BÖLÜM İSTERSİNİZ DE BEN ATMAZ MIYIM SHJDFKSLDGFD SİZ YETER Kİ YORUM ATIN İSTEYİN YA :D
<<<<<<
Sıla'yı arka tarafa koymuştuk, haliyle ondan tarafa pek top gitmiyordu. Yine de arkamda olması, benimle oynuyor olması çok hoşuma gitmişti. Şu sahada beni sakinleştiren tek durumdu çünkü bizim takımdaki pasör hiç istediğim gibi top kaldırmıyordu. Haliyle defalarca blok yiyordum ve içten içe kuduruyordum. Biraz daha yukarı kaldırması lazımdı. Eh, savunma oyuncusunu pasöre koyarsak olacağı buydu haliyle.
Sıla birkaç kez hata yapmıştı ama toparlamıştı sonradan. Mesela servisi karşı tarafa atması gerekirken nasıl becerdiyse geriye doğru atmıştı. Diğerleri ona gülerken utangaç bir tavırla topu almış, koç ona bir şans daha verince doğru bir şekilde atmıştı.
Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığını fark edebiliyordum ki bu durum benim daha çok hoşuma gidiyordu. Çabalıyordu. Sırf benimle oynuyor olmak için oynamak yerine, gerçekten oynamaya çalışıyordu.
Allah'tan esas libero bizim takımdaydı. Gökçe genel olarak durumu kurtarıyordu. Yine o anlardan birinde Gökçe'den seken top arkaya doğru gitti. Bayağı bir havalanmıştı. Sıla'ya gidiyordu, ikimizde gözümüzle topu izliyorduk. Sonra Sıla hiç düşünmeyeceğim bir şeyi yaptı. İşaret parmağını uzattı ve benden tarafta filenin üstünü gösterdi. Oradan bana pas kaldırmayacaktı değil mi?
Her ihtimale karşı birkaç adım geriledim her an smaç çakacakmış gibi gerildim. Sıla parmak pasıyla topu tam filenin biraz daha üstüne en sevdiğim noktaya gönderdi. Nokta atışı yapmıştı resmen. Bende koşup keyifle smacımı bastım. Tabi ki kimse topa dokunamadı bile.
"Sıla pasörle yer değiştir." Dedi koç. Pasın mükemmelliği onun da gözünden kaçmamıştı. Sıla ne yaptığının farkına yeni varmıştı.
"Sadece sevdiğin tarzda pas atmak istemiştim." Dedi kısık sesle.
"En sevdiğimden attın hem de." Diyerek fısıldadım.
"Bizim takımın maçlarını çok izledin değil mi?" diye sordum.
"Her maçı."
"Pasörün işlevini biliyorsun yani?"
"Sayende voleybol üstüne kitap yazabilecek duruma geldim." Dedi gözlerini devirip.
"Tamamdır." Dedim ve kolundan tutup pasörün bölgesine gönderdim.
İlk başta çok utangaç olan Sıla yavaşça açıldı ve yenildiğimizi görünce utangaçlığından tamamen sıyrıldı. Gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.
"Böyle bloklanmaya devam edersek çoktan kazandı karşı takım." Dedi alayla Hande. Sol kanat smaçörüydü.
"Bloğu atlatıp smaçörün rahatça smaç basmasını sağlamak benim görevim. O yüzden özür dilerim." Dedi Sıla utangaçlığını bir kenara bırakmıştı. Şu an aşırı ciddiydi ve bütün konsantrasyonunu oyuna vermişti. 'Sana voleybol oynarken seksisin derken haklıymış, çünkü şu an kendisi de inanılmaz seksi duruyor.' Dedi iç sesim. Kafamı hızlıca öne arkaya sallayarak onu onayladım.
Gökçe'den top yükseldiğinde çoktan iki kişi önümde blok için hazırdı. Yani topu bana atamazdı. Hande'ye gidecek olan topa üzülerek baktım. Çünkü onu kimse bloklamıyordu. Diğer takım da bunu fark etmiş olacak ki top tam Sıla'nın parmaklarına değerken koşup Hande'ye blok yaptılar.
Ama Sıla hepimizi yanıltarak plase yaptı. Topu kimseye göndermedi ve zıplayarak filenin üstünden tek eliyle yere attı. Kimse bunu beklemediğinden birkaç kişi tutmak için atıldı ama top çoktan yere çarpmıştı.
"Sanırım yedek pasörümüzü bulduk." Dedi koç sevinçle.
Geri kalan sürede Sıla'nın eli ayağına dolaştı, bize birkaç sayı kaybettirdi ama attığı paslarla sayıları geri aldırdı. Ve ben ilk defa antrenmandan bu kadar çok keyif almıştım.
Diğerleri soyunma odasına giderken bir süre daha Sıla'yla saha da kaldık.
"Becerebildim mi?" diye sordu çekinerek.
"Becermek ne kelime mükemmeldin." Diyerek övdüm onu. Kızarmaya başlayıp birkaç adım geriledi.
"Ben gidiyorum." Diye bir ses yükseldi tribünden. Damla antrenmanı izlemeye gelmişti.
"İyi git." Diye seslendim.
"Akşam Emirhan'da görüşürüz." Diyerek el salladı. Sıla karşılık olarak el sallarken bende bakmakla yetindim.
Sıla'yla biraz vuruşlara çalıştıktan sonra soyunma odasına gittik. Kimse kalmamıştı. Duşlardan birine girip üstümdeki teri attım. Bu sırada Sıla da iki yan tarafımdaki duşa girmişti. Şu an çıplaktı yani. Çıplak. Sıla çıplak.
Kafamı iki yana sallayarak edepsiz düşüncelerimden kurtulmaya çalıştım. Çünkü biraz daha düşünürsem her an kendi duş bölgemden çıkıp Sıla'nınkine kayabilirdim. Olaysız bir şekilde duşlarımızı alıp üstümüzü değiştirdik. Sıla'nın aldığı sesli nefesleri fark edebiliyordum. Zor duruyordu, tıpkı benim gibi.
Eşyalarımızı alıp okuldan çıktık. Neredeyse en sona biz kalmıştık.
"Araban nerede?" diye sordum arabaların tarafında göz gezdirirken.
"Seninle dönebilmek için otobüsle geldim." Dedi gülümseyerek. Bir an kalbim tekledi sandım. Ön koltuğa geçtiğinde bende sürücü koltuğuna geçtim. Eşyaları da arka koltuğa fırlattık.
Emirhan'ın evine doğru sürerken Sıla radyoyu kurcalıyordu.
"Telefonunu bağlasana." Dedim öneri sunarak.
"Boş ver çalar şimdi radyo da bir şey." Demesiyle radyodan ses yükseldi.
"Evet sayın dinleyiciler, dediğimiz gibi bugün eskilerin günüydü. Bir istek parçamız olan Oya ve Bora'dan Seni Bana Yazmışlar dinliyoruz." Dedikten sonra konuşan ses gitti şarkı başladı. Sıla gülümseyerek koltukta geri yaslandı.
Şarkıyı tabi ki de bilmiyordum. Çok eski şarkıydı ve hiçbir yerde duymamıştım. Hareketli bir şarkıydı. Sıla ise beni bir kere daha şaşırtarak şarkıya eşlik etmeye başladı.
"Bir şarkı yeter bana
Ya da aşkın ateş dansı
En sıcak iklimlerden
Estirmiştik bu romansı."Bana bakarak gülümsedikten sonra hızla gözlerini kaçırdı ama şarkıya yine de devam etti.
"Kim çözer bu deli kördüğümü
Bir tutam küle döndüğümü
Ellerin bana dokunmazsa
Kim bilir benim yandığımı"Gelen kısmı söylerken sesini yükseltip bana baktı.
"Hiç anlamaz mısın yar
Seni bana yazmışlar."Kalan bütün kısımlarda keyifle şarkıyı söylemeye devam etti. Seni bana yazmışlar kısmında özellikle seni yükselterek bana bakıyordu. Gülerek müziğin bitmesini bekledim. Müzik bittiğinde radyonun sesini kıstım.
"Anladım yârim. Seni de bana yazmışlar." Diyerek gülümsedim. Sıla'nın elinin kalbinin üstüne gidişini izledim. Benim de kalbim gereğinden fazla hızlı atıyordu. Gittikçe beni kendine çekiyordu Sıla. Ve şu an onu tutup kendime çekmek, dudaklarına kapanmamak için nefsimle bir yarış halindeydim.
'Öyle öpülesi görünüyordu ki. Saçlarından, alnından, boynundan ve dudaklarından birer öpücük çalmak istedim.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptalın Biri (GirlxGirl)
Kısa HikayeBaşlangıç Tarihi: 05.06.2018 Yarı Texting -,- Arkadaşlar sevişme çok (belki hiç) yok bu hikayede... Anonim: Ben bir ayyaşım Sekiz çizer ayaklarım Özlemişim sarhoşluğunu bu semtin sokaklarının Gecenin 1'i Aptalın biri Kalbinin dışında bekliyor içer...