16.1

4.7K 340 5
                                    

Sıla'dan

Alarmın sesine uyanarak kalktım. Şükür ki bugün kabus görmemiştim. Salona gidip Gökçe'yi dürte dürte uyandırdıktan sonra geri odaya dönüp dolabın önünde giyeceklerimi seçmeye başladım. Genellikle rahat giyindiğim için pek zorlandığım söylenemezdi.

Gökçe geçen alışverişte aldığı şeylerden seçip giyerken mutfağa gidip kahvaltı hazırladım. Bence kahvaltı günün en önemli öğünüydü, hayatta atlamazdım İlay'a atlattırmazdım. Acaba düzgünce kahvaltı ediyor mudur oralarda? Eğer aklıma takılırsa bütün gün bunu düşüneceğimden kafamdaki düşünceleri dağıttım.

Sora'nın mamasını ve suyunu koyduktan sonra son kontrolleri yapıp evden çıktık. İki kat aşağımızdaki Elif'in ziline defalarca basıp onu darladıktan sonra hep beraber çıkıp arabaya ilerledik. Benim olduğum ortamda başka araba süren olmayacağı için şoför koltuğuna oturdum. O koltuğu sadece İlay isterse ona verebilirdim o yoksa ben sürmeliydim.

Sessiz sedasız geçen yolculuktan sonra Gökçe'yi fakültesinin önünde bırakıp bizim fakülteye doğru sürdüm. Arabayı otoparkta bırakıp Elif'le dersliklerimize doğru ayrıldık.

Erken gelmiştik, gelişi güzel bir yere otururken telefonumu çıkararak İlay'a mesaj attım.

Sıla: Sabah kahvaltı yapmış mıydın

En sevdiğim ❤: Krep yedim

En sevdiğim ❤: Okulda mısın

Sıla: Evet yeni geldim

Sıla: Erken gelmişim daha 20 dakika var dersin başlamasına

En sevdiğim ❤: Biz de görüşme yapmak için şirkete gidiyoruz

Sıla: Tamam bebeğim işin bitince haber ver

En sevdiğim ❤: Veririm

En sevdiğim ❤: Dikkat et kendine okulda

En sevdiğim ❤: Yüzüğün parmağında değil mi

Yüzüğe bakıp sırıttım.

Sıla: Evet hiç çıkarmıyorum

En sevdiğim ❤: Aferin

Sıla: Sağ ol ya shdjkslfsdf

En sevdiğim ❤: Hadi kaçtım ben

En sevdiğim ❤: Öpüyorum çok

En sevdiğim ❤: Her yerinden

Sıla: Bendeeeee çok çok öpüyorum

Konuşmadan çıkıp herhangi bir oyuna girmiştim ki Berfin gelip yanıma oturdu. Onunla hala konuşmayı kesememiştim çünkü bahanem yoktu. Bana olan ilgisinden İlay da bende farkındaydık ama göstermediği için şak diye konuşmayı keselim diyemiyordum. Ve sınıfta benimle muhatap olan tek kişiydi.

"N'aber Sıla." Dedi gülümseyerek.

"İyi, senden n'aber?"

"Aynı. Neler yaptın hafta sonu?"

"Evde dizi izledim Gökçe'yle. Sen ne yaptın?"

"Allah Allah sizi alışveriş merkezinde gördüm gibiydi ama... Yanlış gördüm herhalde."

"Alışveriş merkezine de gittik ama genel olarak evdeydik."

"Arkadaşların çok enerjikti." Dedi kıkırdayarak. Gökçe ve Aslı'nın halleri aklıma gelince gülümsedim. Konu alışveriş olunca ikisinin içinden de canavar çıkmıştı.

"Öyleydi." Diye yanıtladım. Olabildiğince kısa yanıtlar vermeye çalışıyordum. Bir an önce ders başlasa diye dua etmeye başlamıştım. Zaten utangaçlığımı güç bela bastırıyordum.

"Dersler bitince boş musun? Bir yerlere gitmek ister misin?" Gözleri parlayarak sormuştu.

"Gökçe ile işimiz var." Yoktu ama yalandan kim ölmüş.

"Hadi ya... Hep onlarla berabersin biraz takılıp arkadaşlığımızı pekiştirelim istemiştim." Bu seferde dudak büzmeye başlamıştı. "O zaman yarın için söz ver."

Şu an ona evet dersem İlay üzülürdü. Okulda dahi yanımda olmasına katlanamıyordu ama sırf ben üzülmemeyim diye bir şey demiyordu.

Kafamı iki yana salladım. "Genellikle işim oluyor. Zaten İlay varken kimseyle takılmama gerek yok."

"Sevgilindi değil mi?" derken gözü yüzüğe kaymıştı. İlk gördüğünde yüzünün nasıl düştüğünü hatırlıyorum.

"Her şeyim." Diye yanıtladım sorusunu.

Verdiğim cevaptan mı yoksa ondan bahsederken yüzümde oluşan gülümsemeden midir bilmem konuşmayı bırakmıştı. Sınıf dolarken telefondaki oyuna geri döndüm. Normalden fazla bile konuşmuştum.

Ders 'Beslenmenin Temel İlkeleri' diye bir dersti. Çok not tutmuyordum çünkü hafızam aşırı kuvvetliydi. Yine de sorabileceği yerleri tahmin edip o kısımlara özel not tutuyordum. Ayrıca eminim ki vize zamanı herkes not istemeye başlayacaktı. O zaman benim parlama vaktim gelecekti.

Çıkışta kızlarla takılmış kafenin birinde oturmuştuk. İlay ve Damla'nın eksikliği masada cidden hissediliyordu. Onları akşam yemeğine davet ederken ne kadar kalabalık o kadar iyi diye düşünüyordum. Hatta kalabileceklerini bile söylemiştim. Aslı hemen atlayıp kabul etmişti.

"Dur bakalım. Nerede yatacaklar?" Koltuğu tekeline almış olan Gökçe ciddiyetle bu soruyu sormuştu.

"Koskoca eve iki kişiyi mi sığdıramayacağız Gökçe?"

"Şey yapalım mı? Salona yere yatak serip hepimiz orada yatalım. Güzel bir gece olur, dedikodu falan yaparız." Aslı bunları el çırparak söylemişti.

"Ben yerde yatamam." Gökçe anında cevaplamıştı.

"Haspama bak ya. Bal gibi de yatarsın. Neyse orasını akşam düşünürüz. Olmadı Elif'e iner orada kalırım." Elif kafasını onaylarcasına sallamıştı.

"Öyle olur bak." Diyerek Gökçe de kabul etti.

"Gören de ev sahibi sanacak." Sitemimi duyan Gökçe anında sırnaşarak artık bizimle yaşaması gerektiğini birbirimize çok alıştığımızı falan söylemeye başladı. Ona İlay'ı ikna edebilirsen neden olmasın dediğim de anında geri vitese takmıştı.

Kafede çok durmayıp eve geçtik. İlay gelene kadar biraz daha sabretmem gerekiyordu.

Aptalın Biri (GirlxGirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin