Geri zekalı Damla yüzünden Sıla kesinlikle bir şeyler anlamıştı. Şu anda çalan telefonum da bunun göstergesiydi. Damla sızarken telefonu alıp balkona çıktım. Bir sigara yakarak açıp kulağıma götürdüm.
"Efendim bebeğim."
"Ne saklıyorsun?"
"Bir şey saklamıyorum."
"Yalan söylediğini biliyorum, İlay. Yapma."
"Off, önemli bir şey değildi. Sadece küçük bir kavgaya karıştım."
"Bu zaten beklediğim bir şeydi, bunu neden saklama gereği duydun?" Sesindeki hayal kırıklığını sezdiğim an yaptığım şeyden pişman olmuştum zaten.
"Gözüm morardı. Gelene kadar üzülmeni istemedim, yanında değilim çünkü."
"Ne oldu dedin? Vurdu mu sana?"
"Eh, ben onu döverken eli armut toplamadı diyelim."
"Çok kötü mü?"
"Biraz morardı sadece, ciddi değil."
"Benden bir şey saklama. Ne olursa olsun söyle."
"Sende benden saklıyorsun." Hafif alkolün etkisiyle çenem açılmıştı.
"Saklamıyorum."
"Geceleri kabus gördüğünü biliyorum Sıla, zorlanıyorsun. Neden yardım istemiyorsun benden?"
"Aynı şey değil ki."
"Ne demek aynı şey değil? Beni üzmek istemediğin için söylemediğini biliyorum. Tamam o zaman birbirimizi üzecek her şeyi saklayalım böyle." Sanki çok haklı bir şey yapmışım gibi üste çıkmaya çalışmam yok muydu bir de...
Sıla sessiz kaldı.
"Sıla biz sevgili değil miyiz? Neden ikimiz de sadece beni seviyormuşuz gibi hissettiriyorsun bana? Seni sevme şansını neden vermiyorsun? Bende seni düşünmek istiyorum. Üzülüyor mu? Mutlu mu? Nasıl hissediyor, çok korkuyor mu? Acaba benim yüzümden sevmediği bir şeyi yapıyor mu? Benim zarar görmemi istemiyorsun ama sen üzüldüğün zaman bilemiyorum. Bir yerin acıdığında söylemediğin sürece hissedemiyorum. Bunlar aklımdan çıkmıyor benim. Hayatını bana göre ayarlıyorsun. Yapmak istediklerini söylemiyorsun ben ne istersem ayak uyduruyorsun. Sadece sana sorduğum zaman söylüyorsun." Bu konuşma elbet olacaktı. Yanındayken gözlerinin içine bakarak sormak isterdim ama tam şu anda konuşmak istemiştim. Böyle devam etmezdi.
"Çünkü sen mutlu olduğun sürece bende mutlu oluyorum." Kapının kapanma sesini ve çatlayan sesini duymuştum. Muhtemelen Gökçe'den çekinerek odaya geçmişti.
"Senin de mutluluğun beni mutlu ediyorsa ne olacak? Gülümsemeni o kadar çok seviyorum ki sürekli gülmeni istiyorum. Bunun için önce kendimi mutlu etmek istemiyorum. Sıla..." dedim sesim titreyerek. "Ben seni sevmek istiyorum. Sevmenin nasıl bir şey olduğunu senden öğrendim, yanlış da olsa senin gibi sevmek istiyorum ama bana izin vermiyorsun. Gece uyanıp da nefes nefese boynuma sokuluşunu hissederken içim gidiyor. Ne olduğunu soramıyorum çünkü seni zorlamak istemiyorum. Bencil olmanda sorun yok. Şımarıklık da yapabilirsin. Ben hiç bırakmayacağım seni. İstediklerini söyleyebilirsin, kıskanıyorsan giyme onu İlay diyebilirsin."
Sıla'ya konuşma şansı vermemiştim. Hıçkırıklarını duydum bir süre sonra. Onu ağlatmak istememiştim ama böyle sonuçlanmıştı. Ağlaması beni üzüyordu.
"Özür dilerim." Dedi hıçkırıklarının arasından. "Seni düşünürken aslında seni üzdüğümü bilmiyordum. Özür dilerim, en sevdiğim."
"Bundan sonra ne olursa olsun bana söyle olur mu? Kendini zorlama. Acıdığında yardım iste."
"Tamam." Dedikten sonra büyük bir gürültüyle burnunu çekti. Neyse bu konuşma sayesinde gözümün morluğunu da unutmuş oldu.
"Gözünün fotoğrafını at. Ne kadar ciddi olduğunu görmem lazım yoksa aklım sende kalır." Dilimi eşek arası soksun diyeceğim de dile getirmemiştim ki düşünmüştüm. Düşünceme soksunlar.
"Atarım."
"Keşke yanımda olsaydın da sarılsaydım." İsteklerini dile getirmeye başlamıştı bu kesinlikle bir ilerlemeydi.
"Bende isterdim ama biraz daha dayanalım. Az kaldı yarın akşam bineceğiz."
"O zaman yarın beraber uyuyacağız." Gülümsemesini hissediyordum.
"Sence uyuyacak mıyız?" Diyerek sırıttım. Modumuz aniden değişmişti ama böylesi iyiydi. Biz böyleydik, kendi hızımızda ilerlememiz yeterliydi.
"Aklın fikrin oynaşta be."
"Senin değil sanki."
"Öyle. Ama olsun. Çabuk getir kendini buraya, sevişmemiz gereken konular var."
Arkadan Damla'nın koşma seslerini duydum. Muhtemelen kusmak için banyoya koşmuştu.
"Bence de sevişmemiz gereken konular var ama önce Damla'yla ilgileneyim kusmaya başladı mal."
"Tamam bir tanem. Görüşürüz."
"Görüşürüz çiçeğim." Telefonu kapatıp içeri girdim. Klozete eğilmiş Damla'yı bulup saçlarını arkasında topladım.
"İyi misin lan?"
"Muhteşemim. En son Gökçe'yi aramıştım ben."
"Artık olacağı varsa da olmaz, boş ver sen o işi." Biraz takılmakta zarar yoktu. Arayıp ben sana ne dedim diye soramazdı eh, bende biraz eğlenirdim bu süreçte. Amaç vakit geçsindi, bir an önce dönüp sevişmem lazımdı çünkü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptalın Biri (GirlxGirl)
Short StoryBaşlangıç Tarihi: 05.06.2018 Yarı Texting -,- Arkadaşlar sevişme çok (belki hiç) yok bu hikayede... Anonim: Ben bir ayyaşım Sekiz çizer ayaklarım Özlemişim sarhoşluğunu bu semtin sokaklarının Gecenin 1'i Aptalın biri Kalbinin dışında bekliyor içeri...