Herkes geçen zamanla birlikte daha iyi hissediyordu. Kısaca özetleyecek olursam, Chan'la ilişkimizi diğerlerine de açıklamıştık. Genel olarak 'biliyorduk, belliydi' tarzı yorumlar almıştık. Seungmin ve Jeongin eskisi gibi yakınlardı, araları hiç bozulmamış gibilerdi hatta. Changbin ve Jisung'un arası, garip bir şekilde dün geceden sonra normale dönmüştü. Bu zamana kadar neden düzelmedikleri muammaydı. Hyunjin depresif halinden kurtulmuştu ve ne Seungmin'i ne de Jisung'u rahatsız etmiyordu. Gününün çoğunu Felix'le geçiriyor ve o ikisi bazen eve gelmiyordu.
"Nereye daldın öyle?"
Jaehyun'a dönüp dudak sarkıttım. Bir şeye daldığım yoktu. Sadece aşıktım.
"Boşver beni de, mantıklı davrandığını düşünmüyorum Jae. Bu işin sonunda ölebilirsin bile."
Bir şey söylemeyip kahvesini yudumlamaya başladı. Onun durumunu özetleyecek olursam, Taeyong'a yanaşmış ve onu seviyor gibi yapmaya başlamıştı. Amacı da Doyoung'a yakın olmaktı. Ona attığım videoyu da Doyoung'a göstermiş ve 'eğer benden kaçarsan Taeyong'a bu videoyu gösterir ve onu kıskandığımı söyleyerek seni yok etmesini isterim' demişti.
Resmen ya benimle Taeyong'dan gizli bir ilişki yaşa ya da öl demişti çocuğa. O da kabul etmişti söylediğine göre. Bana kalırsa Doyoung denen çocuk bunun altında kalmazdı çünkü o Taeyong'u seviyordu. Jaehyun'a bir şey yapmasından korkuyordum ama muhtemelen götü yemezdi. Aklı başında olan herkes Lee Taeyong gibi birine kafa tutmak istemezdi. Doyoung'un aklı başında mıydı, bilmiyordum."Ben böyle mutluyum Min. İstediğim zaman Doyoung'la, istediğim zaman Taeyong'la yatıyorum."
Göz kırpıp bitirdiği cümlesiyle yüzümü buruşturdum.
"Sormadım seni pislik", dedim gözlerimi kafenin dışına çevirip. Kıkırdayıp benim gibi dışarıya bakmaya başladı. Jaehyun'un ruhunda vardı şerefsizlik. Ben bir şey yapamazdım.
"Ee", dedi Jaehyun. Böylece yeniden ona çevirdim gözlerimi.
"Sizin şu büyük iş bitti mi yani?"Bahsettiği, Chan'ın çocukluğundan beri almak istediği intikamdan başka bir şey değildi. Hafifçe kafamı salladım.
"Gözümüz kulağımız hapishaneden gelecek haberde şimdi. Bitti sayılır", dedim itinayla.
"Yalnız tam senlik olduğu nasıl da belli. Plana bak, intikam gibi intikam cidden."
Gözlerimi devirip dışarıya baktım yine. Chan'ın tam benlik olduğunu zaten biliyordum. Acaba ben de ona uyuyor muydum? Saçma sapan şeyler düşünme Minho.
"Taeyong mesaj atmış."
Bıkkın sesine rağmen yüzünde beliren ifadeden aslında bu ilgiyi sevdiğini anlayabiliyordum.
"Ben kalkayım. Sen de gelecek misin?"
Başımı onaylar anlamda sallayıp kabanımı giydim ve birlikte hesabı ödeyip çıktık kafeden. Jaehyun'la adam gibi oturup konuştuğumuz ilk seferdi bu. Bir nevi arkadaşlığımızı resmileştirmiştik.
Eğer yaptığı planın sonunda ölmezse, bu şekilde devam edebilirdik....
Geldiğim mekana kısaca bakındıktan sonra güvenliğin yönlendirmesiyle üst kata çıktım. Kapısı canlı bir kırmızı olan odaya girdiğimde, elindeki dosyayı masaya bırakıp ayağa kalktı Chan. Burası çok sık gelmediğimiz tapusu Chan'ın üstünde olan küçük bir eğlence mekanıydı.
"Hoşgeldin", dedi sıcak gülümsemesiyle.
Gözlerimi karmakarışık masasından ayırıp kabanımın düğmelerini çözerken ona yaklaştım ve hiç beklemeden dudaklarımızı birleştirdim.
Ayrı kaldığımız şu kısacık zamanda onu çok özlemiştim.
Ellerimi yanaklarına çıkarıp kafamı hafifçe sola eğmiş ve daha çok öpmüştüm onu. Kabanımın altından belime dolanan elleriyle beni kendine çekti.
Kaybolup gitseydim onda, hiç ziyanım olmazdı. Kalbimi bu kadar hızlandıran ve yanaklarımı pembeleştiren bir kişi dahi girmemişti daha önce hayatıma. Ondan başka kime teslim olup, gardımı indirebilirdim ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Banginho Stories
FanfictionBirbirinden bağımsız minchan hikayeleri. (10 ve 11. hikayeler hariç*) (2.KİTAP YAYIMDA🥳) //Tamamlanmış Hikayeler// 1.Black Swan 2.Dorm Love 3.Morbidezza 4.Omnino Mutare 5.Pandilla ~OneShot~ 6.Mélangé 7.Hopena 8.Tilfeldighet 9.Negaidīti 10.Pintas 11...