Ne çabuk geldik, yüz bölüm olmuş. Az mı yazmışım be :) Siz çok sevgili okuyucularıma teşekkürler☺️Hadi 200'ü de birlikte görelim😉
"Abim bunu yanınıza bırakmayacak. Beni kaçırmak ne demekmiş göreceksiniz."
Minho yüzünü buruşturup Jeongin'in başında duran betaya işaret verdi. Beta, sandalyeye özel zincirlerle bağlı olan alfaya yaklaşmış ve elindeki bantla ağzını kapamıştı.
Bu sırada odaya başka bir beta girmiş ve Minho'ya yaklaşıp beklediği haberi vermişti."Batı'nın alfası Bang Chan geldiler."
Minho gözlerini büyültüp oyuncu bir edayla yerinden kalkmış ve haberi getiren betasıyla birlikte odadan çıkmaya yeltenmişti. Bu sırada Chan odaya girip karşısına dikilmişti bile.
"Arkamdan iş çevirdiğini biliyordum. Jeongin'i kaçırmaktaki amacın ne Minho? Serbest bırak onu."
Minho betalarına çıkmalarını işaret edip kollarını göğsünde birleştirdi ve birkaç adım gerileyip sandalyedeki Jeongin'in yanına geldi.
"Amacım seni ne zamandan beri ilgilendirir oldu? Bu işe karışmamanı tavsiye ederim Chan. Aksi takdirde kalbini kıracağım."
Chan, sandalyedeki sessizce onları izleyen alfaya kısa bir bakış atmış ve birkaç adımda Minho'nun karşısına geçmişti yeniden.
"Onu kaçırdığından haberdarlar. Adamların her yere Liexhelbeck'ten izler bırakmış. Bunun sonunda savaş var, Thoirfleq'le karşı karşıya kalacaksın. Hem de yalnız başına."
Minho kollarını indirip Chan'a biraz daha yaklaşmış ve tek elini onun yanağına koymuştu.
"Bana yardım etmeyecek misin?"
Chan başını hafifçe onaylamaz anlamda sallayıp "Hayır", dedi.
"Bu işe kalkışırken bana sordun mu ki sana güvenip savaşa gireyim."Minho dudaklarını büzdüğünde Chan onun kollarını tuttu ve ikna edici bir ses tonuyla devam etti.
"Jeongin'i geri götürüp senin adına Yongbok'la konuşurum. Aramızdaki hukuk sizinkinden daha derin. Beni dinleyecektir. Hm?"
Minho başını tereddütle iki yanda sallayınca bu defa yanaklarına çıktı alfanın elleri.
"Bana güvenmek zorundasın Minho. Söz veriyorum Thoirfleq'i ani bir kararla Liexhelbeck'e saldırmadan durduracağım. Jeongin'i serbest bırak yeter."
Minho kısa bir sessizliğin ardından bu defa başını onaylar anlamda salladı ve uzanıp minik bir öpücük bıraktı Chan'ın dudaklarına.
Chan hayretini gizleyerek gülümsedi ve uzaklaştı alfadan. Minho da odanın kapısına varıp betalarına seslendi ve içeri giren iki betaya, Jeongin'in zincirlerini açmaları için emir verdi.Jeongin'in anlamsız ve şaşkın bakışlarına karşın Chan yeniden gülümsedi. Alfanın omzunu sıktı ve "Güvendesin", diye fısıldadı.
Minho ikiliyi, malikaneden çıkana kadar uzaktan izlemeyi tercih etti. Chan Jeongin'i Liexhelbeck'in sınırına ulaştırdığında, onlara eşlik eden betasından işaret alacak ve çoktan hazırladığı sürüsünün başına geçecekti Minho.
Planın birinci kısmı tamamlanmıştı....
"Abi, gitmeden bilmen gereken şeyleri söylemeliyim sana. Batı ve Doğu sürüsünün alfalarıyla ilgili."
Yongbok kardeşine şefkat dolu bakışlarını yollarken çıkmak üzere olduğu kapıyı kapatmış ve geçip minik koltuğa oturmuştu. Chan Jeongin'i Thoirfleq'e getirdiğinde Yongbok onu misafir odasına aldırmış ve kardeşinin iyi olduğundan emin olduktan sonra yanına döneceğini söylemişti. Jeongin de duyduğu ve gördüğü ne varsa anlatmalıymış gibi hissediyordu tabii.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Banginho Stories
FanfictionBirbirinden bağımsız minchan hikayeleri. (10 ve 11. hikayeler hariç*) (2.KİTAP YAYIMDA🥳) //Tamamlanmış Hikayeler// 1.Black Swan 2.Dorm Love 3.Morbidezza 4.Omnino Mutare 5.Pandilla ~OneShot~ 6.Mélangé 7.Hopena 8.Tilfeldighet 9.Negaidīti 10.Pintas 11...