Eve dönüp her ne yapıyorlarsa diğerlerine katıldım. Geceyi iple çekiyordum çünkü gece yarısından sonra Sıla artık reşit olacaktı. Doğum gününü hatırladığımı tahmin ediyor mu acaba? Çünkü ben kendimden bunu beklemiyordum. En azından eski benden. Çünkü bugüne kadar kimsenin doğum gününü hatırlamamıştım. Mesela Damla doğum gününden bir hafta önce bana hatırlatmaya başlardı.
Sıla'nın odaya çıktığı bir fırsatta Damla yanımda bitti.
"Yarın Sıla'yı dışarı çıkarman lazım, hazırlanmamız için."
"Tamam zaten hediyesini almaya gitmeliyiz. Kaç gibi dönelim?"
"Ne hediyesi?"
"Kedi."
"Ciddisin?"
"Ciddiyim?"
"Neyse. Umurumda değil. Bugün biz de belli aralıklarla dışarı çıkıp hediyelerimizi aldık. Sürpriz için malzemeleri de aldık. Herkes el birliği ile parti olayını kabul etti. Ayrıca yaptığı yemekler sayesinde Sıla'ya inanılmaz minnettarlar. Sabahtan çıkıp akşam 5 gibi gelmeniz lazım. Anca uyanır da hazırlanmaya başlarız." Dedi Damla.
"Tamam sen orasını bana bırak."
"Sıla anlamayacak mı?"
"Çok zeki olabilir ama böyle bir şey bekleyeceğini sanmıyorum. Hatta unutmuşum numarası yapsam yer ama şüphelenir o yüzden saat 12'yi geçer geçmez ben doğum gününü kutlayacağım. Odada. Siz çaktırmayın."
"Tamamdır."
Yanımdan ayrılıp diğerlerinin muhabbetine katıldı. Saat gece yarısına yaklaşırken Sıla'nın elini tutup odamıza çıkardım. Telefonun alarmını tam 12'ye kurduktan sonra yatağın üstüne Sıla'nın yanına oturdum.
"Neler yaptın bugün anlat bakalım." Ayrı birkaç saat geçirmiştik ve o birkaç saatte ne yaptığını merak ediyordum.
"Çoğunlukla odada takıldım. Bilgisayarla uğraştım, dizi falan izledim. Sen neler yaptın?"
"Babamın istediği belgeyi aldım, sonra onu başka bir yere verdim falan. Yorucuydu."
Susmuştuk, birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk. Hayatımda en zevk aldığım sessizlikti. Sıla'nın parlak mavi gözlerine derinlemesine baktım. Gözlerinde gördüğüm yansımam güzeldi. Güzel olan ben değildim, güzel olan Sıla'nın bana böyle bakmasıydı.
Telefonun alarmı çalmaya başladığında susturdum ve Sıla'nın gözlerinin içine bakmayı sürdürdüm. Sonra elini tuttum ve öptüm.
"Yeni yaşın kutlu olsun sevgilim." Diyerek fısıldadım. Diğer elini de avcumun içine aldım. "Bu bir evlenme teklifi değil ama ona yakın bir şey. Evimin her yerine kokunun sinmesine izin verir misin? Beni güzel yemeklerinle besler misin? Ve beni her gün, bir önceki günden daha fazla sever misin? Artık benimle yaşar mısın?" Evet, doğum günü olan Sıla'ydı. İsteklerim daha çok beni mutlu etmeye yönelikti ama Sıla'nın da mutlu olacağına emindim. "Burası önünde diz çöküp kutuyu çıkardığım kısım olmalıydı ama yüzük için çok erken." Diyerek sırıttım.
Sıla'nın gözleri dolmuştu. Hayda, ne oldu şimdi?
"Bebeğim ne oldu?" diye sordum yanağını okşarken.
"Sen, hatırlıyorsun. Doğum günümü hatırlıyorsun." Biliyordum. Unuttuğumu düşüneceğini biliyordum.
"Elbette hatırlıyorum." Diye cevapladım. "Sen hayatımdaki en önemli insansın."
"Teşekkür ederim." Dedi burnunu çekerek. "Ve evet, tabi ki senin yanına taşınırım aptal."
"Aptalım." Dedim gülümseyerek. "Sana aşık olmuş olan, aptalın biriyim. İyi ki doğduğun ve iyi ki hayatıma girdiğin için teşekkür ederim."
"Ya İlaaay." Dedi coşkuyla. "Allah'ım beni daha ne kadar mutlu edebilirsin? Şu hayatımın en mutlu anını yaşıyorum. Hayal dahi edemeyeceğim bir durumdu doğum günümü kutlaman."
"Pasta olmadığı için üzgünüm. Aşağıdakiler gürültü yapmasın diye. Yarın dışarı çıkarız sana pasta yediririm olur mu? Sabahtan akşama kadar gezeriz. Ve hediyeni alırız." Diyerek burnundan öptüm.
"Ne hediyesi? Şahsen doğum günümü kutlamış olman bile benim için büyük bir hediye." Bu kız mutlu olmayı hak ediyordu ya. Ciddiyim, hayatımı Sıla'ya adamalıydım.
"Hani bulduğum kedi vardı ya, onu evimizin erkeği yapmayı düşünüyorum. Yarın gidip beraber veterinerden alırız olur mu?"
"Ciddi misin?" dedi bağırarak.
"Evet?"
"Seni seviyorum." Diyerek boynuma atladı. "Seni çok seviyorum. Bayılıyorum sana."
"Bende seni seviyorum." Kıkırdadım. Geri çekildiğinde dudağına arka arkaya küçük öpücükler bıraktım. "Bugün doğum günü çocuğu olduğuna göre dile benden ne dilersen. Her istediğini yapacağım."
"Oha valla mı?"
"Sıla zaten her istediğini yapıyorum." Diyerek göz devirdim. "Bugünün tek farkı koşulsuz şartsız istediğini yapacak olmam ve asla yapmam demeyecek olmam."
"İlk dileğimi dileyebilir miyim?"
"Tabi ki."
"Bana şarkı söyler misin? Uyurken."
"İstediğin bir parça var mı güzelim?"
"Hayır, senin tercihine bırakıyorum."
"Pekala. Gel koynuma." Yatağa yatıp kollarımı açtım. Sıla koynuma sokulup sarıldı.
"Ne zaman başlamayı düşünüyorsun?" dedi birkaç dakika sonra. "Aklıma şarkı gelmiyor. Dur, buldum." Dedikten sonra boğazımı temizledim.
"Uyu aşkım koynumda
Kaygısız, mışıl mışıl
Bana emanet gül yüzünde
Gülümseyen huzurHani gitmiştik ya İkimiz birden
Ama bitmiştik ya harbiden
Yine bastırırsa kapkara bulutlar aniden.Ne olur bu evden kimse gitmesin
Bu hikâyede hiç kimse kimseyi terk etmesin
Mutlu son olmasın
Mutlu sonsuz olsun
Dualarım örtsün bizi
Hasret üşütmesinAh ölüm yalan
Ayrılık aman
Eğer incitirse
Bedelini ödesin bu kadın.""Seni o kadar çok seviyorum ki, şu an, şu an ölsem dünyanın en mutlu kadını olurum." Sıla bunu söylediğinde iç çektim.
"Filmden bir replikti bu değil mi?" Kafasını onaylarcasına salladı.
Sıla'nın derin nefes alışverişini duyduğumda durdum. Saçının üstüne küçük bir öpücük bırakıp bende gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptalın Biri (GirlxGirl)
Short StoryBaşlangıç Tarihi: 05.06.2018 Yarı Texting -,- Arkadaşlar sevişme çok (belki hiç) yok bu hikayede... Anonim: Ben bir ayyaşım Sekiz çizer ayaklarım Özlemişim sarhoşluğunu bu semtin sokaklarının Gecenin 1'i Aptalın biri Kalbinin dışında bekliyor içer...