8.9

8.3K 555 38
                                    

Geriye dönerken çocuklar arka koltukta uyumuşlardı. Sıla eskisi gibi güler yüzlüydü. Hatta kısık sesle çalan şarkıya bile eşlik etmişti. Bu defa güvenlikten içeri girip arabayı apartmanın otoparkına bıraktım. Çocuklar aşırı yorulduğu için uyandırmak istemiyordum. Tabi bir de uyanıp oyun oyun diye Sıla'nın başını ağrıtmalarını istemiyordum.

Çağrı'nın emniyet kemerini çözüp kucağıma aldım. Kollarını boynuma sararak başını omzuma koydu. Sıla'da Çağan'ı almıştı. Sıla zile basarken evde olmalarını diliyordu.

"İnşallah evdedirler de bıraktığımız gibi sana geçeriz."

Alt kapı açıldığında evde olduklarını anlayarak yüzüne büyük bir gülümseme yerleştirdi. Eve çıkana kadar gülümsedi ta ki kapıyı açan ablasını görene kadar. Yüzündeki gülünüş silinirken Sıla'nın ablasına atabileceğim en ters ve soğuk bakışı attım.

Bizi içeri aldı. Sıla'nın yönlendirmesiyle çocukları yatırdık.

"Ben gidiyorum." Dedi Sıla.

"Nereye?"

"İlay'da kalacağım."

"Herkesle tek başıma ilgilenemem Sıla."

"Yarın öğlen gelirim."

"İki gün ayrı kalamıyor musunuz?"

"Kalamıyoruz." Diyerek konuşmaya katıldım. Sıla'yı önden gönderip asansörü çağırmasını söyledim. Bende ayakkabımı giyme bahanesiyle biraz daha evde kaldım.

"Beni sevip sevmemen umurumda değil." Dedim buz gibi ses tonumla Eylem'e bakıp. "Ama eğer," dedikten sonra durdum. "Eğer bu kız bir daha senin yüzünden suratını düşürecek olursa bende İlay Altıntaş'sam acısını senden fena çıkarırım. Ve anlamazlıktan gelirsin belki diye söylüyorum, bu bir tehdit. Küçük bir araştırma ile bana bulaşanlara ne olduğunu görebilirsin." Dedikten sonra bir şey demesine izin vermeden evden çıktım. Onunla olabildiğince iyi geçinmek isterdim çünkü Sıla'nın ailesi ve Sıla'yı mutlu eden şeylerden biri olduğunu düşünmüştüm. Ama Sıla böyle surat asacaksa iyi geçinmek falan umurumda değil.

Asansördeyken Sıla'yı kendime çekip sarıldım. Beni sakinleştiriyordu. Her zamanki gibi bana iyi geliyordu. Şansıma asansöre kimse binmemişti ve hiçbir katta durmamıştı. 'Keşke asansör dursa.' Diye geçirdim içimden. Daha beş saniye geçti geçmedi asansör sallanarak durdu. Işıkları söndü, Sıla çığlık attı. Bu dileklerin bir kabul sırası yok mu acaba? Eğer varsa kesinlikle önceliği Sıla'nın utangaçlığına verirdim.

"Sakin ol bebeğim, ben yanındayım." Dedim kendime daha çok bastırarak.

"Bir an şok oldum ondan çığlık attım. Yoksa korkmuyorum, en sevdiğim."

"Şurada bir yardım düğmesi olacaktı." Diyerek tuşların olduğu bölüme baktım.

"Telefon çekmiyor." Dedi Sıla.

"Kötü oldu." Derken sırıtıyordum. Karanlık, Sıla ve ben, baş başa. 8.9 puanlı romantik + erotik film çıkar bu senaryodan.

Yardım düğmesinin talimatlarını yerine getirdikten sonra el yordamıyla yere oturduk. Sıla aynı korku filmi izlerken yaptığı gibi koala moduna girmiş, bana yapışmıştı.

"İlay elin çok yanlış yerlerde geziyor." Dedi Sıla inleyerek. Bir saniye inledi mi o? Elim nerede olabilir? Elimi biraz hareket ettirip avucumdaki dolgunluğu hissettim. Göğsüymüş. Kendimi gülmemek için zor tutarken heyecanlanmıştım.

