Şarkıyı yukarı bırakıyorum sözler geldiğinde dinlemek isteyen açabilir *.*
<<<<<<<<
Bizden başka dört okulun daha katılacağı voleybol kampına doğru yola çıkmıştık. Şehrin biraz dışında büyük bir spor tesisindeydi kamp. Spor tesisinin kendine özel oteli vardı ve üç yıldır kamp için anlaşmalıydık.
Arabamı geride bırakıyor olmak canımı sıksa da yanımda Sıla olduğu için pek sesimi çıkarmadım. Normalde son iki yıldır yaptığım gibi türlü türlü bahaneler uydurur ve takımı götüren otobüsün arkasından arabamla giderdim. Bir kişi için istisna gösterebilirdi belki koç ama iki kişi için göstermezdi. Yani Sıla'yı istiyorsam otobüse katlanmak zorundaydım.
Cam kenarında kulaklığını takmış oturan Sıla'nın yanına oturdum. Geldiğimi fark ettiğinde gülümseyip kulaklıklarını çıkardı.
"Hoş geldin en sevdiğim." Dedi dedi ses tonunu düşük tutarak.
"Bekleseydin seni alırdım." Dedim sitem dolu sesimle.
"Benim için yolunu uzatmanı istemedim sevdiğim. Babamla kalmaya başladığımdan başka semte taşındık biliyorsun. Okula ve sizin eve uzak, seni yormak istemedim." Dedi hüznünü yansıttığı sesiyle.
"Tamam, tamam. Bir şey demiyorum. Açıkçası anı odada kalacağımız bir hafta keyfimi o kadar yerine getiriyor ki başka bir şey düşünemiyorum." Dedim iş atarak.
Sıla utanıp cama doğru sinerken otobüsü doldurmaya başlayan takım kendi koltuklarına oturmadan önce mutlaka bize bir bakış atıp oturuyorlardı.
Gökçe tam arka koltuğumuza oturmadan önce bize selam verdi. Biz de ona selam verdik. Anıl'la son durum nasıl olmuştu merak ediyordum açıkçası. Ama bunu ona soramayacak bir duruşum vardı. İfadesi yüzün ve soğuk davranışların tek getirisi dedikodu yapamıyor oluşumdu. Bendeki bütün dedikoduları Damla verirdi.
Sıla da aynı şeyi merak ediyor olacak ki arka tarafta kimsenin olmamasını fırsat bilerek koltukta dizlerinin üstüne çıkıp arkaya döndü.
"Pişt." Diye seslendi Gökçe'ye.
"He?"
"Anıl'ı başından savabildin mi?"
Bende kulak kabartmış onları dinliyordum.
"Yok ya. Yapıştı kaldı üstüme. İlay'a sinirlenmiş bir de. Geliyor gidiyor İlay'a sövüyor. Ne olduğunu da anlatmıyor." Dedi sıkıntıyla Gökçe.
"Ay ben sıçarım onun ağzına." Dedi Sıla. Gökçe'nin de benim gibi Sıla'ya hayretle baktığını tahmin edebiliyordum.
İkimizin bakışlarını fark eden Sıla utanarak açıklama yapmaya girişti.
"Ne demek İlay'a sövmek? İlay'ın adının geçtiği cümle bile kuramaz o."
"Bu nasıl korumacılık." Diyerek kıkırdayan Gökçe'yi boş verdim. Sıla sinirlenmeye başlamıştı çünkü.
"Boş ver ben hallederim onu." Dedim sakinleştirmeye çalışarak.
"Ay sevdiğim ama sırf beni korudun diye sana sövmek ne demek. Döndüğümüzde hesaplarını hackleyip kirli sırlarını açığa çıkarayım da görsün o."
Gökçe aramızdaki ilişkiyi bilmiyorsa da az önce Sıla sayesinde öğrenmişti. Bu sefer bende arkamı dönme gereği duydum. Sıla utangaçlığını yenene kadar bu ilişkinin saklı kalması gerekiyordu. Yoksa benim kimseden çekindiğim falan yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptalın Biri (GirlxGirl)
Short StoryBaşlangıç Tarihi: 05.06.2018 Yarı Texting -,- Arkadaşlar sevişme çok (belki hiç) yok bu hikayede... Anonim: Ben bir ayyaşım Sekiz çizer ayaklarım Özlemişim sarhoşluğunu bu semtin sokaklarının Gecenin 1'i Aptalın biri Kalbinin dışında bekliyor içer...