~137~

584 82 225
                                    

Chan burda bulunmanın gittikçe tehlikeli olduğunu hissedebiliyordu. Aslında tek yapmaları gereken şu aptal akıllı telefonları hayatlarına tamamen almaktı.
Sırf bu yüzden planları bozulursa kimi suçlayacağını biliyordu. Geri kafalı olduğu için kendini elbette.

Kadehi dudaklarına götürüp birkaç yudum aldı yavaşça. Sıcak ve tazeydi. Taeyong'un kan tedariğini nerden yaptığını bilmiyordu, bu yüzden onun sunduğu hiçbir ikramı kabul etmemişti. Bugüne kadar.

"Wonwoo çok ketumdu. Tek kelime etmedi işle ilgili. Ondan bir şey çıkmayacağını anladığım için Jeongin'e Mingyu'yla konuşmasını söyledim. Sadece bir depoları olduğunu ve içinde çok değerli bir şey sakladıklarını söylemiş."

Jaemin'in açıklamasından sonra yüzünü buruşturdu Taeyong. Neden ilerleme kaydedemiyorlardı? Bir depo vardı. İçinde de savaşta işe yarayacak önemli bir silah. Hepsi buydu.

"Bu arada bir daha kütüphaneye gelme Jaehyun."

Taeyong düşüncelerini bir kenara bırakıp açıkça dile getirdiğinde sırıttı Jaehyun.

"Neden", diye sordu alayla.
"Çalışanını sevdim. Fazla ilgili."

Taeyong ona gözlerini devirdiğinde Jaemin tekrar söze girdi.

"Mesele deponun yerini bulmak. Eh, bunu da Taeyong yapacak sanırım."

Taeyong'un daha çok kaynağı olduğu kesindi. Bu yüzden Jaemin bu görevi onun yapması gerektiğini savunmuştu.

"Jeongin ne olacak?"

Taeyong istifini bozmadan Chan'a hitaben sorduğunda bir süre sessizleşti ortam. Taeyong dahil, Jaehyun ve Jaemin de Chan'a bakıyordu bir cevap vermesi için.

"İşe yaramaya devam ederse ödüllendiririz."

Chan şimdilik bunu düşünmek istemiyordu. Çocuk kafayı yemek üzereydi onun gözünde. Genç olmasına rağmen fazla hevessiz ve isteksizdi. Tek bir dileği vardı, dönüşmek. Tıpkı bu odada bulunan dörtlü gibi vampir olmak istiyordu. Hayatına ölümsüz olarak devam etmek istiyordu Jeongin. Bu yüzden onlara yardım ediyordu.

"Depoyu bulduğumda haberleşiriz", dedi Taeyong.
Böylece üçlü kütüphaneyi terk ederken Taeyong biraz daha kaldı orda.

Chan, Jaemin'e kısa bir bakış attıktan sonra yeniden dışarıyı izlemeye başladı. Son model arabalarının şoförü de bir vampirdi. Bu yüzden hiçbir çekincesi yoktu Jaemin'le konuşmakta.

"O insanla neden ilgileniyorsun?"

Jaemin ön tarafta oturan Jaehyun'la dikiz aynasından kısaca bakışmış sonra da Chan'a dönmüştü.

"Sadece takılıyoruz."

Chan dışardaki gözlerini küçüğe çevirmiş ve yüzüne alaylı bir ifade yerleştirmişti.

"Bir şeylerden şüphelenir ya da öğrenirse ne yapman gerektiğini biliyorsundur."

Jaemin kaskatı yüzüyle önüne dönmüş ve sessiz kalmayı seçmişti. Chan da üstelemeyip dışarıyı izlemeye devam etti. Aniden aklına, barda gördüğü ismini bilen çocuk geldi. Minho.
Kimdi ya da gerçekten de sıradan bir insan mıydı emin değildi Chan. Üstelik ne söylediyse kafayı bulduğu için söylediğinin farkındaydı. Sadece cesareti ve tavırları hoşuna gitmişti. Arabadakilerin duymasını önemsemeden güldü birden. Ne olduğumu ve neler yaptığımı bilse yaklaşır mıydı bana, diye düşündü.

"Yoksa barda ayaküstü yediğin çocuğu mu düşünüyorsun?"

Jaemin'in muzip sesiyle düşüncelerinden sıyrılıp histerik bir şekilde güldü bu defa. Ne olursa olsun birbirlerine karşı dürüst olmaları, her zaman durumu kurtaran yegane özellikti.

Banginho StoriesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin