tanıştırdıktan sonra beni kendisiyle birlikte odaya soktu. Yangından mal kaçırır gibi aceleciydi. "Sen hayırdır?" diye sordum odaya girer girmez.
"Bir sürü soru soracaklardı. Cevaplamak istemiyorum." Diye yanıtladı.
"Hmm... Öyle mi?" diye sordum Sıla'yı belinden tutup kapıyla arama sıkıştırırken.
"Acele üstümüzü değiştirmemiz lazım." Diyerek kollarımın arasından çıkmaya çalıştı.
"İçeride insanlar varken sence de daha heyecanlı değil mi? Mesela inlesen, duyarlar mı?" diye sordum kulağına eğilip fısıldayarak.
"En sevdiğim çıldırtacaksın beni. Bugün de sende kalacağım gece istediğini alırsın." Dedi gülerek.
"Ne istediğimi çok iyi biliyorsun." Dedim sırıtarak.
"Utandırmasana yaaa." Diyerek kollarımdan kurtuldu.
Üstümüzü değiştirip odadan çıktık. Havuza giderken acaba ne piçlik yapsam da Sıla'yı utandırsam diye düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptalın Biri (GirlxGirl)
Short StoryBaşlangıç Tarihi: 05.06.2018 Yarı Texting -,- Arkadaşlar sevişme çok (belki hiç) yok bu hikayede... Anonim: Ben bir ayyaşım Sekiz çizer ayaklarım Özlemişim sarhoşluğunu bu semtin sokaklarının Gecenin 1'i Aptalın biri Kalbinin dışında bekliyor içer...