Güç bela izin alabildiğim için Jisung'a söverek eve geldim. Dün gece boyunca çalıştığım için hala nasıl ayakta durabildiğimi bilmiyordum bile. Üstelik eve vardığıma sevinemiyordum. Akşam gelecek misafirimiz vardı ve onun için hazırlık yapmak zorundaydım. Dinlenmek bana yasaktı adeta. Bedenim de bu yoğun tempoya alışmıştı tabii ama bir yerden sonra aniden beynim duracak diye endişe ediyordum.
Cebimde kalan azıcık parayla sıradan bir alışveriş yapmıştım. Jajangmyeon ve bibimbap yapmayı düşünüyordum. Klasik bir akşam yemeğiydi sonuçta. Hem bu iki yemeği sevmeyecek insan tanımıyordum.
Mutfağa girdiğimde cebimdeki telefon titrediğinde, neyseki elimi suya sokmadan önceydi, arayana bakmadan önce sesini açtım. Çalışırken dikkatimi dağıtmasın diye sessiz ve titreşimde bırakıyordum genelde."Efendim Changbin?"
"Vernon izin aldığını söyledi. Önemli bir şey mi var?"
"Sayılır. Misafir ağırlayacağım. Bunun için mi aradın?"
"Aslında, bara gelmiştim ve yüz yüzeyken anlatacaktım ama madem evdesin böyle anlatsam da olur."
"Acele et, yemek yapacağım."
"Tamam. Şey...Bugün Seungmin'le konuştuk. Bayağı konuştuk. Benim işim bitmişti ve çıkmak üzereydim. Kapıda karşılaştık. O da gidiyordu. Beni eve bırakabileceğini söyledi. Hyung, araba sürerken çok güzel görünüyordu. Acaba beni..."
"Ehw, sakın söyleme. Sapık hayallerini çekemem şimdi. Sonra ne olduğunu anlat."
"Ayıp ediyorsun hyung. Ben öyle biri miyim? Her neyse, devam edeyim. Bana ailemi sordu. Öldüklerini söylediğimde çok üzüldü. Sonra nasıl olduysa konu beni kovdurttuğu zamana geldi. Tekrar özür diledi. O zamanlar sağlıklı düşünemediğinden falan bahsetti. Ben de biraz, azıcık cesaretlenmiş olabilirim."
"Ne yaptın Changbin?"
"Sadece teşekkür etmek amaçlı öptüm. Merak etme yanağından. Ne tepki verdiğini bilmiyorum bile. İndim arabadan, bakmadım yüzüne. Yarın göreceğiz artık."
"Büyük risk almışsın sanki. Umarım bu olayın sonunda da işinden olmazsın. Ama en azından ilerleme kaydetmişsin. Tebrikler."
"Sorma hyung~Çok mutluyum. Umarım bu defa şansım yaver gider de beni fark eder artık."
"Harika. Şimdi kapatmalıyım. Yarın görüşürüz."
"Hey dur! Misafirini soracaktım. Senin pek arkadaşın yok, kimi davet ettin evine?"
"Sının pık ırkıdışın yık. Sana ne. Kimi davet ettiysem ettim. Sen işine bak. Hadi kapadım."
Telefonu kapatıp yemek masasının üstüne koyduktan sonra yemekleri yapmaya başladım.
Arkadaşım olmasını istemediğim için pişman değildim. Çıkarcı ve yalancı insanlarla uğraşmıyordum işte fena mı....
"Pek konuşma fırsatımız olmadı. Anlat bakalım neden kavga ettin ailenle?"
Jisung bana gözlerini büyülterek baktığında onu takmayarak Felix'e odaklandım. Dizleri üstüne koyduğu elleriyle oynamaya başlamıştı. Gerileceği bir konu muydu?
Yemekleri bitirdiğimde Jisung ve Felix okuldan gelmişti ve ben de hazır onları görmüşken karşıma alıp konuşmak istemiştim. Bence yerinde bir karardı."Yönelimimi öğrendiler ve beni böyle kabul edemeyeceklerini söylediler. Ben de kendimi savundum, babamla kavga ettik. Annem araya girip şimdilik gözlerine gözükmesem iyi olacağını söyledi. Geç saatlerde sizi rahatsız etmek zorunda kaldım. Özür dilerim tekrar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Banginho Stories
FanficBirbirinden bağımsız minchan hikayeleri. (10 ve 11. hikayeler hariç*) (2.KİTAP YAYIMDA🥳) //Tamamlanmış Hikayeler// 1.Black Swan 2.Dorm Love 3.Morbidezza 4.Omnino Mutare 5.Pandilla ~OneShot~ 6.Mélangé 7.Hopena 8.Tilfeldighet 9.Negaidīti 10.Pintas 11...