~157~

439 84 117
                                    

Jaehyun, elleri ve ağzı bağlanmış Dino'ya kısa bir bakış atıp not almaya devam etti.
Changbin'le yeni gelen uyuşturucuları sayıp sıralamaları gerekiyordu ancak Jaehyun yalnız yapıyordu tüm işi.

"Ne halt ediyorsun o telefonda?"

Jaehyun daha fazla dayanamayarak kalemi bıraktı. Changbin sabahtan beri odanın kapısına yaslanmış telefonuna bakıp sırıtıyordu.

"Ne istiyorsun Jae?"

En sonunda başını kaldırıp Jaehyun'a baktığında onaylamaz bakışlarla karşılaştı.

"Uzak durun şu insanlardan. Bu kadar mı zor? Onlar sadece para kaynağımız. Kendilerini zehirlemelerine yardım ediyoruz, karşılığını alıyoruz. Hepsi bu."

Changbin gözlerini devirerek telefonuna geri döndü. Felix biraz saftı. Changbin bunu gördüğü için ona yardım etmek istemişti çünkü çok kırılacağını öngörmüştü. Felix'in çoğu şeyi sorgulamaması, sadece anlık mutluluklar araması iyiydi. Changbin onunla vakit geçirmekten ve mesajlaşmaktan sıkılmıyordu. Aksine hoşuna gidiyordu.

"Chan nerdeymiş, haber verdi mi?"

Changbin son mesajı yazıp telefonunu kapadı ve Jaehyun'un oturduğu masaya adımladı. Odayı depo yerine kullanıyorlardı genelde. Bazı uyuşturucular buraya konuyor ve sayımı yapıldıktan sonra adamlara verilip dağıtılıyordu. Çoğu zaman daha etkili ve zararlı olanları direkt başka satıcılara yüklü miktarlar karşılığında veriyorlardı. İşin başında Jaehyun vardı. Diğerleri yardımcı oluyordu sadece.

"Öğlen uğrarmış belki. Muhtemelen Minho'yla geçirebildiği kadar zaman geçirmek istiyor. Senin sonun da böyle olacak. Ölümlü sevgilileriniz yüzünden kalbiniz yeniden atmaya başlar ve tüm o karmaşık duygular beyninizi meşgul eder."

Jaehyun tiksinircesine konuştuğunda sessiz kaldı Changbin. Onunla uğraşmak istemiyordu. Düşüncelerini değiştirme gibi bir düşüncesi yoktu. Yanlış düşündüğünü çoktan biliyordu. Jaehyun, o karmaşık duyguların yalnızca bir insanı sevince geldiğini sanıyordu. Changbin, onun Taeyong'a olan hislerinin zamanla daha da netleşeceğine emindi.

"Susamış olmalı", dedi Changbin. Dino'yu aldıklarından beri altı saat olmuştu. Beslenme düzenini bilmiyorlardı ancak altı saat her vampir için klasikti.

"Ağzını açtığında konuşmaya kalkarsa verme", dedi Jaehyun.
Changbin çekmecedeki paketlerden birini alıp odanın köşesindeki koltukta oturan çocuğun yanına vardı. Ağzındaki koli bandını bir çırpıda çekip çıkardı.

"Sakın başlama", dedi Jaehyun masanın başından. Çocuk zaten bir şey söyleyecek halde değildi. Gece de beslenmediği için fazla susuzdu.
Bu yüzden Changbin'in dudaklarına uzattığı pipeti kavradı ve ara vermeden tüm paketi bitirdi.

Az da olsa kendine gelmişti. Şimdi konuşabilirdi. Neden kaçırıldığını bilmiyordu ama tahmin edebiliyordu.

"Abimi öldürmek mi istiyorsunuz?"

Changbin, çocuğun ilk sorduğu şeyin bu olmasına şaşırmıştı ama bir şey söylemedi. Jaehyun sayımı bitirdiği için kalktı ve masanın üstündeki koli bandını alıp ikilinin yanına geldi.

"Abin bizi öldürmek istiyor tatlı şey. Biz de elindeki en değerli şeyi alarak defans kuruyoruz. Çaktın mı?"

Plan bu kadarla sınırlı değildi. Hoshi'den kaçacak ya da korkacak değillerdi. Dino'yu almışlardı çünkü Hoshi'ye ve elindeki silaha ulaşmaları gerekti.

"Bu kadar mı? Yani onu öldürmeyecek ya da hapsetmeyeceksiniz?"

Jaehyun hafifçe gülümseyerek koli bandından bir parça koparmış ve Dino'nun ağzını kapatmıştı tekrar.

Banginho StoriesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin