~52~

657 95 94
                                    

Onun yardımıyla Changbin'e, Jeongin'e ve Jisung'a gerçekte ne olduğumu söyleme cesareti bulmuştum. Onunla yeni duygular tatmış ve kim olduğumu kabullenmiştim. Beni her şeyimle bilen, kusurlarıma rağmen seven ve gözüm kapalı inandığım tek kişiydi. Böyle bir bilgiyi benden neden saklamak istemişti? Hyunjin'in durumundan haberi olmamış mıydı? Yoksa Hyunjin'le bir alıp veremediği mi vardı?

Akla gelebilecek en saçma şeyi bile düşünmüştüm yol boyunca. Seungmin, ona gördüğüm her şeyi anlattıktan sonra fenalaşmıştı. Neden bu tarz bir tepki verdiğini bilmiyordum. Ya tüm bunları kaldıramıyor ya da Hyunjin'e karşı bir şeyler hissediyordu.
Kendine gelir gelmez onu Hyunjin'e götürmemi istemişti. Doğrusu, bu kadar çabuk olacağını düşünmemiştim ama bu beni inanılmaz rahatlatmıştı. Her ne kadar ortada bilmediğim şeyler dönse de iki arkadaşımın da mutlu ve sağlıklı olmasını istiyordum.

Eve geldiğimizde Felix bizi karşıladı ve birlikte salona geçtik. Seungmin hemen Hyunjin'in yanına oturdu ve elini kavrayıp sol göğsünün üstüne getirdi.
Kaşlarım çatık bir şekilde ne yaptığını anlamaya çalışıyordum ki Jeonghan beni aydınlattı.

"Bağlandığı insanın kalp atışını hissetmesi gerek ki yaşayabilsin."

Seungmin tüm bunları nerden biliyordu? Benden gizli Hyunjin'le birkaç kere daha buluştuğuna emindim ama kanıtım yoktu.

"S-seungmin?"

Hepimiz aynı heyecanla Hyunjin'in eski haline dönen gözlerine baktık. Duygusal biri değildim ama bugün dayanamıyordum nedense. Gözyaşlarım bir kere daha zorlarken ben de inat edip geri yolladım onları.

"Özür dilerim Hyunjin. Benim yüzümden acı çektin. Hislerimi saklamakla hata ettim. Çekip gideceğini düşünmemiştim ve seni durduramadım da. Özür dilerim."

"Ona biraz kan getirmeliyim", diyerek aramızdan ayrılan Jeonghan'dan sonra Hyunjin ve Seungmin ikilisine odaklanmaya devam ettim.

"Kendini suçlama. Ben de sakladım hislerimi. Beni sevmediğini düşünüp çok kırdım seni. Senden nefret etmeye çalıştım, uzaklaştım. Geçer sandım ama olmadı. Asıl ben özür dilerim."

Jeonghan elindeki bardakla salona girip Hyunjin'e uzattı ve yeniden yanımıza geldi. Üçümüz salonun girişinde dikilmiş dizi izler gibi ikiliyi izliyorduk.

"Dönüştür beni."

Seungmin'in aniden söylediği şeyle Hyunjin ağzındaki sıvıyı zar zor yuttu ve hayretle ona baktı.

"Dönüştür işte, hislerimiz karşılıklı. Kendi isteğimle olduğu için canım yanmayacak."

Buna bu kadar kısa sürede nasıl karar verebilmişti? Cidden bilmediğim ne dönüyordu burda? Ne ara yaşanmıştı aralarında bunca şey?

"Tamam çocuklar, biliyorsunuz ki Hyunjin'in önce gücünü toplaması gerek. İkiniz Hyunjin'in odasına geçin, biraz hasret giderir tüm bunları iyice konuşursunuz."

Jeonghan'ın önerisiyle Seungmin kalkmış ve Hyunjin'in koluna girip onu da kaldırmıştı. Geçmeleri için kenara çekildiğimizde Hyunjin duraksayınca ona diktim gözlerimi.

"Teşekkürler hyung."

Bana hitaben konuştuğunda hafifçe gülümsedim sadece. Sonra tekrar yürümeye başladılar ve onlar gözden kaybolduğunda geçip tekli koltuğa attım bedenimi.

"Neden her şeyden en son benim haberim oluyor?"

Felix kafasını iki yanda sallayarak karşımdaki koltuğa oturdu.

"Senin değil, Johnny hyungun en son haberi oluyor her şeyden."

İstemsizce güldüm. Johnny çok çalışıyordu. Vampirlere ait olan bir ticaret şirketinin CEO'suydu. Haliyle sürekli işteydi. Bu yüzden evle pek ilgilenememesi normaldi.

"Sevinmeli miyim?"

İmayla sorduğumda gözlerini kaçırıp ellerine bakmaya başladı. Onun bu tatlı hallerine alışamamıştım hala.

"Senle ciddi bir konuşma yapacağım hiç aklıma gelmezdi."

Jeonghan'ın kapı pervazına yaslanmış bedenine baktım. Evet, benim de gelmezdi. Jeonghan ve ben kayıp ikizler gibiydik. Beynimiz hemen hemen aynı çalışıyordu belki de. Onunla ciddi bir konuşma yapmam mümkün değildi. Tabii, normal şartlarda.

"Chan neden bunu saklamanı istiyordu?"

Sorumla gözlerini kısa bir an Felix'e çevirmiş sonra göğsünde bağladığı kollarını çözüp diklenmişti.

"Bunu ben söyleyemem."

Kafamı salladım onaylar anlamda. Jeonghan salondan çıkarken bakışlarımı Felix'e diktim.

"Sen söyleyebilir misin peki?"

Felix elleriyle oynamaya devam ederken bakışlarını gözlerime sabitledi.

"Chan hyung birazdan gelecek. Ona sorsan?"

Dudaklarımı birbirine bastırıp yine kafamı salladım. Onları zorlamaya hakkım yoktu.
İkimiz de sessizce oturmaya devam ettik bir süre. Sessizliği bozan Felix oldu.

"Ona çok kızma olur mu? Ne yapıyorsa hep senin için."

Böyle söyleyince daha da meraklanmıştım. Yinede bununla ilgili daha fazla konuşmamaya kararlıydım. Chan'a soracaktım, bir başkasına değil.

"Changbin'le mi buluşuyorsun?"

Aniden böyle bir soru beklemiyor olacaktı ki gözleri büyüdü ve telaşla ayağa kalktı.

"B-benim biraz işim var. Sonra konuşuruz hyung."

Koşar adım salondan çıktığında kollarımı göğsümde birleştirdim. Changbin eve geldiğinde aldığım koku kesinlikle Felix'e aitti. İyi de neden benden saklıyorlardı? Dışardan çok mu korkutucu görünüyordum acaba?



...



"Biraz konuşabilir miyiz?"

Hyunjin'in odasından çıktığımızda ona ciddi bir bakış attım. Buna rağmen gülümsedi ve elimi tutup odamıza yönlendirdi beni.
Işığı açıp çok da bir işe yaramayan yatağa oturdum ve onun üstünü değiştirmesini bekledim. Lacivert kazak yeri boylarken parıldayan tenine baktım doya doya. Üstüne siyah, uzun kollu bir gömlek giydikten sonra kotunu çıkarıp yerine yine siyah renkteki eşofmanını giydi. Çıkardığı kıyafetleri alıp odadaki banyoya girdi ve çok geçmeden çıkıp karşıma oturdu.

"Ne konuşmak istediğimi tahmin edebiliyorsundur", dedim ciddi ifademi bozmadan.
Sessiz kaldı.

"Ben insanken", diye başladım söze. İfadesi bir gram değişmedi. Gözlerime bakmaya devam etti sessizce.

"Hyunjin'in başına gelen şey, senin de başına gelmiş olabilir mi?"

En mantıklı açıklama buydu. Saatlerce düşünmüş her ihtimali değerlendirmiştim. Cidden buydu. Yoksa böyle bir bilgi bizim için gereksiz olurdu. Bilmemi gerek görmediği gibi saklama gereği de duymazdı.

"Evet."

Bu kadar mı?
Ona devam etmesi için büyülttüğüm gözlerimle bakmaya başladım. Tek eliyle saçlarını karıştırdıktan sonra nihayet konuşmaya karar verdi.

"Yurtdışından gelip sizin kampüse kaydolduktan sonra senden hoşlanmaya başladım. Hyunjin sayesinde çabucak tanıştık da ama vampirlere karşı olan tavrını bilmeyen yoktu. Bu yüzden sana o anlamda yaklaşmaya cesaret edemedim. Benden nefret etmene dayanamazdım.
Bir gün, arkadaşlarımla gittiğimiz karma bir barda seni gördüm..."




~




Bölüm sonu!!!

Banginho StoriesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin