Minho aynadaki yansımasına bakarken düşünmeden edemiyordu. Chan'la son konuşmalarının üstünden üç gün geçmişti ve ikisi de birbirini görmezden geliyordu. Minho, Chan'ın gereksiz yere yükseldiğini anlayarak ima ettiği şey için özür dilemesini bekliyordu. Chan için durumlar başkaydı tabii.
"Gereksiz bir şekilde çok güzel gözüküyorsun."
Seungmin'in iltifatına karşı sessiz kalıp kendine bakmayı kesti Minho. Chan bizzat onunla konuşmak yerine Felix'le haber göndermişti ve Minho da hazırlanmıştı işte. Sonunda Minho'nun dediğine gelmişlerdi. O davete katılacak ve ismi öğrenecekti.
"Girebilir miyim?"
Felix kapıyı aralayıp sorduğunda başını salladı Minho. Seungmin tek kelime etmeden kalkıp odadan çıktı. Onları yalnız bırakmak istemişti nedense.
"Bu kulaklığın. Hyung, lütfen çok dikkatli ol. Kimseye güvenme ve bir an önce ordan ayrılmaya bak."
Minho kulaklığı kulağına yerleştirip saçlarını düzeltti ve yatağının üstüne bıraktığı maskeyi alıp boştaki eliyle Felix'in omzunu sıktı hafifçe.
"Endişelenme, hiçbir sorun çıkmayacak. Yinede bana göz kulak ol tamam mı?"
Felix, Minho'nun nazikçe gülümsemesine aynı şekilde karşılık verdi ve birlikte odadan çıktılar. Aslında Minho aklına takılan şeyleri Felix'e sormayı düşünmüştü ama emin olamıyordu. Bu evde kime güvenmesi gerektiğini bilmiyordu. Sanki herkese oynuyor gibi, ikiyüzlü gibi hissediyordu kendini. Chan'ın üniversitede takındığı tavırları düşününce, kendine bunu yakıştıramıyordu. Neyse o olmayı yeğlemesinin sebebini, istemeden edindiği yeteneklere bağlıyor olabilirdi ama bu karakterini değiştirmezdi.
"Hazırsanız çıkalım."
Minho başını salladı Hyunjin'e. Üçü evden çıkıp garaja geçtiler ve Minho bilerek arkaya oturup Seungmin ve Felix'in arasına girmiş oldu. Changbin, Jisung ve Jeongin önden mekanı ve insanları gözetlemeye gitmişti.
"Durumlar nasıl?"
Chan kulaklıklığını kullanarak önceden mekana gidenlerden birine sorduğunda bir süre cevap gelmedi. Felix laptopını açıp dizleri üstüne koymuş ve bağlantıyı kontrol etmişti bu sırada.
"Her şey normal gözüküyor", dedi sesi pürüzlü çıkan Changbin.
"Jeongin'in insanları kaşla göz arasında soyması dışında her şey yolunda", demişti Jisung da.
Minho istemsizce gözlerini devirirken yanındaki Seungmin gülmüştü hafifçe.
"Başına bela almadığı sürece istediğini yapabilir. Senin görevin ona göz kulak olmak Han."
"Hey, ben çocuk değilim ama Jisung hyung rahatsız olacağı için sorun değil."
Jeongin'in hazır cevaplığı Chan'ı gülümsetmişti. Seungmin sevgilisinin tatlılığıyla durduğu yerde mest olurken Hyunjin yüzünü buruşturmuştu.
"Beş dakikaya ordayız", dedi Chan konuyu kapatıp.
Minho elindeki siyah maskeyi dikiz aynasından bakarak takmış ve ellerini, gergin olduğunu belli edercesine dizlerine koyup ritim tutmaya başlamıştı.
Böyle bir ortama ilk defa girecekti ne de olsa. Sadece ayak uyduracaktı, aklındaki tek şey buydu....
Titreyen ellerim yüzünden sinirlensem de çabucak kendimi toparlamaya odaklandım. Derin birkaç nefes aldığım sırada yanımdaki, arabanın arka kapısına yaslanmış olan Hyunjin kıkırdayıp dikkatimi dağıttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Banginho Stories
FanfictionBirbirinden bağımsız minchan hikayeleri. (10 ve 11. hikayeler hariç*) (2.KİTAP YAYIMDA🥳) //Tamamlanmış Hikayeler// 1.Black Swan 2.Dorm Love 3.Morbidezza 4.Omnino Mutare 5.Pandilla ~OneShot~ 6.Mélangé 7.Hopena 8.Tilfeldighet 9.Negaidīti 10.Pintas 11...