"Nerede ki elim? Anlayamıyorum." Dedim daha çok sıkarken.

"Siktir İlay." Dedikten sonra büyük bir nefes verdi. Küfür ne de güzel yakışıyordu Sıla'ma. Benim yerime de küfret.

Elimi çekip beline koydum. "Şimdi doğru mu?" diye sordum belini okşarken."

"Bir rahat dursun şu elin. Yardım gelene kadar havamız ne kadar yeter bilmiyorum. Ve ben şimdiden asansördeki havanın üçte birini sayende tükettim."

"Suni teneffüs yapabilirim sana. İlk yardım dersi almıştım okulda."

"Sen gittikçe sapıklaşıyor musun yoksa bana mı öyle geliyor?"

"Sen her geçen gün beni daha çok baştan çıkardığın için bende gittikçe sapıklaşıyorum."

"Benim suçum yani?"

"Ben öyle mi dedim?"

"Dedin işte."

"O zaman öyledir."

"Peki, artık seni baştan çıkarmayacağım."

"Ben çıkarma mı dedim?"

"Bir dakika biz kavga mı ediyoruz?" diye sordu tereddütle.

"Bilmem kavga mı ediyoruz?"

"Soruma soruyla cevap verme."

"Emrin olur."

"İlaaaay."

"En sevdiğime ne oldu?"

"Regl misin sevgilim?"

"Nereden anladın?"

"Hormonların tavan yapmış." Diyerek elini yanağıma koydu. İşaret parmağının az kalsın gözüme gireceğini saymazsak başarılı bir girişimdi.

"Karanlığın verdiği cesaretle seni öpeceğim ama dudakların nerede bilmiyorum." Diyerek kıkırdadı.

"Sen yeter ki iste, ben dudaklarını bulurum." Dedikten sonra yüzüne yaklaşıp öptüm. Dudaklarımdaki hisse bakacak olursak kaşından öpmüştüm.

"Bu kaşındı sanırım." Dedikten sonra güldüm. Tekrar öptüm.

"Hmm... Sanırım burnun." Bir kere daha öptüm.

"Burası dudağının kenarıydı ve sen gülüyorsun. Gülüşünden öptüm." Dedikten sonra kıkırdadım. Hala bu gülüşü nasıl yaptığımı bilmiyordum ama kendiliğinden çıkıyordu.

Bir kere daha öptüğümde dudaklarını bulmuştum. Bu sefer öpüşmeyi onun kontrol etmesine izin verdim. Dudaklarımı tutkuyla yönlendirirken aynı şekilde karşılık verdim. Soluklanmak için birkaç saniye geri çekildikten sonra tekrar öpüşmeye başladık. Üstüme doğru eğildiğinde kollarımdan destek aldım. Çünkü neredeyse yere yatacaktım. Sıla'ya kontrolü vermek hata mıydı acaba. Karanlıktan faydalanıp neredeyse beni becermek üzere çünkü. Tutup göğsümü sıktığında inledim.

Nefes nefese geri çekildiğimizde, "Gittikçe sapıklaşan kimmiş bakalım?" diye sordum.

"En azından altımda inledin." Diye fısıldadı. Sıla gittikçe vahşi bir şey oluyordu. Ne oluyordu bu kıza? Şahsen sevmediğimi söyleyemeyeceğim.

"O zaman eve gittiğimizde bunu bir de çıplak tekrarlayalım." Diye aynı şekilde fısıldadım.

"Siktir deli." Diyerek üstümden kalktı. Ses tonundan bile anlamıştım, utanmıştı.

"Sıla'nın Elli Tonunu çekeriz istersen." Diyerek devam ettim. "Gözümü falan bağlamak ister misin? Karanlık daha çok heyecanlandırıyor."

"İlay yaaaa."

"Tamam, tamam buraya gel." Diyerek sarıldım.

Yaklaşık on beş dakika sonra ışıklar yanmış asansör tekrar çalışmaya başlamıştı. Buraya daha sık gelsem iyi olacaktı. Acaba birilerine para versem tam biz asansördeyken elektriği keserler miydi? Güzel fikirdi. Belki bir dahakine sevişirdik. İlkimiz asansörde olurdu. Ne kadar fantastik.

Aptalın Biri (GirlxGirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin