~123~

781 97 100
                                    

Bugün oldukça garip bir gün geçiriyordum. Sabah kahvaltı sofrasında Hyunjin'in düşüncelerini duymuş, pratik yaparken Jeongin'le kavga ettiğinde de bile isteye ne düşündüğünü öğrenmiştim. Garipti çünkü kavga etmek hoşuna gidiyordu. Sorunu buydu. Olur olmadık şeylerden maraz çıkarıyor ve Jeongin'e sataşıyordu. Sebebi sadece onunla kavga etmeyi sevmesiydi.
Bu garipliğin üstüne, yurda döndüğümüzde öğle yemeği için toplandık ama Chan hyung ortalarda yoktu. Bu çok daha garipti çünkü o, yemek zamanında ortadan kaybolmazdı hiç. Hatta oyuna dalan bizleri sürükleyerek sofraya oturturdu.

"Acıkmadığını söyledi, yemeyecekmiş."

Karşıma oturan Seungmin'e bakmadan ayağa kalktım. Onu Chan hyungu çağırması için yollamıştım ama becerememişti nihayetinde.

"Siz başlayın."

Onaylamalarını beklemeden koridora girdim yavaşça. Biliyordum ki, yemeğin başında beklemek eziyetti onlar için.
Jeongin'le paylaştığı odanın kapısını tıklattım hafifçe. İçeri girdiğimde, gözleri kapalı bir şekilde yatağında sırt üstü uzanıyordu. Kapı sesini duyunca gözlerini açtı ve kısa bir an bana bakıp duvar tarafına döndü.

"Seungmin'e aç olmadığımı söyledim."

Pratikteyken de pek bir dalgındı. Onunla göz teması kurup ne düşündüğünü anlamaya çalışmıştım ama benden kaçmıştı her seferinde. Sanki biliyor gibi. 

Yanına vardığımda arkasındaki boşluğa oturdum. Biraz zor sığmıştım ama olsun.
Bir elimi omzuna koyup hafifçe sıktım.

"Hyung, iyi misin?"

Basit bir soruydu ama o ne demek istediğimi biliyordu. Çocuklar fark etmeyebilirdi ama ben bu ansızın gelen zihin okuma özelliği olmasa dahi ondaki farklılığı görebiliyordum. Biz uzun zamandır bir aradaydık ve arkadaştık. Nasıl görmezden gelebilirdim bu halini?

"İyiyim. Sorun yok, git hadi."

Yüzüme bile bakmıyordu. Nasıl inanacaktım söylediklerine?

"Böyle yapma. Bir şey sıkmış canını. Bana söyleyebilirsin biliyorsun. Biz çok yakın arkadaşlarız."

Cümlem biter bitmez yeniden sırt üstü döndü ve omzundaki elim boşluğa düşerken gözlerimiz buluştu.
Arkadaş mı? Yakın arkadaş mı?

"Cidden böyle olduğumuzu düşünüyorsun", dedi sorar gibi.
Kötü bir şey mi söylemiştim? Buna neden bu kadar içerliyordu?

"Eğer istemiyorsan olmayız", dedim omuz silkerek. O an aklıma daha iyi bir fikir gelmemişti.

"Minho, sorun yok tamam mı. İlgine teşekkürler ama ben gerçekten iyiyim. Gidip yemeğini ye, aç kalma."

Tavana diktiği gözlerini kapadığında yüzümü buruşturarak odaklanmaya çalıştım. Hadi ama gözleri kapalı olabilirdi ama yanıbaşımdaydı. Bir şeyler görebilmem gerekirdi.

"Hadi", diyerek kolumu dürttü.
Yok, bu şekilde öğrenemezdim. Acaba çocuklara yaptığım şeyleri ona da yapmaya başlasam, beni kendine daha yakın hisseder miydi?
Böyle olunca üzülüyordum, işe yaramaz hissediyordum. O bizim derdimizi sıkıntımızı kendi derdi sayıp yanımızda oluyor, bize güç veriyordu. Her zaman iyi, hoş karşılıyordu. Ona yardım etmek, yükünü az da olsa hafifletmek istiyordum. Yaşı ona yakın olan bir ben bir de Changbin vardı. Biz de onu anlayıp yardım edemezsek tüm bu yükleri sırtlanmakta zorluk çekerdi. O iyi olmazsa Stray Kids de iyi olamazdı.

"Hey", dedim gözlerini açmasını umarak.
Kıpırdamadı ve sadece 'hm'ladı. Gözlerimi devirerek kendimi kısaca gaza getirmiş ve zaten sığamadığım yataktan kalkmıştım. Sonra beklemeden ellerimi yastığına, bacaklarımı da bacaklarının iki yanına koyup üstüne geçtim. Bayağı, genelde Hyunjin'e yaptığım gibi uzanmıştım. Haliyle görev başarılı olmuş ve garip sesler çıkararak gözlerini açmıştı.

Banginho StoriesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin