Chan yine esirini kontrol etmeye bizzat kendisi gelmişti. Dün yaptığı itiraftan sonra biraz çekingen yaklaşıyordu ona. Çünkü Minho tek kelime etmemiş ve uzun sessizliğin ardından alfanın kucağında uyuya kalmıştı.
"Burda çok yalnızım. Kuşlarım beni özlemiştir. Onları yanıma getiremez misiniz?"
Chan, alfanın isteğine kaşlarını çattı ancak olumsuz düşünmedi. Yinede sadece kuşlarını görmek için böyle bir istekte bulunması garipti. O kadar mı sıkılmıştı?
"Onlar için bir bahçe inşa etmemiş miydiniz? Hepsini nasıl getirebilirim size?"
Minho birleştirdiği kollarını çözdü ve koltuktan kalkıp alfanın karşısına geçti. Masum bir ifade yüklediği bakışlarını Chan'ın gözlerine dikti.
"Haklısınız, hepsi olmaz. O zaman yalnızca güvercinimi getirin bana. Ruhumu iyileştiren tek şeyi mahrum etmeyin benden nolur."
Chan kısaca düşünüp bu isteğin biraz öncekinden daha mantıklı olduğuna karar verdi. Hafifçe başını salladı ve "Pekala", dedi.
"Liexhelbeck'e güvercininizi vermeleri için haber yollayacağım."Minho kocaman gülümsedi ve halsizliğini görmezden gelerek alfaya daha çok yaklaşıp sarıldı ona. Chan bu sıcak davranışa aynı şekilde karşılık verdi sadece. Basit bir güvercin ne kadar da önemliydi Minho için. İnce bir ruhu var, diye düşündü Chan. Sorgulamadı daha fazla. Minho da alfanın saçlarını severken kokusunu çekti içine. Tüm düşüncelerinin yönünü değiştiren bu alfaya karşı ne yapacaktı?
...
Hyunjin gelen haberle birlikte kafesin etrafını şeffaf bir örtüyle kaplatmış ardından Komutan Jeno'ya sınıra gitmesi için izin vermişti. Komutan gider gitmez de sürünün başına geçmiş ve yola çıkmıştı. Her şey sorunsuz ilerlemiyordu tabiki. Seungmin ne için hazırlandıklarını duyar duymaz kıyameti koparmıştı ve sonuç olarak odasına kilitlenmişti. Kapıya ve pencerelerin bulunduğu bölüme nöbetçiler dikmişti Hyunjin. Zaten tehlikeli işlerle uğraşıyordu, bir de Seungmin'in saldırganlığıyla uğraşamazdı.
Chan Hyunjin'e karar vermesi için iki gün süre tanımıştı. Söylediğine göre ikinci günün sonunda Minho'yu öldürecek ve Liexhelbeck'i baş alfası yokken zorla alacaktı. Hyunjin sadece bekle ve gör, diyordu ona içinden. Sadece Chan'ın değil, Minho'nun da bir planı vardı ve Hyunjin, baş alfanın planlarının başarısızlıkla sonuçlandığını nerdeyse hiç görmemişti.Öte yandan Komutan Jeno yanındaki iki betayla sınıra gelmiş ve kafesi, Quexilherdli betaya teslim etmişti. Şimdi yapması gereken baş alfadan gelecek işareti beklemekti. Bu yüzden Quexilherd'in betaları ayrılırken Komutan Jeno ve betalar sınırda durmaya devam etti.
Quexilherdli betalar hızlı bir şekilde şehire girip malikaneye ulaştıklarında Chan bizzat karşıladı onları. Kafesi teslim aldığında, üstündeki örtüyü kaldırıp inci gibi parlayan tüylere sahip olan güvercine baktı uzunca. Minho'nun ona bu kadar bağlı olması normal gelmişti şimdi. Çok güzeldi.
Daha fazla oyalanmayıp malikaneye girdi ve hayvanların bakımıyla ilgilenen betanın yanına geldi. Güvercini kontrol ettirecekti çünkü hala aklı başındaydı. Beta güvercine bakarken Chan da kafesi inceledi kısaca. Beş dakikalık muayeneden sonra beta hiçbir sorun olmadığını söyleyerek kafesiyle birlikte Chan'a geri verdi güvercini.Böylece Minho'nun istediği gibi gelişti her şey. Güvercinin işlemeli kafesinin içinde, zeolitlerin altındaki minik şişeyi kimse farketmedi. Minho kafesi alır almaz kocaman gülümsedi ve Chan'ın elini kavradı.
"Teşekkür ederim."
Chan alfanın parlayan gözlerine uzunca bakmış ve ondan uzaklaşmıştı. Yapması gereken önemli işleri vardı. Onunla kalamazdı. Hyunjin'e verdiği iki günlük sürenin sonuna gelmek üzereydiler. Başka bir şey düşünmemişti Chan. Mecburen bu riski göze alarak Liexhelbeck'e saldıracaktı. Gerçekten de Minho'ya zarar veremezdi. Zaten Hyunjin'in Liexhelbeck'i öylece bırakacağını hiç düşünmemişti. Savaşa ve kayıplara hazırlamıştı kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Banginho Stories
FanfictionBirbirinden bağımsız minchan hikayeleri. (10 ve 11. hikayeler hariç*) (2.KİTAP YAYIMDA🥳) //Tamamlanmış Hikayeler// 1.Black Swan 2.Dorm Love 3.Morbidezza 4.Omnino Mutare 5.Pandilla ~OneShot~ 6.Mélangé 7.Hopena 8.Tilfeldighet 9.Negaidīti 10.Pintas 11...