~179~

325 53 243
                                    

Kasım ayının başında, havanın iyice soğumasıyla birlikte birçok insan eve kapanmıştı. Gerekmedikçe dışarı çıkmayan bir diğer insan da Hyunjin'di. Bu bir ay boyunca, o garip yerden aldığı kağıdın üstündeki yazıları ortaya çıkarmanın yollarını aramıştı. Eh, uzun bir araştırma ve çabanın sonucunda yöntemi bulmuştu.
Eski dönemlerde bazı ajanların kullandığı bir yöntemle saklanmıştı yazılar. Kağıdı bir karışıma batırıp çıkardığında yok olurken, diğer bir karışıma batırınca da ortaya çıkıyordu.

Bu karışımı yapmak hayli zor olduğundan evden çıkamıyordu. Seungmin'den saklaması zor olacağından, Minho ve Felix'in evinde kalmaya başlamıştı. Felix planları için yeniden Changbin'in evine yakın olan evine geçtiği için de Hyunjin tamamen yalnızdı. Olmasını istediği şey de buydu.
Arada bir, araştırdığı malzemeleri almak için dışarı çıkıyor ve başka hiçbir şey yapmadan geri dönüyordu. Elbette bu hali önce sevgilisinin dikkatini sonra da arkadaşlarının dikkatini çekmişti. Hepsine ayrı ayrı bir şeyler söyleyip elinden geldiğince oyalamaya çalışıyordu onları. Özellikle Seungmin'den kaçmak giderek zorlaşmaya başlamıştı. Birkaç gün daha, diyordu kendi kendine. Sonra kağıttaki yazıları okuyabilecek ve Seungmin'in ne çevirdiğini, Minho'nun da saklamak istediği şeyi öğrenecekti.

Öte yandan Jisung'un durumu giderek anormalleşiyordu. Kimse ona gidip 'öl ya da dönüş' dememişti ama zaten gerek de yoktu. Jisung öyle normal davranıyordu ki, sanki vampirlerin varlığından ve kardeşinin de onlardan biri olduğundan bi habermiş gibiydi. Minho'ya göre bu gayet iyi bir savunma yöntemi olsa da Jeongin, abisi için endişeleniyordu. Ne zaman eve dönse Jisung ya uyumuş ya da odasında oluyordu. Çıkıp Jeongin'le konuşmayı geç, aynı evin içinde resmen ondan kaçıyordu. Bazen kapıda karşılaştıklarında Jeongin'in sorularına kısa cevaplar veriyor ve hemen gözden kayboluyordu. Jeongin bu konuda ne yapacağını bilmiyordu ama abisinin tehlikeden uzak olduğunu bildiğinden memnundu da.

Diğer bir çıkmazı da Jeno yaşıyordu. Bir ay önce aldığı zarfın kaynağını bulmak için çabaladıysa da bir şey elde edememişti. Zarfın postacıyla hiçbir alakası yoktu. Belki de bu yüzden gün geçtikte meraklanmıştı. Yinede yapacak bir şey bulamamıştı. Kendini, zarfın yanlış adrese geldiğine inandırmaya çalıştı bir süre. İçini rahatlatmamıştı ama bugüne kadar unutmasını sağlamıştı.

Kütüphaneden döndüğü vakit kapıda yeni bir zarf gördüğünde istemsizce etrafına bakındı. Kimse yoktu. Zaten şehirden uzaktaki evlerine kim, neden postayla zarf yollayacaktı ki? Başından beri çok şüpheli bir durumdu.
Jeno zarfı alıp bahçeye doğru adımladı ve eve özellikle arkasını dönüp içindeki parşömen kağıdı çıkardı. Geçen ayki ile aynıydı. Sadece tarih değişmişti.

Jedantre.
(On birinci ay)

Kartı montunun cebine koyup zarfı tekrar tekrar inceledi. Hiçbir şey yoktu. Bu gizemi tek başına çözemeyeceğine bir ay önce emin olmuştu. En iyisi Minho'ya danışmaktı. Onun olağanüstü bir beyni olduğuna birçok kez şahit olmuştu Jeno. Bu yüzden herkesten önce Minho'ya gitmeyi mantıklı buluyordu. Şimdilik Jaemin'e söylemeyecekti çünkü bir şey çıkmazsa, durduk yere huzuru bozulsun istemiyordu.

"Jeno? Ne yapıyorsun orda, gelsene."

O kadar dalmıştı ki dış kapının sesini duymamıştı. Zarfı elinde buruşturup doğal bir şekilde arkasına saklayarak Jaemin'e döndü.

"Güllere bakıyordum", dedi gülümseyerek.
Duyduğu cevap hoşuna gittiği için Jaemin de gülümsedi. Sonra Jeno'yu içeri alıp kapıyı kapattı.

"Üstümü değiştirip geleceğim."

Jaemin başıyla onaylayıp salona geçtiğinde rahatladı Jeno. Montunu dikkatle astıktan sonra buruşturduğu zarfı da onun cebine koydu. Yarın bunu giyip kütüphaneye giderse, onu da diğer zarfın bulunduğu dolaba koyardı.
Kafasında tonlarca soru işareti olmasına rağmen bir şey kesindi. Minho'ya zarfları gösterecekti.




Banginho StoriesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin