~112~

702 96 221
                                    

Bana göre oldukça ilginç geçen bir gecenin ardından sabah saat on bir gibi uyanmış ve Jisung'la Felix'in çoktan gittiğini farketmiştim. O ikisi aynı bölümü okuyordu, bu yüzden sürekli birlikteydiler. Birbirlerinden sıkılmıyorlar mıydı?

Otele geldiğimde saat beşti. Önce gidip personel müdürümüz Seungmin'le konuşmuştum. Ona, birkaç hafta boyunca barda daha fazla durup daha çok çalışacağımı söylemiştim. O da bana fazladan para verebileceğini söyleyerek içimi rahatlatmıştı. Neyseki.

"Seungmin'le konuştun mu bugün hiç?"

Changbin elindeki özel şef bıçağını temizlemeye devam ederken kısa bir bakış attı bana.

"Sabah karşılaştık ama hiçbir şey söylemedi. Ben de bir şey söylemedim. Bu saatten sonra ne yapabilirim ki?"

Oh, onu ilk defa bu kadar umutsuz ve karamsar görüyordum. Bilmediğim başka bir şey mi vardı?

"Yani pes ediyorsun? Hem de bu kadar yaklaşmışken."

Temizleme bezini de bıçağı da bırakıp ellerini tezgaha yasladı ve derin bir nefes aldı.

"Hayır. Sadece strateji değiştiriyorum."

Başımı onaylar anlamda salladım sadece. Yorgun görünüyordu. Belki de bu kararı vermesi onun için en doğrusuydu.

"Yeni garson epey iyi bakıyorum."

Konuyu değiştirdiğimde masaların olduğu bölüme bakmış ve gülümsemişti.

"Öyle. Çok nazik ve tatlı bir çocuk. Sanırım Hyunjin ona ciddi ciddi aşık oluyor."

Hyunjin de yeni çocuk da masaların etrafında dört dönüyordu. Vızır vızır çalışıyorlardı. Büyük bir otelin restoranında garson olarak çalışmak da epey zordu.

"Adı neymiş bu arada?"

"Jeongin. Üniversite ikinci sınıfmış. Gastronomi okuyormuş. İşimi elimden alabilir yani."

Dalga geçer gibi güldüğünde ben de güldüm. Seungmin asla tecrübesiz bir şefi kabul etmezdi. Changbin'in bu konuda, neyseki, şansı vardı.
Kolumdaki saate bakıp iç çekerek ayaklandım.

"Mesai saatim başlamak üzere."

Changbin restorandaki duvar saatine baktıktan sonra bana dönüp kaşlarını çattı.

"Bu saatte mi? Daha dört saat yok mu tezgahı devralmana?"

Kapüşonlumun yakasındaki ipi çözerken yeni müşterilerle ilgilenen Hyunjin'i izledim bir süre.

"Birkaç hafta böyle devam edeceğim. Jisung sevgilisini getirdi eve. Mecburen daha fazla para kazanmalıyım."

"Misafir dediğin Jisung'un sevgilisi miydi?"

Kafamı iki yanda sallarken "Hayır, abisiydi", dedim.
Bu defa diklenip ellerini beline koydu.

"Abisi varsa neden sizde kalıyor?"

Gözlerimi devirerek ofladım.

"Amma çok soru soruyorsun Changbin. Oyalama beni işim var."

O yüzünü buruştururken ben de göz göze geldiğim Hyunjin'e gülümsemiş ve el sallamıştım. Aynı şekilde karşılık verdiğinde öpücük de attım. Bu defa yüzünü buruşturduğunda onu takmayarak çıktım restorandan.
Bara geldiğimde birkaç masa hariç her yer doluydu. Şaşırarak Vernon'a yardım etmeye başladım hemen. Daha üstümü değiştirip önlüğümü bile takamamıştım.

"Özel bir gün mü?"

Başını iki yanda sallarken "Bir züppenin doğum günü varmış", dedi.

Banginho StoriesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin